"Ne demek artık orada kalacağım?!" diye bağırdı Claude. Bunun üzerine mavi gözlü çocuk "Bizim koca bebeği annesinden ayırmayın, geceleri ninnisiz nasıl uyur yoksa?" diye alay etti ve çarpık bir gülümsemeyle tapınaktan çıktı.
Claude şuan o deliyi takacak durumda değildi. Karşısındaki muhafız, ona ailesinden ayrılacağını söylüyordu! "Evet, bir açıklama bekliyorum!" Muhafız gözlerini devirerek konuşmaya başladı, "Bak evlat, bir ejderha seni seçtiğinde yaşadığın yerden ayrılıp Eviata Ejderha Şovalyeleri okulunu gitmek zorundasındır. Çünkü artık o ejderhanın bakımı ve eğitimi sana aittir. Bu okul 4 yıllık yatılı bir okuldur ve seçilen her şovalye oraya kaydolmak zorundadır! Hadi, artık git."
"Peki ailemi hiç göremeyecek miyim?" diye sordu sarışın. "Saçmalama evlat, orası bir hapishane değil. Elbette büyük bir disiplini var ancak aileni görmekte serbestsin." Claude derin bir nefes verdi ve tapınaktan çıktı.
Hava kararmaya başlamıştı. Yolda giderken bunu anne ve babasına nasıl söyleyeceğini düşünüyordu. Annesi çok üzülecek, ağlayacaktı. Yaklaşık 1 saat sonra çiftlik evine varmıştı. Annesi onu pencereden görüp hemen koştu. "Claude! Sonunda geldin. Çok merak ettim." dedi. "Hadi akşam yemeği hazır, gel baban da seni bekliyor."
Sarışın, babasına selam verip masaya oturdu. Bayan Elphia oğluna sorular sormaya başladı. Tapınağın nasıl olduğunu, hiç ejderha görüp görmediğini ve en önemlisi de seçilip seçilmediğini. Bu en sonuncu soruda Claude duraksadı. Bir süre cevap vermedi.
Bayan Elphia'nın gülen yüzü hemen soldu. Kötü bir şey olduğunu hissetmişti. Claude elini cebine yavaşça götürdü ve emir mührünü çıkardı. Bayan Elphia ve Bay Sam seçilenlerin şovalye olarak eğitime gönderildiklerini biliyorlardı. Masada bir sessizlik oluştu, sanki soğuk bir rüzgar esti. Elphia, emir mührünü alıp hızlıca okudu. Yazıların sonuna doğru birkaç damla yaş aktı gözlerinden. Bay Sam de durumu anlamıştı. Kalkıp karısına sarıldı. "Üzülme hayatım, istediğimiz zaman görebileceğimizi biliyorsun. Hem düşünsene, oğlumuz bir Ejderha Şovalyesi oluyor!"
İkisinin de yüzünde buruk bir gülümseme oluştu ve gidip oğullarına sarıldılar. Saatler geçti, Bayan Elphia oğlunun eşyalarını hazırladı ve yatağının yanına koydu. Sabah erkenden yola koyulacaktı Claude. Oğlu odaya girdiğinde gülümseyerek "Bu gece benimle uyuyacaksın Şovalye Claude!" dedi. Birlikte yatağa uzandılar, annesi oğluna doğru dönüp saçlarını okşamaya başladı. Ve küçüklüğünde her zaman söylediği ama Claude'un sözlerini hiçbir zaman anlamadığı o ninniyi söylemeye başladı;
"Est Filius meus crescit?
Nonne manus mea iturus?
Infantem Quin tu rides?
Neque sole?"*Ninnin sözleri bittiğinde Claude yavaşça uykuya daldı... Sabah olmuştu. Claude ter içinde, uykusundan bağırarak uyandı. Annesini de korkutmuştu. "Oğlum noldu, kabus mu gördün?" Claude, kafasını sallamakla yetindi.
Annesi anlatmasını istese de o sadece susup gördüğü kabusu düşünüyordu. Büyük kırmızı bir ejderha ve onun üzerinde oturan pelerinli bir çocuk. Bu çocuğu nerden tanıyordu? Kırmızı ejderha ona ateş püskürttüğü anda uyanmıştı ama o mavi gözleri bir yerden hatırlıyordu. Ah, evet! Bu o tapınaktaki deli çocuktu. İyi de rüyasına niye girmişti ki? Claude, dur biraz bu bir rüya değil, kabus unutma! Kalkıp elini yüzünü yıkamaya gitti. Annesi kahvaltı hazırladı ve her sabah yaptıkları gibi masa başında neşeli bir güne başladılar.
Kahvaltıdan sonra ayrılık vakti gelmişti. Claude odasına gitti, üstüne siyah kıyafetler giydi. Lavabosuna gidip aynadan saçını düzeltti. En sonunda hazırdı. Yeni bir okul, yeni arkadaşlar, yeni bir hayat? Aslında ailesinden ayrıldığı için buruktu evet ama içten içe de mutluydu. Bir ejderhası vardı! Tabi ya, ona bir isim vermemişti. Bunu daha sonra düşünmek için zihninde gerilere itti. Kapının önüne çıktı. Babası onun için bir at hazırlamıştı. Sırasıyla önce annesine sarıldı, öptü sonra da babasına.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eviata Efsanesi (Gay)
FantasyGörüşünü engelleyen eller ortadan kalktığında, Claude gördüğü manzarayla bir süre konuşamadı. Sanki bütün Eviata ayaklarının altında gibiydi. Ejderhasıyla uçarken bile böylesine güzel görünmemişti bu topraklar gözüne. Ayışığının katkısı büyüktü tab...