Öncelikle sizden özür dilemek istiyorum, yazmaya başlayacağımı söyleyip haber vermeden çekip gittiğim için. Eğer hikayeye olan ilginiz devam ediyorsa, yazmak istediğimi bildirmekten büyük mutluluk duyarım. Çünkü kafamı dağıtmak için yapmak istediğim tek şey yazmak. 2 ay önce babam vefat etti. Bu yüzden ne bir haber verebildim, nede yazdığınız mesajları yorumları okuyabildim. İlginiz ve desteğiniz için çok teşekkür ederim. Umarım böyle devam eder ve bende kendimi ve yazdığım hikayeyi toplayabilmek için güç bulurum. Çoğunuz belki unuttunuz hikayeyi ama sizden istediğim tek şey ikinci bir sanş vermeniz. Hepinizi çok seviyorum. Her birinizi tek tek <3
Ve işteee bölüm geliyorrCHRISTIAN LANNISTER
Pantolonum fermuarını çekerken gözümün ucuyla koltuğun kenarına korkuyla ve nefretle tünemiş olan Selin'e baktım. Ağlıyordu. Öfkemin ve şehvetimin yatıştığını hissettiğim an, bütün bunlar yerini pişmanlık ve acıya bıraktı. Bana nasıl davranırsa davransın, bunu yapmamam gerektiğini biliyordum. Her zaman biliyordum. Doğruyu ve yanlışı ayırmak benim için oldukça basitti. Fakat bunu uygulama kısmındaki sorunlarım görmezden gelemeyeceğim kadar büyüktü. Asıl sorunsa değişimi istemememdi. Böylece etrafımdaki insanlara eziyet ediyordum. Kendi keyfim için.
Çocukluğumdan beri özendiğim tüm iyi insanlar, paramparça olmuşlardı. Artık hepsinin bu dünya için fazla iyi olduklarını düşünmeye başlamıştım. Nedeniyse oldukça basitti. Adil dövüşebilirdim, iyi bir insan olabilir, kötülüğün karşısında korkmadan durabilirdim. . Ama tarih asla adil dövüşen kahramanları yazmazdı. Tarih kazananlar için vardı. Tamda bu yüzden, olgunlaştıkça kötülüğün ta kendisi olduğumu fark ediyordum.
Yavaşca, koltuğun Selinden uzak bir köşesine oturdum. Başımı ellerimin arasına alarak parmaklarımı saçlarımın arasında gezdirdim. Özür dilemek istiyordum. Zorlanmadan. Am ayapamayacak kadar güçsüz olduğumu içten içe biliyordum. En büyük başarım, birine seni seviyorum demek olmuştu. Ona.
Selin hızla koltuktan kalkarak düşüncelerimi yarıda kesti. Bir eliyle yırtılan elbisesinin önünü toparlıyordu.
Arkasını döndüğünde kolundan tuttum. Yavaşca bana döndü. Öfkesi gitmişti. Adeta dondurmasını yere düşürdüğü için ağlayan ve yenisini isteyen küçük bir çocuğa benziyordu.
Seni seviyorum Selin, gitme. Özür dilerim. Herşey için. Tüm kalbimle.
Fakat ağzımdan düşündüklerime paralel şeyler çıkmadı.
"Boşver."
Eli yavaşca avucumun içinden kaydı. Bana sırtını döndüğünde gözlerimin sulandığını hissettim. Utançla iç çektim. İyi bir insan olmak isterdim. Onun için.SELİN KARASU
Odaya girdiğimde neredeyse donmuş gibiydim. Hiçbirşeyi düzgün düşünemiyordum. Zaten yırtık olan ve üzerimde zor duran elbiseyi bıraktım. Makyaj masama oturup yavaşca makyajımı temizlemeye başladım. Ona kızgın olmam gerekirken neredeyse hiçbirşey hissedemiyordum. Ortada bir duygu yoktu. Tek gözümün makyajını sildikten sonra pamuğu masaya bıraktım. Yorgun gözlerle solgun yüzümü inceliyordum. Gözlerim manasız bakıyordu. Boşluktaymış gibi.
Elim yavaşca yanağıma gitti. Okşadım. Ardından daha aşağılara, göğüslerime gitti. Parmaklarımın ucuyla yumuşak derimi hissettim.
İç çekerek ayağa kalktım. Beynimin çalışması yavaşlamıştı. Belkide Christian'ın bana yaptığı şey, beni sandığımdan daha derin bir şekilde etkilemişti. Sadece cinsel bir saldırı değildi belkide. Bilemiyordum.
Tek bildiğim şey, hiçbir zaman olamdığım kadar uysal olduğumdu. Ve neredeys eilk kez şefkat duyuyordum. Bana zarar veren birine.
*
Uyandığımda, inanılmaz bir ağrı beynimi kemiriyordu. Ellerimle gözlerimi ovuşturdum. Christian yanımda uyumamıştı.
Yavaşca yatakta doğruldum. Etrafıma bakınırken Christian'a seslendim. Ardından biraz daha yüksek sesle. Fakat kimse bana cevap vermedi. Ayağa kalktım. Dün gece yaşananlardan sonra sinirli olacağımı düşünüp dışarıya çıkmış olabilirdi. Bu yüzden öncelikle kahvaltı etmeye karar verdim. Fakat makyaj masasının üzerindeki küçük bir not dikkatimi çekti.
"İlgilenmem gereken işlerim var, New York'a gidiyorum."
Bu kadar basitti. Terkedilmek böyle bir histi işte. Yüzümde çarpık bir gülümseme oluştu. Notu masaya geri bıraktım ve hiçbirşey olmamış gibi kahvaltı için mutfağın yolunu tuttum.
Onu arayıp aramama konusunda kararsız kalmıştım. Fakat sonradan Tony'yi düşündüm. Christian'ı kim umursardı ki? Onu hiçbir zaman sevmemiştim zaten. Tek yaptığım onunla oyalanmaktı. O hastaydı.TONY LOCKHEART
Neredeyse tüm hayatı mahvolmuş bir adamı rahatlatabilecek tek şey olan içkimden bir yudum daha aldım. Uyanalı çok olmamasina rağmen içmeye başlamıştım bile. Üzerimdeyse sadece boxerım vardı. Saçlarım dağılmış, göz altlarım şişmişti.
Çabucak giyinip hava almak için dışarı çıktım. Güneşin batmak üzere olduğunu görünce ne kadar geç uyandığımı idrak ettim. Yavaşca yürümeye başladım. Yaşadığımız geceden somra Selinin beni aramamsına şaşırmıştım. Fakat sevinmiştimde. Çünkü hernekadar onu yanlış yargıladığımı fark etsemde onu sevemeyeceğim gerçeğiylede yüzleşmek zorunda kalmıştım. O an tek yapmak istediğim, kalbimin sesini dinlemekti. Ve bu ufak şeytan, bana Carayı unutmam gerektiğini fısıldıyordu.
*
Kulübe girdiğimde birkaç görevli bana başıyla selam verdi. Bende karşılık verdim. Kisa boylu hafif kilolu bir adam yanıma gelip bana ne istediğimi sordu.
"Victoria, Victoria için geldim."
"Henüz erken bayım. Bu saate çalışmıyorlar. Saat dokuzdan sonra gelmelisiniz."
Adam arkasını dönmek üzereyken onun kolundan yakaladım.
"Ücreti neyse üç katını vereceğim."VICTORIA STARK
Fermuarımı çekmesi için Miley'den yardım istedim. Fakat oda bunu yaparken oldukça zorlanmıştı.
"Kaç beden bu? 30 falan mı?" Söylenmeye başladı.
"Bilmiyorum, ne verirlerse giymek zorundayım."
"Orasını bizde biliyoruz canım." Nicky bana bakmadan konuştu. Sakız çiğneyerek mekanın yemizliğini yapıyordu.
"Darlık işini fazla abartmışlar. Birşeyinde bokunu çıkarmasınlar." Miley hala söyleniyordu.
Tırnaklarını oje süren Natalie'de sohbetimize katıldı.
"Seksi olacağız diye maymuna dönüyoruz."
"İşimiz bu."
"Maymun olmak mı?"
"Seksi olmak." Nicky Natalie'ye
cevap verdi.
Ardından bana döndü.
"Neden bu kadar erken gidiyorsun?"
"Bilmiyorum. Biri bnei özel olarak istemiş."
"Uuuu hayranların artıyor." Benimle dalga geçen Nicky'ye gülümseyerek odadan çıktım.
*
Kapıyı yavaşca araladım. Loş odaya göz gezdirdim. Kimse yoktu. Etrafa bakınmaya başladım. Yanlış odayamı gelmiştim? Tam böyle düşünmeye başlayacaktım ki, birinin arkamdan kolumu sıkıca kavramasıyla hopladım. Ödüm patlamıştı. Kim olduğunu görmek için arkamı döndüğümdeyse karşılaştığım manzara beni oldukça şaşırtmıştı.
"Victoria, ürküttüm mü?"
Hafifçe gülümseyerek elimi hızla atan kalbime götürdüm.
"Evet, biraz."
"Özür dilerim."
Bir eliyle hafifçe başını ovuşturdu. Ardından sanki istemsizce yapıyormuş gibi saçlarını karıştırdı. Kendine güveni neredeyse her hareketinden belli oluyordu. Ve oldukça yakışıklı olması, benim konuşmamı dahada zorlaştırıyordu.
"Hayır, hayır hiç önemli değil."
Duraksadım. Gelme sebebinin düşündüğüm şey olmamasını diledim.
Gözleri hatifçe bedenimde gezintiye çıktı. Fakat sonra masum bir köpek yavrusu gibi iç çekerek tekli mor koltuğa oturdu.
Bende karşısındaki yatağa otururak onu incelemeye koyuldum.
"Bir sorun mu var?"
"Hayır, ben sadece... Hayır." Konuşurken kararsızdı.
"Öyleyse neden buradasın?" Cevabını en çok merak ettiğim soru buydu. Fakat gitmesindende korktuğumu biliyordum. O gün bana yaptığı iyilikten sonra bol miktarda sempatimi kazandığını söylemek yalan olmazdı.
"Ben bilmiyorum." Bana baktı. "Sadece burada olmam gerektiğini hissettim."
Hiçbirşey diyemedim. Sadece ona bakmaya devam ediyordum. Ama hoşuma gittiği kesindi. Hayatımda ilk kez, biri hiçbir kötü niyeti olmadan benimle olmak istemişti. Bu gerçekten çok hoş bir duyguydu.
"Yani hiçbirşey yapmadan öylece oturacak mıyız?" Ona bakarak sordum. Aynı zamanda sorumu yanlış anlamasından ürküyordum. Onu hernekadar hoş bulsamda, sırf para verdiği için beraber olmak istemiyordum. Çünkü kafamda kurduğum kişi, bundan çok daha fazlasıydı.
Ayağa kalktı. Önce kravatını çıkardı, ardından ilk birkaç düğmesini çözdü ve yanıma yatağa uzandı.
"Evet birşeyler yapabiliriz."
Korkuyla gözlerimi kapadım. Hayır hayır hayır!
"Bana kendinle ilgili herhangi birşey anlat."
"Sohbet etmek mi istiyorsun?"
"Evet."
Rahatlamış bir şekilde yatağa uzandım ve gülümseyerek ona baktım.
"Nerden başlamamı istersin?"
**
Evet kızlar, çok heyecanlandım. Gerçekten benim için çok uzun bir ara olmuştu :D umarım beğenirsiniz. Yorumlarınızı merakla bekliyorum. Hepsini tek tek okuyup cevaplamaya çalışıcam. Aynı şey mesajlarınız içinde geçerli. Çekinmeden mesaj atabilirsiniz.
Gaza gelip yeni bölümüde yazdım.
(100 vote'a yenisi gelir)
Bu arada simdi fark ettim. Son 4 bolumun ozetini cikarmistim basta ama yanlislikla silinmis. Cok uzuldum. Ugrasmistim baya yani. Odevim oldugu icin yenisini yazamam, ama hatirlamadiginiz yerleri gerek mesajdan gerekse yorumdan cekinmeden sorabilirsiniz.
Hepinizi öpüyorum!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUHSUZ ve KALTAK (askıya alındı)
ChickLitGrinin elli tonu, Gabriel'in cehennemi, Secret... Hepsini unutun. Çünkü bu hepsinden farklı. Tek ortak noktaları, ana karakterlerin doymak bilmeyen cinsel arzuları... Bir kadın hayal edin. Her şeyi olan bir kadın... Gerçek anlamda her şeyi olan bir...