Bölüm ismi Cem Adrian'ın bir şarkısının isminden alıntı yapılmıştır. Bölümle uyumlu olduğunu düşündüm. Cem Adrian'a sevgilerle ♥
Arthur, Claude'un dönmeyeceğini anlayınca yüzünde hain bir sırıtışla ders çalışmaya karar verdi. Sınavlar yaklaşıyordu. Not tuttuğu defterini alıp masaya geçti. Kalemi unuttuğunu farkettiğinde, kitap ve kalemlerini koyduğu rafta onu aramaya başladı. Bulamadığında ise vazgeçip Claude'un kalemini almaya yeltendi ancak aklına kalemin nerde olduğu geldi. O gece Carl'a ders çalıştırmaya gittiğinde kalemiyle gittiğini hatırlıyordu. Ancak o kadar hızlı bir geri dönüş yapmıştı ki, muhtemelen kalemini orda unutmuştu.
Gidip kalemini almak için kapıya doğru yöneldi. (Saçmalamayın, tabiki bunu Carl'ı görmek için bir bahane olarak kullanmıyordu!) Aynı katta oldukları için şanslıydı. Pek merdiven inip çıkacak kadar enerjik hissetmiyordu kendini. Carl'ın kapısı önüne geldiğinde tam çalacakken, kapının ardından gelen sesle eli havada kaldı. Bu bir kız sesiydi. "Hadi ama Carl, rahatla biraz." diyen bu tiz sesi daha önce duyduğuna emindi. Kapıyı çalmaktan vazgeçip odasına geri döneceği sırada kapı hızla açıldı ve "İyi geceler Linda!" diye biraz yüksek sesle ve kovar gibi konuşan Carl kapıda belirdi. Arthur'u görünce şaşıran siyah gözler "Arthur?" demekle yetindi. Linda, bu olaya Arthur'un şahit olmasına sinirlenip saçlarını savurarak odadan hızla çıktı.
Arthur neler olduğunu anlamamakla birlikte, Linda'nın Carl'ın odasında ne aradığını merak ediyordu. Biraz da sinirlenmişti. "Ş..şey ben, özür dilerim..."
Arthur dönüp odasına gideceği sırada Carl ona engel oldu.
- Niçin gelmiştin?
+ Önemli bir şey değildi, boşver.
- Arthur! Lütfen söyle.
+ Kalemimi senin odanda unuttuğumu farketmiştim. Yalnız olmadığını bilseydim gelmezdim. Kusura bakma.
- İçeri gel lütfen.
Arthur kısa bir süre tereddüt etse de, içeriye girdi. Niye sinirleniyordu ki? Ona neydi yani Carl'ın kimle takıldığından! "Aslında yalnızdım." diyen sesle hâlâ ayakta durduğunu farketti. "Ancak Linda'nın söyleyeceği şeyler varmış. O yüzden geldi odama."
+ Bu saatte geldiğine göre mühim olmalı.
- Benim için değil.
Bir süre sessizlik oldu. Carl pencere kenarındaki ahşap masayı göstererek "Kalemin işte orda." dedi. Arthur o tarafa dönüp kalemini görünce, birkaç adımda ulaşıp onu aldı. Arkasını döndüğünde Carl ile burun buruna gelmek onu korkutmuş olmalı ki geriye sendeleyip masaya çarptı. "Ş..şunu yapmaktan ne zaman vazgeçeceksin?"
- Kokun beni etkilemeyi bıraktığı zaman.
Loş ışıkta bile Arthur'un utançtan kızaran yüzü seçiliyordu ve bu ifade Carl'a inanılmaz bir zevk veriyordu. Arthur, Carl'ın anlamsızca sırıtışına sinirlenerek "Neye sırıtıyorsun sen?!" diye çıkıştı.
- Bu ani duygu geçişlerin dengesizliğinin kanıtı mı?
+ Belki de. Bu yüzden benimle uğraşmayı kes!
Arthur sıkıştığı köşeden sıyrılarak odadan çıkmadan önce, duyduğu kahkaha sesleriyle daha da sinirlendi. Neden onu her tersleyip gittiğinde, bu çocuk arkasından kahkaha atıyordu ki? Asıl dengesiz olan oydu!
***
Sabah uyandığında da arkadaşını odada görememişti. Yatağı da bozulmadığına göre, tahmin ettiği gibi dün gece gelmemişti. Odasından çıkıp elini yüzünü yıkamak için lavabolara yöneldi. İşlerini halledip, odasında üstünü de giyindikten sonra sınıfa doğru yola çıktı. İçeri girdiğinde pek kimse yoktu. Linda ve Lia'yı fısır fısır konuşurken görünce yüzü asıldı. Bu sınıftaki tüm kızlara sinir olmaya başlamıştı sanırım. Yerine geçip oturdu ve defterini açıp bir şeyler karalamaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eviata Efsanesi (Gay)
FantasyGörüşünü engelleyen eller ortadan kalktığında, Claude gördüğü manzarayla bir süre konuşamadı. Sanki bütün Eviata ayaklarının altında gibiydi. Ejderhasıyla uçarken bile böylesine güzel görünmemişti bu topraklar gözüne. Ayışığının katkısı büyüktü tab...