+20 VOTE'TAN SONRA YENİSİ GELİCEK. OKUYAN, YORUM YAPAN VE BEĞENEN HERKESE ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM. SİZİ SEVİYORUM VE HEPİNİZİ ÖPÜYORUM. KEYİFLİ OKUMALAR...
SELİN KARASU
150... 155... 160... Ayağım gazdayken siyah Lamborghini Gallardo'm hızını arttırıyordu. Kulaklarım korna seslerine tıkalıydı. Araba kullanırken hiçbir şey duymazdım. Ne yediğim küfürleri ne de sinirle bağırıp çağıran koca karıların hakaretlerini... 190'a ulaştığımda iki elimi direksiyondan çektim ve bacağımı sabit
tutması için üzerine koydum. Yan koltuktaki çantama uzandım. şiddetle içmeyi reddettiğim anti depresanlarımı aradım. Uzun zamandır tekrarlanmayan sinir krizlerim görkemli bir geri dönüş yaptığından beri, saatlerce azarlamak için para ödediğim psikiyatrımın verdiği aptal ilacı mumla arar olmuştum. İki tanesini susuz yuttum. Kaltağın cümleleri beynimde sinsice gezintiye çıkmıştı.
"Dikkat gerektiren bir işten önce sakın içmeyin. Araba kullanmadan veya konuşma yapmadan önce mesela. Sizi uyarmalıyım. İlaç fazlasıyla uykunuzu getirir."
Siktir et. Kol saatime baktım. Şimdiden 4 saat geç kalmıştım bile.
Havaalanına geldiğimde beni Koray karşıladı. Ben neredeyse ayakta uyurken uçağın hazır olduğunu söyledi ve bize ayrılmış özel piste kadar bana eşlik etti. Bakışlarını fark ettiğimde,
"İstediğim zaman binemeyeceksem kendi uçağımın olmasının ne anlamı var?" Dedim.
"Haklısınız hanımefendi."
Fazla kibar davranmama şaşırmış olacaktı. Anti depresanlar etkisini gösteriyor muydu? Kesinlikle. Uzun sürüyor muydu? Benim için yeterince uzun değil.
Uçakta küçük bir bar ve yanında 3 deri koltukla çevrelenmiş yuvarlak bir masa vardı. Koltuklardan birine yayılıp, Koray'a karşıma oturması için işaret ettim.
"Konuş."
"Sabancı'lara İngiltere'de acil işlerinizin olduğunu ve anlaşmamızın bir süreliğine askıya alınması gerektiğini söyledim."
Başımı arkaya yasladım ve hostesin verdiği sıcak ıslak bezi gözlerime koydum. Makyajımın bozulması çokta umrumda değildi. Koray konuşmaya devam ediyordu.
"Sayar'lar ani gidişinizi pek hoş karşılamadı. Kenan Bey oldukça gergindi."
"Siktir." Söylerken sinirli değildim. Oldukça ruhsuz bir şekilde küfretmiştim, gerçi ilacı alalı 3 saat olmuştu ve iki tane almama rağmen etkisi yavaş yavaş kaybolmaya başlamıştı bile. Islak bezi gözlerimden çektim. Doğrularak Koray'ın endişeli yüzüne baktım.
"Ne söyleyeceksen geveleme.Sinirlerimi bozuyorsun."
Derin bir iç çekti. Harika.
"İhale efendim... Bu sabah sonuçlandı. Harmandar'lar arazinin yeni sahibi." Her şeyi bir çırpıda söyledikten sonra kaşlarını kaldırarak tepkimi ölçercesine bana baktı.
İsterik bir kahkaha patlattım.
"Adamlarının ihaleyi almasını sana söylememiş miydim?"
"Denediler efendim. Ama..."
"Biliyor musun?" Sözünü kestim. Gerilmiştim. "İnsanların "ama"dan önce söylediklerinin bir değeri yoktur. Ve sen kalkmış, boktan bir ihale için karşımda şekilden şekile giriyorsun!" Bağırmaya başlamıştım. Uykum bir daha geri dönmemek üzere kaçmıştı. "Seni, sekreteri, muhasebeciyi, pazarlama müdürünü, halka ilişkiler bölümünü, hatta çaycıyı bile, kara kaşının, kara gözünün hatrına işe almıyorum gerzek! Bu şirketi yükseltmek için hep benim çaba harcamam gerekiyor! Zamanında küçük beynini biraz çalıştırıp, şu lanet ihaleyi alsaydın, arazi için Harmandar'ların kıçını öpmek zorunda kalmazdın. Lanet olsun. Siktir ol köpek!"
![](https://img.wattpad.com/cover/8246276-288-k607374.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUHSUZ ve KALTAK (askıya alındı)
ChickLitGrinin elli tonu, Gabriel'in cehennemi, Secret... Hepsini unutun. Çünkü bu hepsinden farklı. Tek ortak noktaları, ana karakterlerin doymak bilmeyen cinsel arzuları... Bir kadın hayal edin. Her şeyi olan bir kadın... Gerçek anlamda her şeyi olan bir...