TONY LOCKHEART
Zorlanarak gözlerimi actıgımda yaptıgım ilk sey telasla Victoria'yı kontrol etmek olmustu. Fakat orada degildi. Gitmisti.
Basımı ovusturarak ayaga kalktım. Elimle cebimi karıstırdım. Agrı kesicimi bulamayınca hüsrana ugradım ve ayakkabılarıma uzandım. Komidinin üzerinde, telefonumun titredigini hissettim. Cara, 7 kez aramıstı. Benim icin alısılageldik bir durumdu. Bu yüzden fazla telasa kapılmadım. caldı, caldı ve caldı. Fakat Cara acmadı. İlk calısta telefona atlamasını beklerken bu beni oldukca sasırmıstı. 3 kez daha aradım. Yine cevap yok. Endiseyle ayaga kalktım. Ceketimi giydim ve kapıdan cıktım. Koridorda, sarısın bir erkek telefonla konusuyordu. Onu sesinden tanıdım. Bradley.
Telefonu kapattıktan sonra bana dogru yürüdü. Kolunu omzuma atarak,
"dostum, dün gece rüya gibiydi." dedi.
"Evet gercekten öyleydi."
Victoria'yı düsündüm.
"Sende ne picsin! Bir de bana dürüstlük dersi veriyordun. O kadınla beraber olmayacagım, Cara'ya ne derim? O kadar asagılık bir adam mıyım? Tanrım!"
Somurtarak, taklidimi yapan Bradley'e baktım. Kolunu omzumdan cekerken,
"öyle bir sey olmadı beyinsiz." dedim.
"Pekala."
"Sil o aptal sırıtısı yüzünden! Cara'ya birsey belli edersen oyarım seni."
"Ayıp ettin. Benden sır cıkmaz. Özellikle bu tip konularda."
Göz kırptı.
Basımı iki yana sallayarak yürümeye devam ettim.
*
CHRISTIAN LANNISTERYavasca Selin'in calısma odasına girdim. Kafasını raporlara gömmüs ve saatlerdir odadan cıkmamıstı. Biraz dinlenmesi gerektigini düsünüyordum.
Evi, bir daire göre oldukca genis sayılabilirdi. Heryere gri, siyah beyaz renkler hakim oldugu icin mor ve lacivertle hareket katılmak istenmisti fakat ben hala eve ısınamıyordum. Bunun en büyük sebebi bana hastaneyi andırmasıydı.
Yanına gittim.
"kac saattir calısıyorsun sen?"
Aklıma Madison geldi. Asla calısmayan, hicbir yönetim kurulu toplantısına katılmadan tüm isini asistanlarına yaptıran Madison... Bazen, onun öz kızı oldugunu bilmek bana acı veriyordu. Kendimi adi biri gibi hissediyordum. Selin'se bunu bahane ederek iliskimizi kimseye söylememek konusunda beni tembihlemisti. Gerci aramızda tam olarak ne oldugundan emin degildim. Ona deli gibi asıktım. Hayatımın kadını oldugunada emindim. Fakat anlasamıyorduk iste. Bu kadar basit. Cünkü bana fazlasıyla benzedigini, gün gectikce daha iyi anlıyordum. Bu beni rahatsız etmiyordu. Hicbir zaman mükemmel asklara imrenmemistim. İliski, inisli cıkıslı olmalıydı. Gerci görünürde tam olarak bir iliskimiz yoktu. Var oldugunu saysak bile bunun cıkısı yoktu. Sürekli iniyorduk. Engellemeye calıssamda.
"Ne yapıyorsun?"
"Ne yapıyor gibi görünüyorum? Bana sormadan anlayamıyor musun?"
"Hayır." istifimi bozmadan cevapladım.
Selin raporlardan basını kaldırdı.
"O zaman bu senin sorunun. Üzgünüm yardımcı olamadım."
"Sen üzülür müydün?"
"Sence ben duygusuz muyum?"
"Kesinlikle hayır. Sadece noksanlar var. Unutma ki sehvet, hırs, ihtiras... Bunlarda duygu."
"Uzatma."
Selin isine geri dönerken gözüm bilgisayar ekranına kaydı.
"Bu ne?"
bana bakmadan ekranı cevirdi.
"Görmeni istesem gösterirdim."
"Pekala. Bünyemin daha fazla "Selin" kaldırabilecegini sanmıyorum. Gidip birseyler yiyecegim."
Kapıdan cıkamak üzereyken Selin bana seslendi.
"Ne var?" arkamı döndüm. dudakları zevkle kıvrılmıstı.
"Fikrimi degistirdim." ekranı bana döndürdü.
Cara ve Tony'nin dügün davetiyesi.SELİN KARASU
Kafamdaki tereddütleri bir yana savurdum. Bu konuyu defalarca düsünmüstüm zaten. Davetiye gönderiyorlarsa, sonuclarına katlanacaklardı. Oraya gidecektim. Gelin ve damadı tebrik edecek, ardından eski, özlemini pek duymadıgım yasamıma dönecektim. Fakat Christian... Onu götürmek konusunda kararsızlıgım hala sürüyordu. İnsanların bizim hakkımızda ne düsünecegini hicbir zaman önemsememistim. Bu saatten sonrada önemseyecegimi sanmıyordum.
Ama onunla oldugumu herkese duyurmak... Bu benim icin gercekten büyük bir seydi. Belkide sadece yakama daha fazla yapısmasından korkuyordum.
Yalnız gidemezdim.
