Selamlar saygılar efenimmm. Yeni bölümümle karşınızdayım, biliyorum biraz uzun bir ara oldu ama döndüm işteeee :D Hem dee hikâyemin kurgusuna yeni olaylar ekleyerek çok farklı bir yere saptırdım kitabı, hadi hayırlısı adxfgad Lütfen iyi mi olmuş kötü mü olmuş emin olmadığım bu yön verici kurgumun nasıl olduğu konusunda yorumlarınızı eksik etmeyinn :)) Seviliyorsunuz, iyi okumalar :")
Neyse ki Prenses Diana gidiyordu. Nubes, onu geldiği arabaya tekrar bindirip uğurlarken ağzı kulaklarına varmak üzereydi. İki gün önce Claude'un yaşadığı çiftliği beraber ziyarete gittiklerinde, onu nasıl hâlâ oracıkta öldürmediğine kendisi de şaşırıyordu. Claude, Nubes'i fazla zorladığının farkına vararak prensese biraz mesafeli davranmış ve katil olmasına engel olmuştu.
Bugün ise sınav sonuçları açıklanacak ve herkes yarıyıl tatili için okuldan ayrılıp evlerine döneceklerdi. Şimdi sınıfta tüm öğrenciler toplanmış, birinci sınıflardan sorumlu olan Bay Isaac'i bekliyorlardı. Sınav sonuçları mezuniyet diplomaları gibi rulo şekilde, bir kurdaleyle bağlanmış olarak gelecekti. Öğretmenleri içeri girince sınıftaki uğultu yavaşça kesildi. Bay Isaac ise hiç vakit kaybetmeden kısa bir açıklamanın ardından sonuçların yazıldığı kağıtların sahiplerini yanına çağırarak dağıtmaya başladı.
Carl orta sıralarda olduğu için, Claude, Arthur ve Nubes'ten önce almıştı sonucunu. Kağıdın bağlı olduğu kırmızı kurdaleyi çözüp sonuçlarına göz gezdirdi. Şükürler olsun ki çoğu iyiydi, tabi biri dışında. Ejderha Anatomisi... Biliyordu o dersten kalacağını zaten, en baştan beri sevememiş ve anlamamıştı. Yavaş yavaş bütün sonuçlar sahiplerini bulduktan sonra, Bay Isaac "gelecek dönem görüşürüz çocuklar" diyerek sınıftan çıktı. O çıktıktan sonra herkes yavaş yavaş ayaklanıp odalarına yöneldiler. Eşyalarını alıp gitme vakti gelmişti.
- Ver bakayım şunu. diyerek Carl'ın elindeki sonuçları aldı Arthur ve kağıda göz gezdirdi. Kaldığı dersi görünce de gözlerini devirdi.
- Zamanında beni dinleseydin, şimdiye hiç alttan dersin olmazdı!
+ Bir de seninkine bakalım çok bilmiş. deyip Carl da Arthur'un kağıdını alıp baktı. Ancak hiçbir dersten kalmadığını görünce diyecek bir şey bulamadı ve "zeki çocuk" diye mırıldandı.
Claude da annesinin ölümü yüzünden derslere pek odaklanamadığı için iki dersten kalmıştı ancak seneye onları kurtarabileceğini düşündüğü için pek sorun etmedi. Nubes de neden kaldığını bildiği için Claude'a hiçbir şey sormadı.
Odalarına çıkıp eşyalarını topladıkları maun bavullarını almışlar ve şimdi habitat binasının önünde son vedalaşmalarını yapıyorlardı. Claude önce Arthur'a sarıldı.
- Görüşürüz kardeşim kendine dikkat et...
+ Sen de kardeşim, ikinci dönem görüşürüz...
Sonra Carl'a kısaca sarılıp görüşürüz dedikten sonra Nubes'e döndü. Sıkıca sarıldı karşısındaki adama, kısa süreli bir ayrılık olsa da bu, onu çok özleyecekti. Nasıl da alışmış, nasıl da benimsemişti bu mavi gözleri...
- Merak etme, ziyaretine geleceğim... dedi fısıltıyla Nubes. Claude da ayrıldıktan sonra yeşillerini mavilere dikip "Bekleyeceğim" dedi.
Hep birlikte içeri girip ejderhalarına bindikten sonra havalandılar. Aslında Nubes, İgnis'i götürmese de olurdu, sonuçta habitat binası saraya çok yakındı ancak yine de ejderhasının yanı başında olmasını istiyordu.
***
Kral Fortem taht odasına hızla girip elinde tuttuğu Bertistan Krallığı'nın mührüyle gelen mektubu açıp okumaya başladı. Prenses Diana gitmeden önce kendisiyle yalnız görüşmek istemiş ve babasının Kral Fortem'e vermesi için gönderdiği mektubu sahibine iletmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eviata Efsanesi (Gay)
FantasyGörüşünü engelleyen eller ortadan kalktığında, Claude gördüğü manzarayla bir süre konuşamadı. Sanki bütün Eviata ayaklarının altında gibiydi. Ejderhasıyla uçarken bile böylesine güzel görünmemişti bu topraklar gözüne. Ayışığının katkısı büyüktü tab...