Yazıyorum, ağlıyorum, okuyorum yine ağlıyorum. Umarım hissettiklerimi aktarabiliyorumdur. Yorum yapmayı ve şarkıyı açmayı unutmayın lütfen :>
******
Küvete girdiğimizde çamaşırlarımız üzerimizdeydi. Sıcak su vücudumuza hücum ederken aslında en iyi ortamın bu olduğu şüphesizdi. Gerilsek bile rahatlatacaktı ve ağlarsak suya karışıp yok olacaktı göz yaşlarımız.
"Sen başla"
Söylediğimde beni süzdü, ağzı açılıp kapandı ancak sustu. Kendini suyun içine sokup bir süre nefessiz kaldıktan sonra çıktı. "Ağabeyime aşığım" Tüm her şeyi özetlemiş gibiydi. O kadar gerilmiş ve korkmuştum ki pekala sıcak su bile beni huzura kavuşturamamıştı. Hiçbir şey söylemedim, kural buydu. Anlatırken, karşıdaki sessiz kalacaktı.
"O ise bir başkasına." Omuzları dikleşti ve küvette rahat bir pozisyon aldı. Bacaklarını belime dolarken uzandı. "Sadece hayranlıktı, sonra ergenliğe girdim ve bunun boyutu boyumu aştı. Onu istedim. Günahkar bir şekilde onu istedim, tıpkı ağabeyim gibi."
Gözleri dolduğunda kendimi sıktım. Ellerimi bacaklarına koyup okşadım sakinleştirircesine.
"Başta kabul etmek istemedim. Onun kadını olmuş olsam da karşı koymaya çalıştım ama bunu hiçbir zaman yapamadım. Okulda öğretmenlerimle, okul çıkışında gelen erkeklerle bile takıldım ama hiç kimse ağabeyim gibi çarptırmadı kalbimi."
Ne diyebilirdim? Günahlarımı bir de onun dilinden dinliyordum şimdi.
"Ardından bir aile olduk. 3 kişilik yuvamız bize bir süreliğine dertlerimizi unutturdu ve bir kez daha birbirimizin olduk." Buhar olmuş banyomuzda biraz nefes aldı. Yerdeki mavi geceliğine baktı. O anları hatırlamak istemiyor olmama rağmen hatırlamama engel değildi. Sabırla bekledim. Kelimelerin ağzından zorla çıkışını izledim.
"O zaman daha net anladım. Vücudumun da kalbimin de sahibi hep o olacaktı. Bu hayatımdaki tek erkek olduğu için değildi kesinlikle, çünkü denedim. Başkalarını sevmeyi denedim. Beraber olabilmeyi denedim ve takıldığım bir kaç çocuğa kendimi sınırlı bir şekilde sundum ancak hayır hiçbir zaman aynı etkiyi yaratmadı"
Söylediği ile küvette doğrulmuştum. Kaşlarım çatılmış ellerim yumruk olmuştu. Bana şaşkınlıkla biraz da hüzünlü bir şekilde bakarken canımın nasıl yandığını tarif bile edemezdim sanırım. "Bunu yapmak zorundaydım beni kesme!" Uyarısına uydum ve sakinleşmeye çalıştım yapabildiğim kadar.
Elbette takıldığını az çok biliyordum. Gözleri kapalı bir aptal değildim neticesinde. Ancak bu yaptıklarının seviyesinden haberdar değildim ve bencil bir şekilde sinirliydim.
"Ardından bana bir daha hiç ama hiç dokunmadı. Ve sonunda onunla tanıştı. " Konuşmadan önce sürekli dilini dudaklarında dolaştırıyordu. Gözleri banyoda bakmadık yer bırakmıyordu ve sürekli söyleyeceklerini aklında tartıyordu. Derin nefesleri konuşmaya hazırlandığını gösteriyordu ve ben delicesine korkuyordum.
Bir hata, bir anlık şehvet nelere kadirdi. Korkunç bir geleceği sarmıştık başımıza ve sürekli aynı şey tekrar ediyordu. Sürekli benliğimden iğrenirken buluyordum kendimi. Yine de Sehun hayatıma giren en güzel şeydi. Öylesine nazik öylesine etkileyiciydi ki eriyordum karşısında. Benliğimi benden alıyordu. Adını zikretmek bile kalbimi tekletiyordu, ancak bunların hiçbirini bir başkası için yaşamamış yaşamayacaktım.
18 yaşındaydım. Henüz önümde uzun bir ömür vardı fakat ben ölmek isteyecek kadar yorgun ve yaşlıydım.
Neden sadece Sehun ve ben kalmıyorduk gezegende? Sözleri ilahi, sesi melodiydi benim için.Gözleri kokusu için delirebileceğim kahve çekirdekleri gibiydi. Hafif büyük burun deliklerine bile küçük öpücükler kondurmak isteyeceğim kadar kendimi kaybetmiştim onda.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mingyun:: HH
FanfictionSadece cahil birer çocuktuk. Hatalarımızla büyüdük, onları belki bir dönem daha sürdürdük. Sonra sen geldin efendim. Sen geldin. *Yetişkin içerik içermektedir.