18. Bölüm

1.1K 117 77
                                    

Ev sahnesinde ağladığımı itiraf ediyorum. Bir de şarkıyı dinleyebilirseniz, dinleyerek okumanızı öneririm. 
Akmu- Around

****

"Beni delirtiyorsun" Söylediğinde gülümsedim. Bugün o kadar çok gülümsemiştim ki yüz kaslarım ağrıyordu. Koynunda mayışmıştım. Çıplak göğsü ve çıplak bacakları bana değerken beni sıcaklığıyla sarıyordu. Bir ayağı, benim topuklarımı okşuyordu. Ve camdan giren sokak lambalarının ışığı odayı aydınlatıyordu biraz biraz.

"Sana ne yemek yapmamı istersin?" Heyecandan neredeyse Mei kadar ince çıkan sesimle kahkaha attık. Saçımı okşayarak gözlerimin içine baktı derince. "Benim yemeğim burada, ancak sanırım pişmesi için biraz daha beklemeliyim." Buruk bir gülümseme yüzünü kapladığında gülüşünden öptüm, ortaya kaydım ve tamamen dudaklarımı yasladım.

Nasıl bu kadar rahattım bende bilmiyordum ama eğer bir hata yapıyorsam bile bu yaptığım en güzel hataydı. Yani Mei'den sonra.

"Hadi kalkalım" Dediğinde gerildim. Yataktan kalkmam demek, beni yarı çıplak görecek demekti. Aslında görmüştü de ancak bu garip bir utanç dalgası yaymıştı vücuduma. Yerdeki gömleğimi alıp tekrar üstüme geçirdi ve gözlerimin içine bakarak düğmelerimi ilikledi.

Ardından pantolonumu bacaklarımdan yukarıya taşırken kapanmadan önce her noktamı öptü ve beni bir kez daha kendimden geçirdi.

Sevişmiştik.

Seks yapıp yapmamamız önemli değildi. Biz, sevişmiştik. İki aşık gibi.

Sonunda o da giyindiğinde utançtan kızaran yanaklarıma bir buse kondurdu ve beni de elimden tutarak beraberinde odadan çıkardı. "Çarşafımı bir daha yıkamayacağım" Söylediğinde kısık bir kahkaha attım. El ele gülümseyerek mutfağa girdiğimizde şaşırtan aynı zamanda korkutan bir şey vardı. Sofra kuruluydu.

Bir anda üstüme binen suçluluk, şüphe ve gerginlik aynı şekilde Sehun'a da yansımıştı. Bulaşıklar yıkanmış yemekler yapılmıştı.

"Hey" Baekhyun omuzlarımı sıkıp bıraktıktan sonra Chanyeol'da arkasından geldi. Bir şey söyleyememiştim. Sehun da bende susmuştuk. Chanyeol ve Baekhyun bizi umursamadan sofraya oturduklarında sessizce bizde onlara eşlik ettik.

Çatal bıçak seslerinin arasında Baekhyun; "Bugün Ming'e oynayacak bir arkadaş bulduk" dediğinde heyecanla yerimde kıpırdandım. Suratım aptal bir gülümsemeyle gerilirken az önce hissettiklerim uçup gitmişti bile. "Sanırım çiftleşecekler" Chanyeol söylediğinde ise taşlamayı hissetmiştik, zira Sehun'un da benim de içtiğimiz su boğazımıza kaçmıştı. 

Baekhyun bana göz kırptı ve konuyu değiştirdi. Şehirde gezdikleri yerlerden, yeni kediden, çiftlik ürünlerinden bahsederken saatler uçup gitmişti ancak yavaş yavaş içime binen sıkıntı büyümüştü. Sofradan kalkıp ortalığı toparlarken kendimi oyalamaya çalışsamda geçmemişti.

Sonunda kalın hırkamı üstüme alıp oturma odasına indim. "Ben eve gidiyorum" Sehun gözlerimin içine bakmışsa da bakışlarındaki hayal kırıklığını gizleyip başını sallamıştı. "Seni bırakabilirim?" Chanyeol ve ikisi aynı anda teklif ettiğinde gülümsedim. "Sen arabalı çocuk, teşekkürler ve siz Bay Oh, evde kalıp bu iki çocuğa göz kulak olun lütfen"

****

Uzun zamandır gitmemiştim. 1 yıl olmuştu ve bu 1 yıl içerisine sadece bir kez Mei Hua'nın beşiğini almak için uğramıştım. Küçük bahçemizde yabani otlar büyümüştü. Terk edilmiş görüntüsü o kadar üzücüydü ki bir an eski mutlu olduğumu düşündüğüm hayatımı anımsadım.

Mingyun:: HHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin