CHRISTIAN SHARMAN
Boynumu kıtlattım. Basınçtan dolayı tıkanan kulaklarımın açılması için nefesimi tuttum. Sert bir düzüşmenin ardından kendini yeni yeni toplayan esmer hostes yanıma gelirken içkimi yudumlayarak sıkarak kızarttığım bacaklarına baktım.
"İniş yapıyoruz efendim. Kemerinizi bağlarsanız iyi olur."
Başımla onayladım. Bugün benim beklediğim gündü. Bugün, soyadını almayı kabul ettiğim sevgili eşimin ölümünün üzerinden tam 3 hafta geçmişti. Koskoca 3 hafta... Ve ben hayatımda en ufak bir boşluk hissetmiyordum. Sadece vicdan azabı vardı. Sevmediğim, benden yaşça büyük bir kadınla geçirdiğim 4 sene için... Daha 37 yaşındaydım, sağlıklı ve yakışıklıydım. hayatımın geri kalanını onla geçirme düşüncesiyle üzüntüden kahrolurken, Fransa'da tatildeyken aldığım "üzücü" ölüm haberi bende aynı etkiyi yaratmamıştı. Heyecanlıydım. Hayatıma yeni bir başlangıç yapacaktım. Elbette bir milyoner olarak. Tabii bu milyonların yanına yenileri eklenecekti. Biliyordum. Küçük hissedarlar dışında şirketin tek ve asıl sahibi olamamak canımı sıkıyordu. Lanet moruk, dargın olmasına rağmen kızına biricik kocasından fazla pay bırakmıştı. Neyseki hala üç büyük hissedardan biri bendim ve yakında en büyüğü olacaktım.
Uçaktan indiğimde arabaya doğru yürüdüm. Yeni alınmıştı. deri kokusu midemi bulandırıyordu. Tiksinerek şöfore camı açmasını söyledikten sonra dışarıyı izlemeye koyuldum. Acaba nasıl biriydi? Üvey kızım? Annesiyle olan dargınlıkları yüzünden ne kilisede yaptığımız sade nikah törenimize, ne de verdiğimiz diğer seçkin davetlere gelmemişti. Onu ilk kez görecektim.
Madison asla kızının fotoğraflarını evde saklamaz, bahsi geçtiğinde sinirlenirdi. Sanırım kızının benden sadece 10 yaş küçük olmasından kaynaklanıyor olacak, beni ona kaptırma korkusuyla yaşıyordu. Zavallı...
Araba Sharman Holding'in dev binasının önünde durdu ve şöfor kapıyı açtı. Yavaş ve kendinden emin adımlarla içeri doğru yürüdüm. Artık bu binada bensiz karar alınmayacak, bana sormadan yeni işlere kalkışılmayacak ve en önemlisi kimse bana karışamayacaktı. Eski günlerime gülerek sevgili " üvey" kızımın odasına yöneldim.
Kapıyı tıklattım. Ses gelmeyince bir daha... En sonunda girmeye karar verdim.
Madison'ın eski odası... Anılarımın canlanmaması için özen gösterirken benim girmemle ayaklanıp hararetli telefon görüşmesine son veren genç kadına odaklandım. Nefesim kesilmişti. Bu parça... Dolgun göğüsler, düzgün bacaklar ve yuvarlak bir kalça... Kumral, yeşil gözlü ve ateşli... Kendime içsel bir tokat attım. Aynı zamanda senin rakibin piç.
Kız yavaşça yanıma geldi. yüzünde en ufak bir tebessüm olmaması, onu daha çok istememe neden oluyordu. Erkekliğimin kabardığını hissederken fark etmemesi için dua ettim.
İnce ve kemikli elini uzatırken,
"Merhaba Bay Lannister." Dedi. Sesi kanımı donduracak kadar soğukken ateşli bakışları beni yakıyordu. Biraz daha altlarda kalan bir yeri...
Bana evlenmeden önceki soyadımla hitap etmesi gözümden kaçmamıştı. Bir nevi göz dağı veriyordu, bunu sevmiştim.
"Merhaba. Tanıştığıma memnun oldum Bayan Karasu. Annenizle aranızda ki tatsız dargınlıktan dolayı görüşememiz üzücü." Gerçekten üzücüydü. Böyle bir kızı kaçırmak....
Eliyle arka taraftaki gri koltukları işaret etti. Madison'ın zevki...
"Buyrun, oturun. Sizinle görüşmek istediğim önemli meseleler var."
Karşısına oturdum ve Karasu bacak bacak üzerine attığında canımı acıtacak kadar sertleşen erkekliğime söz geçirmeyi denedim.
"Nedir?"
"Biliyorsunuz ki, bu şirket aile yadigarı. Annemden bana, geriye kalan tek şey..." Bunları söylerken suratında üzgün olduğuna dair birşey görseydim, onunla aynı duyguları paylaşabilirdim.
"Evet."
" Ve yine biliyorsunuz ki siz 3 büyük hissedardan birisiniz."
"Sadede gelin lütfen"
Parmaklarını kıtlattığını duydum.
"Bakın, Türkiye'de ve Almanya'da oldukça tanınan ve saygı duyulan bir iş kadınıyımdır. Şirketteki hisselerinizin ettiği değerin kat kat fazlasını verebilecek kadar da zengin olduğumu söylersem bu yalan olmaz."
"Hisseleri size satmamımı öneriyorsunuz?"
"Evet, şirketin devamlılığı için böylesi daha uygun olur. Sonuçta daha önceden benzeri bir tecrübeniz yok. Ben Karasu Holding dahil olmak üzere diğer küçük grupların ve yeni kurulan şirketlerin nasıl yönetileceğini iyi bilirim. Sharman Holding içinde aynısı geçerli. 8 yıllık bir iş tecrübesi ve şüphe edilmesi hata olan bir zekadan bahsediyoruz Bay Lannister. Alınmayın fakat sıradan yeteneklerinizin bununla boy ölçüşebileceğini sanmıyorum. Fiyattta anlaşabiliriz."
Sinirlenmiştim. Küçük fahişe. Ne demek böylesi daha uygun olur?
"Diğer hissedar,teklifinizi kabul etti mi?"
"Çok büyük ihtimal, edecek. Hala değerlendiriyor."
"Pekala. üzülerek söylüyorum ki böyle birşey olmayacak Bayan Karasu.İzninizle." Ayaklandım ve kapıya yöneldim. cevabını duymak istemiyordum. sıradan yetenekler ha? yeteneklerimin sıradan olmadığını görecekti.
kendimi odadan dışarı attım.Aynı zamanda az önce karşımda duran büyüleyici güzellikteki kadına nefret kusuyordum. Her şeyi benim olacaktı. Bunu hak etmişti. Aptal orospu. Güzel bacaklarını kapayamayacak hale gelene kadar onu becerdikten sonra elinde ne var ne yoksa alacaktım. Hatta belki o bile istemese de benim olacaktı.
Çünkü ben Christian Lannister'dım. İstediğimi almak benim doğamda vardı.
Umarım beğenmişsinizdir. Okulum başladı fakat ilginize bağlı olarak sık sık güncelleme yapmaya çalışıcam. Hepinizi seviyorum!
(+40 vote'te yenisi gelir)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUHSUZ ve KALTAK (askıya alındı)
ChickLitGrinin elli tonu, Gabriel'in cehennemi, Secret... Hepsini unutun. Çünkü bu hepsinden farklı. Tek ortak noktaları, ana karakterlerin doymak bilmeyen cinsel arzuları... Bir kadın hayal edin. Her şeyi olan bir kadın... Gerçek anlamda her şeyi olan bir...