KAN KIRMIZI

28.6K 410 30
                                    

CHRISTIAN LANNISTER

Kırmızı güller...
Elimdeki bir demet kan kırmızısı güle baktım. Ardından derin bir nesef aldım. Sikeyim!
Ne yapıyordum ben? Lanet bir fahişenin sözüne uyarak?
Gözlerimi kapadım ve üçe kadar saydım. Vazgeçmeden önce kapıyı tıklattım.
İçeriden ses gelmedi. Her zamanki gibi. Yavaşça kapıyı araladım. Meleğim koltuğa yayılmış, gözleri kapalı bir şekilde sigara içiyordu. Kapıyı kapattığımda rahatsız olarak gözlerini açtı. Beni gördüğüne memnun olmuşa benzemiyordu. Her zamanki gibi.
"Ne var?" Sigaradan bir fırt daha çekti. "İşle ilgili değilse rahatsız etme."
"Ama etmek istiyorum."
Beni umursamayarak sandalyesine yaslandı ve gözlerini yeniden kapadı.
Ona doğru ilerledim. Güllerimasaya bıraktım.
"Eskiden bir kalbim olmadığını düşünürdüm. Hiçbir zaman sevemeyeceğimi, birine kendimden fazla değerveremeyeceğimi...hayatın benden aldıklarının bedelinin ödenemeyeceğini... Fakat seninle karşılaştıktan sonra, bu hengamede solmuş beş para etmez ruhum bir anlam kazandı. Sana adını koyamadığım hisler besliyorum fakat sen bunu anlamakta güçlk çekiyorsun. Seni istediğimi bil. Sadece bunu bil."
Gözlerini aralayarak masadaki güllere baktı. Ardıdan hiç beklemediğim bir şey yaparak gülümsedi ve gülleri eline aldı. Derin bir nefes alarak kokusunu içine çekti. O an hissettiklerim tarif edilemezdi.
"Biliyor musun Christian? Eskiden bir kalbim olmadığını düşünürdüm. Hiçbir zaman sevemeyeceğimi, birine karşı gerçekten bir şeyler hissedemegeceğimi... hayatın benden aldıklarının bedelinin ödenemeyeceğini... seninle karşılaştıktan sonra, bu hengamede solmuş beş para etmez ruhum bir anlam kazandı diyemem cünkü ruhsuz un tekiyim. Fakat seninle karşılaştıktan sonra birine karşı öfkeden daha farklı birşey hissedebileceğimi anladım. Daha kuvvetli ve kalıcı birsey. Nefret."
Elindeki gülleri, hızlıca yanındaki çöp kutusuna attı. Benim güllerimi...
*
VICTORIA STARK

Kan...
Yüzümden usulca pahalı dösemeye süzülen sıcak kan...
Benim kanım.
Bir kaç saniye ellerimle destek alarak yerden kalkmayı denedim. Fakat bunun için çok güçsüz düşmüştüm. Christian vurmayı kesmişti. Yerden kalkmamı bekliyordu. Kalkamadım.
Yüzümü bile kaldıramadım. Soğuk fayansların üzerinde öylece yatıyordum.
Yüzleşmek çok zordu. Hissediyordum.Bana olan nefretini.
"Ayağa kalk!"
Gür sesi tüm odada yankılanarak bana emir verdi.
Ellerimi yeniden güç almak için kullandım ve doğrulmaya çalıştım.
Yine olmadı. Kendimi ittirmemle, yüzümün sol tarafının soğuk zeminle buluşması bir oldu.
Yara izim tekrar yanarken acı içinde kıvrandım.
Artık çığlık atamıyordum. Yorgundum. Üzgündüm. Pişmandım. O not için...
Beni kolumdan sertçe tutarak ayağa kaldırdı.
"Madem sen kalkmıyorsun, öyleyse ben seni kaldırırım küçük sürtük!"
Beni öfkeyle yatağa itti ve bacaklarımı ayırdı. Üzerimde giymemi istediği mor mini bir elbise, tekini az önce kaybettiğim bir de stiletto vardı.
Külodumu yırtarken küfrediyordu. Aynı zamanda anlamlı bir şeyler sayıkladığını farkettim.
"bir fahişenin sözünü dinlersen böyle olur! Gül, gül ha? Kahrolasıca güller? Gezegende bana akıl verecek başka kimse kalmadı mı kaltak?"
Kendimi konuşmaya zorladım. Çok suçlu hissediyordum. Sessiz hıçkırıklarımı bir an için bastırmayı denedim.
"Ö.. Öz.. ür.. dile..rim."
Saçımdan sertçe tutarak çekti. Onu ittirmeye çalışınca sinirlenerek daha da asıldı.
"Gerizekalı! Özrün bir işe yarıyor mu sanıyorsun? Şu haline bir bak! Hata bende. Neden senin sözünü dinledim ki?"
"Lüt.. fen."
Kemerini çıkardı. ardından fermuarını açarak sertçe içime girdi.
Bir savaş başlatmak istememiştim. Tek istediğim, onu anlayabilmek, acısına merhem olabilmekti. Fakat simdi o benim acım oluyordu.
İcimde gelip giderken inledim. her gün, belki günde 2 ya da 3 kez bu işkenceyi çekmek... Ne için?
Canım hiç yanmadıği kadar yanıyordu. Vajinam tahriş olmuştu ve dokunulduğunda bile acıyordu. Şimdiyse...
İlk seferi hatıladım. Sadece gözlerimi kapattım. Ve işini bitirmesi için bekledim.
*
Aynada kendime bakıyordum.
Christian çoktan işini bitirip gitmişti.bense yaklaşık yarım saattir kendimi toparlamaya çalışıyordum.
Post-itlerden birini elime aldım. Kızmayacağını umduğum birşeyler yazdıktan sonra okumayı denedim. Elim fazla tiremişti. Üsüyordum. Notu yeniden yazdım. Bu seferki daha düzgündü.
"Bazen sadece istersin, sonuçlarını düşünmeden. Nefsinin kurbanı olursun. işte bu benim hatamdı. Mutlu olmanı istedim ve sonuçlarına katlanmakta benim cezamdı.
Özür dileyecek yüzüm yok fakat bir daha konuşmayacağıma dair söz verebilirim.
VICTORIA."
Bir damla kan damladı. Adımın yanına ve bir damla daha. İkisi birleşerek tüm köseyi kapladılar. Artık o köşe beyaz değildi. Kirlenmişti.
Kan kırmızı...

*
çok özür dilerim sizi ihmal ettim fakat ödevlerim ve çekimler vardı. O yüzden tüm boş vakitlerimi ajansta geçirdim diyebilirim, canımı çıkardılar.
Bunuda yarım yamalak aralarda yazdım. Umarım tatmin olursunuz.
İşte size bir soru, ileride bu soruyla çok karşılaşacaksınız. Cevaplarsanız sevinirim.
Team Christian? Team Tony?
Hepinizi öpüyorum!
(+100 vote'a yenisi gelir)

RUHSUZ ve KALTAK (askıya alındı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin