- Hepinize merhaba. Tabi hepiniz diyorum ama şuan için 3-5 kişi sayılırız heralde :D Hikayem henüz çok az okunuyor ama olsun, vazgeçmeden yazmaya devam edeceğim. Eğer vote ve yorum yaparsanız yeni bölüm yazma motivasyonumu arttırırsınız, şimdiden teşekkürler ve iyi okumalar :")
Claude donakalmıştı, zihninde John Cyren'in son söylediği sözler yankılandı,
"Prens Nubes, Prens Nubes..."
Kafasını sağa sola sallayarak kendine gelmeye çalıştı. Bu çocuk nasıl Prens Nubes olabilirdi ki? Gerçi kafasındaki tanımalamaya uymuyor değildi. Kendini beğenmiş, ukala ve yakışıklı...
Evet, malesef çok yakışıklıydı. Prens Nubes konuşmaya başladı "Hoşbulduk Bay Cyren. Burda olmak benim için de gurur verici bir durum, teşekkürler."
John Cyren "Buyrun Bay Nubes, istediğiniz yere oturabilirsiniz."
Claude gözleriyle Nubes'i takip ediyordu. Nubes merdivenleri çıktı, çıktı ve Claude'un oturduğu yerin tam yanındaki sıraya oturdu. Aralarında sadece merdiven vardı. Claude, Arthur'a doğru dönüp Nubes'e bakmamaya çalışıyordu.
Arthur, "Harbi karizma adammış ha Prens!" dedi Claude'a. Claude ise -becerebildiği kadar- gözlerini devirip cevap verdi,
"Ne saçmalıyorsun sen, ben bile daha prensim ondan."
Bu sırada Claude, yan taraftan bir kıkırdama duydu. Bu ses çok inceydi, Nubes'ten geliyor olamazdı değil mi? Yavaşça yan tarafa çevirdi bakışlarını, elinden geldiği kadar belli etmemeye çalışarak. Nubes'in yanına oturduğu sarışın kız, prensin içine düşmek üzereydi. Salak ve yılışık tavırları Claude'un sinirlerini bozdu. Bu sırada John Cyren tekrar konuşmaya başladı
"Evet çocuklar, bugün dersimize başlamadan önce sizleri tanımak istiyorum. Sıra sıra kalkıp, adınızı, nerden geldiğinizi ve ejderhanızın türünü söyleyin lütfen. Şimdi, seninle başlayalım" diyerek en öndeki kızı ayağa kaldırdı.
Claude, dikkatini ayağa kalkanların söylediklerine verdi, böylece Nubes'in yanındaki aptal sarışın daha fazla sinirlerini bozamayacaktı. 15 dakika kadar geçmişti, bu süre içinde bir çok farklı ejderha türü duymuştu Claude. Bataklık ejderhası, su ejderhası, yeraltı ejderhası... Sıra Arthur'a geldi, arkadaşı ayağa kalkıp "Arthur Lenx, Evoron kasabasından geliyorum. Benim ejderham Zehir ejderhası, ateş püskürtmek yerine zehir tükürebiliyor." dedi.
Sıra Claude'a gelmişti, ayağa kalkıp konuşmaya başladı "Claude Ryan, Porx dağında çiftliğimiz var, ordan geliyorum." dediği sırada Nubes'in yanındaki sarışın "Hah! Bi çobanımız eksikti!" dedi ve sınıfta bir kıkırdama başladı.
Claude sinirle aptal sarışına baktı, o ise hiçbir şey olmamış gibi gülümsüyordu. Bu sefer gözlerini Nubes'e çevirdi. Sınıftaki diğerleri gibi gülmüyordu, suratı ifadesizdi.
John Cyren araya girerek "Terbiyenizi takının. Burda kimin nerden geldiği sizi ilgilendirmez! Sen devam et Claude" dedi.
Claude ise hızlıca "Ejderham bir buz ejderhası." diyerek yerine oturdu. Ancak o kıza olan siniri geçmemişti. John Cyren "Prens Nubes, sizin zaten isminizi ve nerden geldiğinizi biliyoruz. Bize sadece ejderhanızın türünü söylemeniz yeterli." dedi. Nubes ayağa kalktı ve sakin bir şekilde "Ejderham bir ateş ejderhası." diyerek tekrar yerine oturdu.
Bu sefer sıra aptal sarışına gelmişti. Kız ayağa kalktı ve saçlarını arkaya savurdu -bu hareketiyle çekici olduğunu düşünüyor olmalıydı-. "Benim adım Stella Lian, krallığın başkentinden geliyorum. Benim ejderham bir..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eviata Efsanesi (Gay)
FantasyGörüşünü engelleyen eller ortadan kalktığında, Claude gördüğü manzarayla bir süre konuşamadı. Sanki bütün Eviata ayaklarının altında gibiydi. Ejderhasıyla uçarken bile böylesine güzel görünmemişti bu topraklar gözüne. Ayışığının katkısı büyüktü tab...