CHRISTIAN LANNISTER
Hastane kokusu hosuma gitmiyordu. Her yer beyaz, ama ölümü hatırlatıyordu benim icin. Sevimsiz bir beton yıgını. Ve simdi hayatımın askı olduguna inandıgım kadının cansız bedeni burada yatıyordu.
Bodur, kısa kıvırcık saclı bir hemsire yanıma yaklastı.
"siz Christian Lannister mısınız?"
"evet." sabırsızlanarak ona baktım.
"neden soruyorsunuz?"
"sormamım bir nedeni yok. Sadece sizi daha önce bir dergide görmüstüm."
Kadınının duyamayacagı kadar kısık sesli bir küfür savurduktan sonra ona baktım.
"Selin karasu'nun cenazesini almak istiyorum. yapılması gereken islemleri tamamlamak icin geldim."
Kadının ufak koyu mavi gözleri irilesti.
"Fakat sizden önce biri gelip islemleri tamamladı zaten."
"kim?"
Sinirle sordum. Bu benim meselemdi. Ve dısarıdan biri müdahele ettiginde ne kadar saldırgan olabilecegimi biliyordum.
"Adını hatırlayamıyorum. Hmm... Siyah saclı, beyaz tenli, orta boylu yakısıklı bir adamdı. Amerikalı."
Amerikalı.
Bagırmamak icin kendimi zor tuttum. Cünkü hemsireye bagırmamın bana bir bok kazandırmayacagını bilecek kadar cok yasamıs, fazlasıyla tecrübe edinmistim. Meselemi, asıl muhhatabımla halletmem gerekiyordu.
Sakin görünmeye calısarak basımı salladım.
"Peki Selin... Nasıl ölmüs?"
"size bu konuda bilgi verilmedi mi?"
Hayır anlamında basımı salladım.
"Gelin benimle."
İkinci kata cıktık ve uzun bir koridorda ilerleyerek saga döndük. Rutubetten duvarları kararmıs, ici polisle dolmus dehliz denilebilecek kadar ic karartıcı yeni bir koridora geldigimizde durduk.
"bu polisler ne icin?"
"selin karasu icin efendim. Sadece Cenaze kalktıktan sonra polislerin hepinizi tek tek sorguya cekecegini biliyorum. Simdilik ellerinde bulunan kanıtları inceliyorlar."
"ne demek bu? Selin nasıl ölmüs?"
"Suratı defalarca ezilmis, katil muhtemelen bir tas veya daha baska sert bir cisim kullanmıs."
Beynim zonkluyordu. Bu kadarı... Cok fazlaydı.
"Bakın. Bize intihar ettigi söylendi. Sizde kalkmıs ortada bir katil var diyorsunuz."
"Efendim. Polis suan yakın cevresi haricindeki kisilere kesin bilgi vermekten cekiniyor. Sizin duymus oldugunuz bir dedikodudan ibaret. Lütfen bundan sonra duyacaklarınaza da tamah etmeyin."
Yakın cevresi haric...
nefes alıs verıslerimin yavasladıgını hissettim. Alamıyordum. Nefes...
Hızla kravatımı gevşettim ve gömlegimin ilk iki dügmesini cözdüm.
"iyi misiniz bayım?"
Bodur hemsıre sordu.
Basımı sallayarak onay verdim. Hala kafami kurcalayan onlarca soru vardı.
"Peki, suratı parcalanmıs bir kadından bahsediyorsak onun Selin Karasu oldugunu nereden biliyorsunuz?"
"4 gün önce abisi cesedi teshis etti."
"ingilterede mi?"
"evet. Zaten teshisede pek gerek yoktu. 1.70'lerinde, kumral, ayrıca kimlik kartı üzerinden cıktı. Sadece emin olmak icin abisi kendi gelmek istedi."
Duvara dayanmıs 4'lü plastik koltuklardan birine yıgıldım. Kravatımı tamamen cıkarıp o anki hısımla yere fırlattım. Tek bir damla su, pantolonuma damladı. Nereden geldigini anlamadıgım icin kafamı kaldırıp tavanı yokladım. Fakat tavandan damlamıyordu. Aglıyordum. Erkek oldugumdan beri, ilk kez aglıyordum. Kabul ediyordum.
LONDRA 2013
Kadın, neye ugradıgını sasırmıstı. Terk edilmek ona göre degildi. Nasıl olurdu? Onun parasını ödemişti. O adam artık tamamen ona aitti. Aksi iddia edilemezdi.
Tökezleyerek icki barına gitti. Bir sarap sisesini kafasına diktikten sonra siseyi firlatti ve kesiklerden büyük bir parca aldı. Acıyı seviyordu. Canının yanmasını. Böylece kendini cezalandırıyordu. Ona bu kadar kapıldıgı icin. Kolunda büyük bir kesik actı. Ardından yere akan kanını keyifle izledi. İnleyerek üzerine oturdu ve elini icinde gezdirmeye basladı. Kanda zikzaklar cizdigi parmagin yaladi. Tuzlu, metalik...
Ardindan ayaga kalkti.Dayanılacak gibi degildi. Yapamıyordu. Daha fazla zorlamanınım hicbir manası yoktu. Calısma masasına giderken kanda kayarak bir kez tökezledi. Fakat icki barına tutunup yürümeye devam etti. İlk cekmeceden silahı cıkardı. Düsünmeden kafasına dayadı ve gözlerini kapadı. Düsünmek artık gereksizdi. Mantiginin yerini duygular almıstı.
Tetigi cekti.
İcinde mermi olmadıgını fark ederek bir küfür savurdu. aceleci tavırlarla cekmeceyi karıstırarak mermi aramaya koyuldu. Saat oldukca gec olmustu.
Koridordan ayak seslerinin geldigini fark ettiginde durdu.
"Tony, sen misin?"
Cevap gelmedi.
"kim var orada?"
Yine cevap yok.
"pekala, seninle oyun oynamayacagım. Bozusmadan önce ortaya cıksan iyi olur."
Los odanın kapısı yavasca aralandı. Ve görmeyi hic beklemedigi o tanıdık simayı gördü. Silahı aceleyle ilk cekmeceye koyarak ayaga kalktı. Güclü görünmeliydi.
*
cidden cok ozur dilerim. Oyle bir odev verdilerki sabahlamama ragmen hala bitmedi. 130 sayfa matematik, 40 sayfa fizik, 35 sayfa biyoloji, 48 hadi yuvarladik 50 sayfa kimya odevi ne demek? Sabah vektorlerle kalkiyorum, aksam skaler buyukluklerle yatiyorum.neyse sonucta yazdim. Sinav haftasi gelince napicam bilmiyorum.
Hepinizi opuyorum!
(+150 vote'a yenisi gelir)

ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUHSUZ ve KALTAK (askıya alındı)
ChickLitGrinin elli tonu, Gabriel'in cehennemi, Secret... Hepsini unutun. Çünkü bu hepsinden farklı. Tek ortak noktaları, ana karakterlerin doymak bilmeyen cinsel arzuları... Bir kadın hayal edin. Her şeyi olan bir kadın... Gerçek anlamda her şeyi olan bir...