Merhaba arkadaşlar, bir bölüm içinde iki smut yazan yazarınız geldi :D Sapık mıyım neyim ya :P Neyse, bakın media'da size Carl, Arthur ve Mensa'yı da koydum. Bunlar temsil amaçlıdır, siz kendi hayalinizdekiyle okumaya devam edebilirsiniz. İyi okumalar, yorum yapmayı unutmayın lütfen ^^
Claude bir hışımla odasına girdi ve içerde bir kapı bir pencereye doğru volta atmaya başladı. Nubes, Fortuna'nın verdiği haberi alır almaz kraliyet arabasına atlayıp saraya gitmişti. Tabi Fortuna da abisinin bu haberi kendisinden duyduğunu söylemesinden korktuğu için peşinden eteğini savura savura koşup yetişmişti. "Bi bu eksikti!" diye sinirle söylendiğinde, odaya girdiğinden beri onu endişeyle süzen Arthur'u yeni farketti. Arthur tam soru sormak üzere ağzını açtığında "Sonra anlatırım Arthur, lütfen şimdi bişey sorma!" diye terslenince açılan ağız geri kapandı. İçindeki ne olup bittiğini öğrenme arzusuna, Claude'un siniri geçene kadar gem vurmalıydı.
***
- Abi lütfen benden duyduğunu söyleme. Söylersen eğer, bir daha odamdan çıkamam biliyorsun! Lütfen, lütfen, lütfen...
Belki bininci kez siniri gözlerinden taşan abisine korkuyla yalvarmıştı. Araba kraliyet sarayının büyük kapısından içeri girerken de yalvarmaları devam ediyordu. Nubes en sonunda dayanamayıp bağırdı.
+ TAMAM FORTUNA! Bİ KES ARTIK!
Küçük kız oturduğu koltuğa iyice sindi. Abisinin öfkeli anlarında onu daha da kızdırmak hobilerinin arasında değildi. Bunu daha önce denemiş ve hiç de hoş olmayan sonuçlarla karşılaşmıştı. Şuanki sessizliği, tecrübeyle sabit sonuçlarından kaynaklıydı. Ama içini kemiren korku ve şüphe onun susmasını zorlaştırıyordu. Yine bir ay boyunca saraydan dışarı çıkmama cezası alırsa, kendini kuleden aşağı atardı!
İç kapıya vardıklarında araba durdu ve Nubes kendini hemen dışarı atıp saraya girdi. Tabiki Fortuna da arkasında, ona yetişmek için eteğinin ön kısmını tutmuş kaldırarak düşmeden koşturuyordu. Taht odasına vardığında kapıdaki muhafızlara babasına haber vermelerini söyledi. Oğlu da olsa pat diye içeri dalamazdı kralın odasına. Muhafız geri dönüp "Buyrun prens hazretleri" deyince pelerinini savurarak hızla içeri girdi. Fortuna ise kapının önünde beklemeyi yeğledi. Korkuyordu. Nubes içeri girdiğinde babasıyla annesini tahtın sağ tarafında kalan, büyük pencerelerin hemen önüne konuşlanmış maundan ve altın işlemeli geniş masada kahvaltı ederlerken buldu. Onlara yaklaştığında reveransta bulundu "Baba, anne..."
Annesinin gülümsemesi genişlerken "Hoşgeldin oğlum." dedi. "Aç mısın? Geç otur kahvaltı edelim." Babası da "Hoşgeldin Nubes." dedi.
- Hoşbuldum. Aç değilim anne teşekkürler. Size afiyet olsun.
Nubes diyeceği şeyi söylemek için ağzını kapatıp açıyor, ama söyleyemiyordu. Kral Fortem;
+ Bir şey mi oldu oğlum? Bu ziyaretini neye borçluyuz? Bugün Fortuna ziyaretine gelecek sanıyorum.
- Evet baba geldi zaten. Onunla çok fazla ilgilenemedim, çünkü duyduğum önemli bi konuyu size sormaya geldim.
+ Nedir o konu?
- Şeyy, Bertistan Kralı'nın kızı Prenses Diana...
+ Sen nasıl duydun bunu?!
Nubes söylemekle söylememek arasında kaldı. Ancak Fortuna'yı korumak istiyordu.
- Baba, siz de iyi bilirsiniz ki sarayda hiçbir şey uzun süre gizli kalmaz.
Babasının yüzüne bir tebessüm yerleşince rahatladı. Sinirlenip köpürmesini istemezdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eviata Efsanesi (Gay)
FantasyGörüşünü engelleyen eller ortadan kalktığında, Claude gördüğü manzarayla bir süre konuşamadı. Sanki bütün Eviata ayaklarının altında gibiydi. Ejderhasıyla uçarken bile böylesine güzel görünmemişti bu topraklar gözüne. Ayışığının katkısı büyüktü tab...