Jungkook iki haftaya yakındır Jimin'e dair hiç bir şey görmüyordu. Arkadaşları, veya öğretmenlerin onun hakkında söylediği bütün kötü sözler bile yoktu. Cidden rahat hissedeceğini ve mutlu olacağını sanmıştı fakat aslında bu büyük bir yalandı. Hayat onun karşısına Jimin'i çıkarmıştı... Onun kötü olduğunu sanıyordu. Kendisini dövdüğü için kötü bir insan olduğuna inanmıştı ve ona 'beni rahat bırak dediğinde.' Tamamen özgürlüğüne kavuştuğunu düşünmüştü. Fakat şimdi olanlardan sa Jimin'in elinde olmayı yeğelerdi.
Aslıda çok değişik bir şey yoktu. Yinede dayak yiyordu, işkence görüyordu ve tacize bile uğramıştı. Bu iğrençti çünkü kurtulduğunu sanıp daha kötüsüne düşmek.. İnsanlar beklemediği kötü şeyler yaşadıklarında kötü hissederlerdi.
Okul çıkışlarında kaçmayı başarıyordu ve iş çıkışlarında eğer yakalanmazsa rahattı. Okul içindeyse her tenefüs türlü türlü insan hiç bilmediği suratlar duymadığı tanımadığı sesler onu hırpalıyordu..
Jimin ise okulda yok gibiydi ve Jungkook onu hiç görmemişti. Bir kaç kez Hoseok'la karşılaşmıştı ve Taehyung'lada ama gidip konuşacak cesareti yoktu. Yoongi ise çok ayrı bir konuydu. O Jungkook'u gördüğü her seferde ters bakışlar gönderip sanki dövmek için yer arıyor gibiydi.
Bir kişi bile bu çocuğun sorunu ne? Neden dayak yiyor gibi bir tepki de bulunmamıştı. Çünkü Jungkook gibi insanlar toplumda görünmez varlıklardı.
"Hey Jungkook yine dalmışsın.. 3. Reyona gitmen lazım.."
"Jin hyung sen gitsen? Olmaz mı?"
"Kaç gündür işlerini ben yapıyorum Jungkook bu insanların gözüne batıyor artık. Hadi bu geceyi düşünme kaçamana yardım edeceğim."
"Pekala.."
Bir tür pisikolojik yada ruhsal savaş veriyordu ve fazla yorulduğu aşikardı. Yerinden kalkarken bir anlık başının dönmesiyle tekrardan oturdu ve soluklandı.
İğrenç bir durumda olduğu kesindi. Her şeyini kendi de iğrenç buluyordu. Resmen kemikleri sayılıyordu ve gözlerinin altı da uykusuzluktan çökmüştü. Kısaca hastalıklı bir ruh gibiydi. Yada ölü bir bedeni anımsatıyordu.
Jungkook tekrardan kalktı ve bu sefer başı çok dönmediği için yürümeye devam etti.
"Sabret Jungkook...bu günü de atlatacaksın.."
Kendi kendine de konuşmak bir yöntemdi tabi..en azından yanlızlığını bastırmaya çalışıyordu.
°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°
"Ondan istemiyorum. Sadece içki ve uzun şekerlerden al."
Jungkook uzun zamandır duymadığı sesle gözlerini büyüttü ve yattığı kasanın üzerinden kalkıp hemen önünde duran ve konuşmanın sahiplerine baktı.
Jimin....O Jimin'di ve buradaydı. Hoseok'da onunlaydı ve her zaman ki gibi kapşonlarını kafalarına geçirmişlerdi. Jungkook aniden kalp atışlarının hızlanmasıyla astım ilacına uzandı. Astımı yeni ortaya çıktı denilebilirdi ve ani heycan, nabız artışlarında kullanırsa nefes darlığı çekmiyordu.
"Woow ne zamandır görmüyoruz ve sen hala aynısın Jeon.."
Hoseok alay etmişti ama Jungkook buna kırılmış sayılmazdı hatta onları gördüğü için mutluydu bile. Ki bu çok saçamydı çünkü onlardan kurtulmak isteyen kendisiydi ve şimdi heycanlanmış olması kendiyle çelişmesine neden oluyordu.
"Jungkook...ben ilgilenirim..hadi git dilen.."
Jin kulak misafiri değildi. Açık açık onları izleyip dinlemişti ve Jungkook'u koruyup kollamak istiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
◀Only We // JiKook▶
FanfictionÇok masum, içinde bir burukluk ve kimsesi olmayan Jungkook tamamen yokluğun içinden gelip kendinden kat ve kat iyi yerlerde olan insanların arasında yaşamaya çalışırken tüm düzenini yıkan iğrenç hayatından çekilip dahada iğrencine atılacağını bilmiy...