CHRISTIAN LANNISTER
Bazen sadece beklersin. Onu. Bazen sadece özlersin. sevdiğin için. Bazen sadece seversin. Aptal olduğun için.
İşte. Aynada o aptala bakıyorum. Günlerdir tıraş olmamış, saçı başı dağılmış, pejmurde bir adam... Aşk acısı çeken bir adam... Özlem nedir, yeni yeni öğrenen bir psikopat...
Ağlayamıyordum. Bu benim hastalığımdı. Babam öldüğünde bile gözümden tek bir damla yaş gelmemişti. Ağlamak gereksizdi , hatta yumuşaklıktı benim için. Belkide en kötüsü, kabullenmekti. Onun artık benimle olmadığını kabullenmekti. Kabullenemezdim.
Victoria'nın kapıdan bana baktığını fark ettim. Ona sinirlenemeyecek kadar üzgün, vuramayacak kadar bitkin, sahip olamayacak kadar isteksizdim. Selin'le içimde biryerlerde kaybolup gitmiş yaşama isteğimi bulmuştum. Şimdiyse onunla kaybediyordum.
"Ne var?"
"Kötü görünüyorsun. Bir şey mi oldu?"
"Seni ilgilendirmez." Aynada yeniden kendime baktım.
"Gitmemi ister misin?"
"Gitmek ister misin?"
Sorduğum soruya şaşırmıştı.
"Ben... Bu sana bağlı. Ben karar veremem."
"Ne halt yersen ye. Benden uzak ol yeter. Kimseyi etrafımda istemiyorum. Uzun bir süre."
Başını sallayarak arkasını döndüve banyodan çıktı. Küçük, aptal bir orospu. Ama hala benim için fazla saf.
*
VICTORIA STARK
"Ne diye seni yolladı? Ters birşey mi yaptın gerizekalı?"
Kaldığım yerin sahibi, beni Christian'a satan adam, Troy karşımda dikilmiş beni azarlıyordu. Gece erken gelmeme şaşırmıştı.
"Hayır. Şey.. Ben bilmiyorum. Gitmemi istedi."
Troy başını salladı.
"İyi. Yürü o zaman. Diğer müşterilerle ilgilen. Stiriptizcileride iyi izle. O herif seni sikmekten sıkılıp kıçına tekmeyi bastığında yapman gerekecek."
"Ama Christian başka biriyle beraber olmayacağımı söylemişti."
Adam bir kahkaha patlattı.
"Ne komik kızsın. Hadi git daha seksi birşey giy."
Başımı salladım ve itaat ettim.
siyah mini bir elbise giydim. Üzerinde taş işlemeler vardı. Platform ayakkabılarımıda giydim. 35-36 numara.Heralde 1.65 olmuştum.
Yavaşça kırmızı ve mor ışıkla aydınlatılmış salona girdim. Katy Perry, Dark Horse'la striptiz yapan kızları izlemeye koyuldum. Adeta direkle bütün olmuşlardı ve sahip oldukları özgüven inanılmazdı. Etraftaki tek tük zengin tipli erkeklerse mest olmuş bir biçimde onları izliyorlardı, muhtemelen istiyorlardı da.
Bara gittim. Herhangi bir tabure bulup oturdum. Christian'dan başka biriyle olma fikri beni korkutuyordu. Christian'la birlikte olma fikrinden daha fazla. Çünkü ona alışmıştım. Beni tanımayan biriyle nasıl beraber olacaktım? Adımı bile bilmeyen.
Saçları hafif kırlaşmış, 40'larında bir adam yanıma oturdu. Bir içki söyledi ve bana döndü. Yavaşça elini saçlarımın arasında gezdirdi. Nefes alış verişlerim hızlandı.
"Biraz yalnız kalmak ister misin?"
Hayır.
"O... Ol... Olur."
Kekeliyordum.
Beni elimden tutarak ayağa kaldırdı. Odaya doğru yürümeye başladık.
"Adın ne?"
Korkarak adama baktım.
"Victoria."
"Güzel isim. David, ama Dave derler."
Odaya girdiğimizde ne yapacağım hakkında bir fikrim yoktu. Neyseki David içki barına gitmiş, kendine içki koyuyordu. O sırada yatağa oturdum ve rahatsızca onu izlemeye başladım.
"Sen istiyor musun?"
Bana bakmadan sordu.
"Hayır."
"Pekala."
Bardaağa koyduğu içkiyi tek bir dikişte bitirdi ve bana döndü.
"Soyunacak mısın?"
"Ahh." Ayağa kalkarak yavaşça elbiseyi kalçalarımdan aşağı indirdim. Sadece iç çamaşırlarım vardı. David yanıma gelerek önce sütyenimi, ardından külodumu çıkardı. Tamamen çırılçıplaktım. Beni yatağa ittirip soyunmaya başladı.
"O çarşaflara gerçekten çok yakışıyorsun."
Kırmızı çarşafa baktım.
"Kırmızı... Tıpkı dudakların gibi..."
Tamamen soyunduğunda üzerime çıktı. Dudaklarımı hafifçe öperken eli aşağıya, hala ıslanmamış kadınlığıma dediğinde inledim. Ardından beni bacaklarımdan kavrayarak üzerine çıkardı. Erkekleğinin üzerinde oturuyordum ve hiçbir şey yapmıyordum. Gerçekten kalitesiz bir fahişeydim.
"Bu beklediğin zamanlarda fiyata dahil mi?"
Kibar uyarısıyla, sertleşmiş penisini kavradım. Beceriksizce kadınlığımın girişine yerleştirdim. Kalçalarımı ileri geri hareket ettiriyor ve canım acıdığı için hafif iniltiler eşliğinde içime akmasını bekliyordum. Bir damla yaş, göğsüne damladı. Kuru elleri kalçalarımı kavradı ve okşamaya başladı. Christian'dan çok daha kibar olduğu kesindi.
İşi bittiğinde, kendimi gerçek ve ucuz bir orospu gibi hissetmem dışında canım yanmıyordu. Minnetle, giyinen David'e baktım. Midem bulanıyordu. Çırılçıplak bir şekilde tuvalete koşarak lavaboya kustum. Sanırım üşütmüştüm. Yoksa başka bir sebebi var mıydı?
*
Vuuhuuu, bu bölüm çok uzun oldu.
Hepinizi öpüyorum!
(+130 vote'a yenisi gelir)

ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUHSUZ ve KALTAK (askıya alındı)
ChickLitGrinin elli tonu, Gabriel'in cehennemi, Secret... Hepsini unutun. Çünkü bu hepsinden farklı. Tek ortak noktaları, ana karakterlerin doymak bilmeyen cinsel arzuları... Bir kadın hayal edin. Her şeyi olan bir kadın... Gerçek anlamda her şeyi olan bir...