ACI (Part 2)

29.7K 411 13
                                    

CHRITIAN LANNISTER (SHARMAN)

Kırmızı güller...
Post-iti kırıştırarak çöpe attım. Bu gerizekalı kendini ne sanıyordu?
Arkadaş veya sevgili oluduğumuzu mu? Aptal.
Bir fahişenin tavsiyesine ihtiyacım yoktu.
Aynadaki aksime baktım.
Gözle görülebilecek bir değişim yoktu. Duygusal bir değişimde olmamıştı. Doğuştan hayvandım ben.
Ama canım yanıyordu. Soluduğum hava ciğerlerimi, Selin'se kalbimi kavuruyordu. Dayanamıyordum. Onsuzluğa... Bana hakaret etmesini istiyordum. Benden nefret ettiğini söylemesini... Susmasından, onu göremememden iyi olduğunu düşünüyordum.
Lanet kadın! Bana ne yapmıştı böyle? Beni ona çeken ne vardı? Katıksız bir kaltak oluşu dışında?
Saflık, masumluk... Ne demekti bunlar? Gerçek anlamlarında kullanılıyorlar mıydı? Bir orospu kirli ve günahkardı. Çünkü bedenini para için başkasına satıyordu. Peki ya Selin? Sikik arzularını tatmin etmek için bedenini lanet ana kuzusunun tekine sunmak! Daha beter değil miydi? Bunu açıklayabilecek bir kavram var mıydı? Saf ve masumu bir fahişe için kullanamıyorsak, onun karşıtı bir kavramı normal görünen bir kadın için kullanabilr miydik?
Victoria...
O an her canını yaktığımda inleyen, bana durmam için yalvaran küçük bir kız geldi gözümün önüne. Sikimi sokmak için para verip satın aldığım adi bir et parçası değil.
Üzgün olduğumda beni teselli etmeye çalışan ve sonucunu alnına atılan 5 dikişle almasına rağmen tek kelime etmeyen bır kız... "sert ellerimle" kadın olmayı öğrenen...
Yine de o lanet bir fahişe Christian! Kendini bir bok sanıyor!
Yapamazsın. Tavsiyeyi unut!

TONY LOCKHEART

Cara...
Siyah dantelli elbisesiyle nefesimi kesen melek...
Selin'le her beraber olduğumda kalbimi güneşi bile yakabilecek aşkıyla kurutan kadın... Benim kadınım.
"Çok güzel görünüyorsun."
Yavaşça kafasını salladı. Aynı zamanda cilveli bir şekilde gülüyordu.
"Biliyorum. Sen de fena degilsin."
*
Restoranta geldiğimizde kemancılar çoktan onlara özel olarak hazılradığım listeden bir parçayı çalmaya başlamıştı.
İşte buydu. Selin'le beraber olmamım asıl sebebi. Onu mutlu etmek istiyordum. Hiçbir "gerçek iş" bana Londra'nın en lüks yerini kapattırabikecek kadar kazandırmayacaktı.
Oturduğumuzda Cara konuşmaya başladı.
"Ee anlat bakalım. Bugün ne yaptın Bayan Karasu'yla?"
Muzip gülümsemesi metreler öteden fark edilebilirdi.
"Neyseki beni fazla uğraştırmadı. Kısa kesmeye çalışıyorum. Ne öpücük ne de içerisinde duygu barındıran hiçbirşey yok."
"Umarım canını fazla yakmamıştır."
"Ahh tabii. Gerçi kollarımda bir kaç morluk vardı ama..."
"Esprimi şimdi bu?"
"Hayır."
"Bari evlenme teklif edeceğin gün moronluk yapma. Bugünü güzel hatırlamak istiyorum."
"sana evlenme teklif edeceğimi nereden biliyorsun?"
"etmeyecek olsan bu kadar para harcamazdın canım benim."
"ne yani? Simidide cimri mi oldum?"
"şimdi olmadın ki, daha önceden de cimriydin."
Suratımı asınca Cara ayağa kalakarak yanıma geldi.
"Alınma hemem! Şakaya da mı tahammülün yok? Sen hayatımda gördüğüm en yakısıklı, cömert, centilmen, karizmatik, yetenekli ve anlayışlı erkeksin."
"hayatındaki diğer erkekleri düsünrsek bu iltifat pek bir anlam ifade etmiyor Cara."
"Hadi,dans edelim! Dans teklifini ben yapıyorum. Birazdan da sen birşeyler teklif edersin."
"bir insan bu kadar da yüzsüz olmaz."
Cara kahkaha attı.
"Kalk!"
Yavaşça ayağa kalktım. Neyseki dansta oldukça iyiydim ve zorlanmıyordum. Cebimden küçük bir kutu, onun içinden de oldukça büyük bir tek taş çıkardım. "Dizlerinin üzerine çök" partını es geçerek başımıza gelecek her şeyin, tutkunun, kıskançlığın, ihtirasın, kaygının, korkunun, endişenin ve en önemlisi acının başlangıçı olan o soruyu sordum.
"Benimle evlenir misin?"
*
Bugün gerçekten kötüydüm. Regl sancısı... O yüzden uzun yazamadım pek. Ama ileriki bölümler çok daha tatmin edici olacak.
Ve kafamda tüm senaryoyu kurguladım. Kitabın sonuna kadar. Sonlara geldikçe başlangçta olanların hiçbirşey olmadığını düşüneceksiniz!
Hepinizi öpüyorum!
(+90'a yenisi gelir)

RUHSUZ ve KALTAK (askıya alındı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin