2. Bölüm

1.6K 157 83
                                    

"Bay Lu, bana çiftliği gezmemde eşlik eder misiniz?"

Nazik ricası kulaklarımı doldurduğunda heyecanla oturduğum sandalyeden kalktım. Kunduralarımı tekrar giyerken çıplak yaralı ayaklarımı saklamak için zahmetli bir uğraş vermiştim.

"Buralar çok uzun zamandır bakımsız kalmış. Çiftlikte hayvan yetiştirmekten çok sebze meyve ve çeşitli çiçekler yetiştirmek istiyorum. Ancak bunları yapabilecek ne bilgim ne de yeteneğim var."

Peltek sesiyle içten bir kahaha attığında büyülenmiş bir şekilde onu izliyordum. Gelecekte olmak istediğim ideal erkek gibiydi.

Ben de uzun, yakışıklı, olgun ve saygın biri olmayı hayal ediyordum.

Ancak okuma-yazmayı bile muhtardan öğrenmiş biriydim. Kendimi evde eğitirken kız kardeşimi kasabanın bir okulunda okutmuştum. Bilgili bir kadın olması, geleceğini benim gibi kurmaması için uğraşıyordum.

"Bu yüzden yardımcı birine ihtiyaç duyuyorum. Tabii evde de yardımını esirgememesini istiyorum ancak... " Dönüp beni, bedenimi dikkatlice incelediğinde kendimi çıplak hissetmiştim.

Kahverengi, yetişkin gözleri beni izlerken yürümeye zorlukla devam ettim.

"Bunların hepsini tek bir kişiye yaptırmayı istemiyorum. Bu yüzden tanıdığınız birileri daha varsa..."

Cümlesini tamamlamamı ister gibi şekilli kaşlarından birini kaldırmış mahcup bir gülümsemeyle bana bakıyordu.

Lu Huan'ı işe sokamazdım. İkizdik. Her şeyimizle benziyorduk dolayısıyla O da narin bir bedene sahipti ve kesinlikle yorulmaya gelemezdi. Özellikle de kızımız Mei Hua varken zaten yoruluyordu.

Ellerim çeneme giderken düşünmeye başladım ve aklımda oluşan görüntüyle yüzümdeki tebessüme engel olamadım.

"Evet, evet biri var! Tanıdığım biri var!"

Çocuksu bir sesle bağırdığımı fark ettiğimde yapay bir öksürük bıraktım ve tekrar ona döndüm.

"Eskiden... Buralarda otururdu ancak şimdilerde başkente gidip iş aradığına dair bir mektup ulaştı bana dün. Eğer... Onu buraya çağırırsam geleceğine eminim. Oldukça yetenekli bir çocuktur. Elinden her iş gelir, sizi temin ederim efendim."

Oh Sehun, hizmet edeceğim yeni efendim bana tıpkı benim gibi çocukça gülümsediğinde başta alay edildiğimi düşündüm.

Yüzüne hiç uymayan bir kıkırtı ve dudaklarına oturan gülüş, beni küçümsediğini bağırır gibiydi ancak o, düşündüğümün aksine büyük ellerini omzuma attı ve omuz kemiklerimi sıktıktan sonra yürümeye başladı.

"Bu çok iyi bir haber! En azından sizin tanıdığınız ve kefil olduğunuz birine daha çabuk güvenebileceğim!"

Sonra aklına bir şey gelmiş gibi yürümeyi bıraktı ve hala durmakta olduğum yere doğru geldi. Bana baktı yine derince. 

"Kaç yaşındasınız Bay Lu?" Tedirginlikle incelediğim yaralı bacaklarımdan kaldırdım bakışlarımı ve onun kahve gözlerine diktim. "18 efendim" Sakince söylediğimde şaşırıp geri çekilmişti. Etrafımda dönüp beni incelediğinde ağlamak istediğimi fark ettim.

İşte şimdi beni küçümseyecek, benimle alay edecekti! Okumamış, küçük bir çocuğun onun gibi bilgili birinin yanında durmasının bile korkunç olduğunu söyleyecekti! Olumsuz düşünmekten kendimi alamıyordum. Yaşantım boyunca insanların bana söylediklerini kazımıştım aklıma. Gözlerim dolarken duyduklarım yaşlarımın geriye çekilmesine sebep olmuştu.

Mingyun:: HHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin