TONY LOCKHEART
Güzel şeytan sandalyesinde yavaşça doğruldu. Ardından Annebeth'e dönerek
"Sen çıkabilirsin Annabeth." dedi.
Ben ne yapacağımı bilmeden orada öylece dikilmeye devam ediyordum. Bu durumu fark etmiş olacak ki önündeki koltukları gösteterek,
"otur."dedi. "bana bugün yaptıklarının raporunu ver.Annebeth sana neler yapman gerektiğini anlattiğını söyledi."
Evet anlamında başımı sallayıp bütün gece düzenlemeye çalıştığım işleri bir bir saymaya başladım.
"Holfman'lar yel değirmenlerinin iyi bir yatırım olabileceğini düşünüyor ve bunun için size bir fiyat teklif etmek istiyor. Görüşmeniz yarın saat 18.00'de. Ayrıca şirketin son 10 yılda geçtiği kârın ve zararın hesaplanması için..." fakat bir süre sonra beni dinlemediğini fark ettim. Bu canımı sıkmalımıydı bilmiyorum. Bu kadını cözemiyordum.Anlamıyordum anlamıyordum anlamıyordum. Bu manyak kadını anlamıyordum.
"bak Tony, bunlar sadece formalite."
"anlamadim... Efendim." ahh birine efendim demek. Ne gerzekçe. Hayatımda en nefret ettiğim şeyleri sıralasam kesinlikle ilk 3'te kendine bir yer bulurdu.
"Senden asıl istediğim şey beni asiste etmen değil."
"asistanınız olduğumu sanıyordum?"
Bu kadının manyak olduğu zaten başından belliydi, ama beni şaşırtmaya devam ediyordu. Asistanı değilsem neyim ben? Bana ordan oraya çay kahve taşıtıp tüm ayak işlerini yaptıracaktı zaten. Asistanların bunun gibi belli başlı görevlerini yapmayı kabullenmiştim.
"sana bir teklifim olacak Tony. çok özel bir teklif."
"teklif?"
Başını salladı.
"Ne gibi bir teklif söz konusu olan?"
Dudakları sinsice kıvrıldı ve yavaşça sandalyeden kalkarak yanıma oturdu. Bana oldukça yakın olması istemesem de beni heyecanlandırıyordu. Elini saçlarımın arasında gezdirdi. Babamda sürekli yapardı ve nefret ederdim. Belki fazla gey işi gelebilir ama sabah uğraşarak yaptığım saçların bozulması fikri pek hoşuma gitmiyordu. Gerçi ben her halimle oldukça yakışıklıyım ama konumuz tamamen farklı.
"Karşılıklı tatmin üzerine kurulu bir anlaşma."
Sevgili patronum konuşmaya başlayınca dağılan dikkatim yeniden onda toplandı. Artık sinirlenmeye başlamıştım. Saçlarımda gezintiye çıkan elini , Bon Jovi'ye benzemeden önce, nazikçe tutarak kucağına geri koydum. Zaten geçenki olaydan sonra yıpranan sinirlerim yavaş yavaş bozulmaya başlamıştı.
"Sen beni tatmin edeceksin, bende seni tatmin edeceğim. Dediğim gibi bu bir anlaşma, ikimizde kârlı çıkacağız. Sadece tatmin olduğumuz şeyler farklı."
"Tatminden kastınız tam olarak nedir?" meraklanmaya başlamıştım. Yanıma sokularak kulağıma eğildi. Yeni yetme ergenler gibi erkekliğime söz geçiremediğimi fark ettiğimde, kötü hissettim. Cara'yı seviyordum. Bu kadını masaya yatırıp sesi kısılana kadar becemek istemem bunu değiştiremezdi.
"Sen beni cinsel anlamda tatmin edeceksin, eğer işini düzgün ve itinayla yaparsan, bende seni maddi anlamda edeceğim."
"Kişisel seks oyuncağın olmam için bana para mı teklif ediyorsun?"
Başını hafifçe sallarken bir eli gömleğinin düğmelerine gitti.
"bunu sende istiyorsun. biliyorum. Ayrıca eğer bu odadan çıkıp gidersen İngiltere toprakları üzerinde bir iş bulamayacağını belirtmeliyim. Dostlarım oldukça fazladır."
Tehtid ha? Umrumda değil. Deli kadın.
Bakışlarımı yere sabitledim. Sadece tek bir bakış üzerine atlamamla sonuçlanabilirdi. Ahh tanrım bunu yapamam. Yüzsüz, aşağılık! Bana iğrenç emelleri için para teklif edebilecek kadar aşağılık!
Ayağa kalktı. Israrla yere bakmaya devam edince çenemden tutarak beni ona bakmaya zorladı. Ardından bacaklarını ayırarak kucağıma oturdu. Kadınlığı sertleşmiş aletimin üzerine geliyor, beni neredeyse kudurtuyordu. Ona hayır diyememiştim. Çünkü istiyordum. Lanet olsun! İhtiyacım vardı.