Christian bana meraklı gözlerle bakıyordu.
"Tony su eski asistanın degil mi?"
Yutkundugunu gördüm. Hatta duydum. Sinirle.
"Evet." sandalyede kaykıldım ve ellerimi önümde birlestirdim.
"Evleniyorlar."
" Bugün."
Basımı sallayarak onayladım.
"Bu beni niye ilgilendirsin?"
"Cünkü gidecegim Christian."
Christian'ın gözleri avını yakalamak üzere olan bir panterinki gibi aniden parladı.
"Sen de benimle geleceksin."
basıyla onayladı.
Telefonun calmasıyla bana olan ilgisi dagıldı. Ekranda arayanın ismini gördügünde derin bir ic cekti. Daha önce hic tanıklık etmedigim bir ic cekisti bu. Bir anlık sefkat. Belkide sadece gördügümü sanmıstım. Christian ve sefkat. Bu düsünceme gülerek telefonunu sessize alan Christian'a baktım.
"Kimdi?"
Gözlerini kacırdı.
"Tanımadıgım bir numara."
Tatmin olmamıs bir sekilde isime geri döndüm. Kendi kuruntum olmalıydı. Sacmalık.
*
TONY LOCKHEARTEve girdim. Her taraf ölüm sessizligine bürünmüstü. Cara, ikili koltukta, bacaklarını kendine cekmis, aglıyordu. Hızla yanına giderek ne oldugunu sordum. Fakat o kolundaki elimi ittirerek,
"Dokunma bana!" dedi.
Sasırmıstım. Biraz da korkmustum. Olacaklardan.
"Ne oluyor Cara? Adam akıllı bir acıklama yapsan?"
Elinde burusturdugu bir kac fotograf oldugunu fark ettim.
Bana fırlattı.
İlk fotograf, karanlık bir gece kulübünde cekilmis. striptizciler dans ediyor, ve müsteriler onu seyrediyor. Aralarında siyah saclı bir adam var. Benim.
"Cara, bak. Belki cok klise olacak ama acıklayabilirim."
"Bunu acıklayabilecegini biliyorum. Ne desem oraya gidecegini de biliyordum zaten.İkincisine bak."
İlk fotografı koltuga bıraktım ve ikincisini incelemeye basladım.
Harika. Gri kapılı bir oda. Genis koridorda. Önce ben giriyorum. Ücüncü fotografa baktım. Minyon bir striptizcide aynı odaya giriyor. Ve son olarak dördüncü fotografta, sacım basım dagılmıs bir sekilde odadan cıkıyorum. Lanet olsun.
"Bunları nereden buldun?"
"Birde bana hesap mı soruyorsun Tony? Dügünümüz bugün! Ama sen gidip ucuz kulüplerde fahise beceriyorsun!"
"Hayır. Hicte ucuz degildi."
Tanrım! Ne dedim ben? Biri kesinlikle dilimi kesmeliydi. Resmen onunla yattıgımı kabullenmistim. Hayır. Gönlünü alman gerekiyor Tony. Sen daha cok sinir ediyorsun!
Ayaklanan Cara'yı kolundan tuttum.
"Bak, sana yemin ederim ki aramızda hicbirsey olmadı. Herseyim üzerine yemin edebilirim."
Cara basını hayır anlamında salladı.
"Hep söyledikleri sey iste. Onunla yatmadım, yemin ederim!"
"Ama gercek bu! Bana biraz olsun inansan? Güvenmeyip pesime adam taktıran sensin."
"Birincisi, ben degildim. Babamdı. Ve simdi bunu yapmakta ne kadar haklı oldugunu anlayabiliyorum. İkincisi sana mı inanmamı bekliyorsun? Para icin patronunu beceren bir adama?"
Pekala. Gerceklerin yüzüme vurulması agır gelmisti. Bir adım geriledim.
Cara derin bir ic cekti.
"Tony, özür dilerim."
Koluma dokunmak istedi fakat bir adım daha geriledim.
"Biraz dinlensen iyi olacak. Aksam kötü gözükmek istemezsin."
Cevap vermesini beklemeden hareketlendim ve kendimi daireden dısarıya attım. İkimizde birbirimizi yeterince kırmıstık. Daha fazla zorlamamız iyi olmazdı.
*
Arkadaslar, bir iki gundur okuldan
atilma mezum var. O yuzden okul cikislari pdr'nin nutuklarini dinledim. Yb yazamadim. Uzgunum.
Askiya alma konusuna gelince, cidden size kiyamiyorum. Cok fazla isim var ama boyle hikayeyi okuyan insanlari hayal kirikligina ugratmak istemiyorum. O yuzden bir kac bolum gozlemleyecegim. Devam edersem de bolumler cok uzun olmayabilir. Yada araliklari fazla olabilir. Lutfen anlayis gosterin.
Bu arada multimedia'da karakterlerimiz yenilendi.
Christian Lannister- Henry Cavill
Ve
Tony Lockheart- Matt Bomer.
Sizi cok seviyorum ve yorumlarinizi merakla bekliyorum.
Hepinizi opuyorum!
(+160 vote'a yenisi gelir)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUHSUZ ve KALTAK (askıya alındı)
ChickLitGrinin elli tonu, Gabriel'in cehennemi, Secret... Hepsini unutun. Çünkü bu hepsinden farklı. Tek ortak noktaları, ana karakterlerin doymak bilmeyen cinsel arzuları... Bir kadın hayal edin. Her şeyi olan bir kadın... Gerçek anlamda her şeyi olan bir...