- İlk kez bir smut sahnesi yazdım. Nasıl oldu bilmiyorum. vote ve yorumlarınızla beni sevindirebilirsiniz. İyi okumalar. :) (medyadaki Jack.)
Claude, ejderhasını severken üşüdüğünü farketti. Ne kadar zamandır burda duruyordu ki? Aklından durmadan geçen sorulara ve düşüncelere öylesine dalmıştı ki, artık soğuktan hafifçe rengini kaybetmeye başlayan dudaklarının farkında değildi.
Etrafına göz gezdirdi, bir muhafız bile yoktu. Belli aralıklarla gelip kontrol yaptıkları için, şuan tek kendi vardı habitatların binasında. Caelum'a çevirdi bakışlarını. Çok güzeldi. Yavaşça büyümeye başlamıştı. Beyaz mı mavi mi olduğuna karar veremediği gözalıcı derisini okşuyordu.
İyice üşümeye başladığı sırada, ayağa kalkıp habitattan çıktı. Arkasından "Merhaba" diyen neşeli bir ses duyduğunda, korkuyla döndü.
Kendisine uzanan eli sıkarken kim olduğunu çıkarmaya çalışıyordu.
- Ben Jack ve sen de...
Claude, bu çocuğu birkaç kez sınıfta gördüğünü anımsamıştı. Siyah saçları, kahverengi gözleri ve oldukça güzel bir vücudu vardı. Afrodite'in aşık olduğu ölümlü Adonis gibi karşısında duruyordu.
+ B..ben de Claude. diyebildi güçlükle.
- Memnun oldum Claude. Caelum'u görmeye geldin sanırım.
Claude şaşırmıştı. Kendisi onun hakkında hiçbir bilgiye sahip değilken o kendi ejderhasının ismini biliyordu.
+ Evet, onu görmek için gelmiştim. Sen şey.. Iı hangi ejderhaydı seninki?
- Benimki su ejderhası. Adı Mare. Görmek ister misin?
Claude kafasını salladı ve su habitatına doğru gittiler. Ejderhayı görünce daha çok hatırlamıştı Jack'i. Ejderhasını saldırtmayı başaran nadir öğrencilerdendi. İçeri birkaç adım attılar.
Jack "Mare" diyerek el çırpınca, ejderha koşarak - ve uçmaya çalışarak- yanlarına geldi. "Anlaşılan seni çok seviyor." dedi Claude gülümseyip, ejderhaya dokunurken.
"Ee her şey karşılıklı" diyerek göz kırptı Jack. Düzgün ve beyaz dişleri, sert yüz hatlarıyla birlikte cidden çok yakışıklıydı. Az önce kendi içinde aşkını itiraf eden Claude, bu çocuğa karşı tensel bir çekim duymaya başlamıştı ve bu kendine kızmasına sebep oluyordu. Yine de hiçbir şey yaşanmamış gibi davranan Nubes'i düşündükçe kendisine olan kızgınlığını ona atıp, bu içsel baskıdan kendini kurtarıyordu.
Önünde çırpınıp duran, sürekli Jack'in üstüne atlayan su ejderhasına gülümseyerek baktı. Jack'in kahkasının ne kadar melodik olduğunu düşündü. Jack birden ayağa kalktı ve "Hadi oyun oynayalım" dedi.
Claude daha ne oyunu olduğunu soramadan kolundan tutup geniş habitatın içinde koşmaya başladı. Neden kaçtıklarını düşünürken, arkalarından onları kovalayan Mare'yi görünce gülümseyerek kaçmaya başladı. Yaklaşık iki dakikalık kaçıştan sonra, Claude ve Jack bir kayanın köşesinden birbirlerine çarpacak şekilde döndüklerinde ikisi de çimenlere doğru yuvarlandı.
Ve tabiki Mare de üstlerine zıpladı. Claude altta, Jack ise onun üstünde kahkahalarla gülüyorlardı. Mare etraflarında, üstlerinde zıplayıp duruyordu. Gülüşleri yavaş yavaş dururken gözleri buluştu. Bu tuhaf anın etkisiyle ikisi de bir müddet gözlerini çekmeden yüzlerini incelediler.
Nefes alışverişleri sıklaşmıştı. Claude kendisine baskı yapan üstündeki kasıkları hissedince, utanarak yüzünü yan tarafa çevirdi. Jack de sertleştiğini farkederek hemen ayağa kalktı ve elini kalkması için Claude'a uzattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eviata Efsanesi (Gay)
FantasyGörüşünü engelleyen eller ortadan kalktığında, Claude gördüğü manzarayla bir süre konuşamadı. Sanki bütün Eviata ayaklarının altında gibiydi. Ejderhasıyla uçarken bile böylesine güzel görünmemişti bu topraklar gözüne. Ayışığının katkısı büyüktü tab...