Bacaklarını kavrayarak onu masaya oturttum. Tüm malzemleri tek elimle yere savurduktan sonra uzanması için onu sertçe ittirdim. Gömleğini yırtarak üzerinden çıkardıktan sonra dantalli sütyenin kopçasını açmaya çalıştım. Zorlamama rağmen açılmayınca iki ellimle sertçe çekerek kopardım. Ona karşı nazik olmayacaktım. ondan nefret ediyordum. Cara'ya karşı nazik olmak için harcadığım tüm çabanın acısı, şimdi bu şantajcı sürtükten çıkacaktı.
Yırtarak siyah külodunu da çıkardım. Fermuarımı açıp, sertlşemiş aletimi kadınlığının girişine dayadım. Kulak tırmalayıcı iniltiler eşliğinde içine girdiğimde, ellerimle sertçe göğüslerini yoğuruyor, ona zevk ve acıyı aynı anda yaşatıyordum. Beni kendine çekti.
"Seni istiyorum."
SELİN KARASU
Onu sertçe kendime çektim.
"Seni istiyorum."
Beni bacaklarımı kapayamayacak hale gelene kadar düzmesini istiyordum.
"Ahh!" Göğüs uçlarımı sıkıştırdığında çığlık attım. Bu canımı gerçekten yakmıştı.
"Dur!" Üstte olmak istiyordum. Kontrol bende olmalıydı. Fakat durmadı. Aksine daha da hızlandı. Bu ne demek oluyordu? Kontrol her zaman bende olmalıydı. Ben fahişe değildim! Ona para ödeyen bendim!
Sinirle onu üzerimden ittirmeye çalışırken bileklerimi yakalayarak kollarımı başımın üzerine yerleştirdi. Kıpırdayamıyordum. Canım yanıyordu. Hızla içimde gidip gelen aletinin verdiği acı aynı zamanda zevkle, bana asla davranmaması gereken bir şekilde davrandığı içinde sinirle çığlık attım. Hem devam etmesini hem durmasını istiyordum.
"Orospu çocuğu!" Kelimeler ağzımdan hızla dökülürken bileklerimi tutan eli gevşedi. Olması gerektiği gibi.
Beni bırakacak sanıyordum fakat bunun böyle olmayacağını, doğrulmaya çalışırken suratıma attığı sert tokatla anladım.Kuduracak kadar sinirlenmiş, ve yanımda o olmasa kendimi bile becerebilecek kadar tahrik olmuştum. Bu bana tersti. Kontrolün erkekte olması... Hiçbirşey yapamamak... Çürümüş bir duygu, çaresizlik hissi...
Hala devam etmesini istemem saçmalıktı. Daha önce hiç olmamıştı.
Hızla bir çığlık daha attım. Bu seferki orgazm içindi. Bedenim şu ana kadar yaşadığım en kuvvetli orgazmın sonucunda yeni doğmuş bir ceylan gibi titerken ellerim tutunacak bir şey aradı. Masanın dümdüz zemininde birşey bulamayınca tırnaklarımı kanatana kadar Tony'nin boynuna geçirdim. O piçte biraz acı çekmeliydi.
Benimle işi bittiğinde vajinamın tahriş olduğunu hissedebiliyordum. Bu gerçekten çok sertti.
Aynı zamanda aklım, bedenimin aksine Tony'yi siktir etmeyi ve eski yaşamıma geri dönmeyi arzuluyordu. Çünkü bu adamın benim üzerimde etkisi, cinsel seçimlerimi değiştirebilecek kadar kuvvetliydi. Buna izin vermeli miydim?
Üzerimi giyiniyor, ne yapmam gerektiğini sorguluyordum. Ta ki bir ses duyana kadar. Kırılma sesi, kapının dışında cam gibi bir şey düşüp kırılmıştı. Saat çok geçsayılmazdı fakat Annabeth haricinde kimsenin olmadığına emindim. Ve Annabeth'e de Tony'ye yapması gerekenleri anlattıktan sonra çıkabileceğini söylemiştim. Çoktan çıkmıştı olmalıydı. Peki ya bu... Beklenmedik bir ziyaretçi...
"Kim var orada?" Sinirle bağırdım.
*
Çok fazla yazım hatam var mazur görün. En kısa zamanda düzeltmeye çalışırım.Serviste sallana sallana anca böyle oluyor. Dersler tüm hızıyla başladı ve ben burslu olduğum için bir sürü abuk subuk ek derse, sınava giriyorum. Yine de siz beni ihmal etmezseniz ben de sizi etmeyeceğim. Çünkü sizi seviyorum, iyiki varsınız! İyi kötü yorumlarınızı ve eleştirilerinizi bekliyorum. Hakaret içermediği sürece her türlüsüne açığım. Yani size diyeceğim şudur: yorum, yorum ve yorum. Anladınız bence.
(+70 vote'a yenisi gelir)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUHSUZ ve KALTAK (askıya alındı)
ChickLitGrinin elli tonu, Gabriel'in cehennemi, Secret... Hepsini unutun. Çünkü bu hepsinden farklı. Tek ortak noktaları, ana karakterlerin doymak bilmeyen cinsel arzuları... Bir kadın hayal edin. Her şeyi olan bir kadın... Gerçek anlamda her şeyi olan bir...