Jimin ve Jungkook'un kısa bir süre için ev sahipliği yaptıkları küçük kızı polise götürmelerinin üzerinden yaklaşık bir ay geçmişti. Bunca zaman içerisinde çok şey yaşanmış ve bir şekilde bu ilişkilerine de yansımıştı. Jungkook nereden geldiklerini bilmedikleri ailesi tarafından geri istenirken bunun tamamen çıkar ilişkisi olduğundan emindi ve geriye gitmek istemiyordu. Fakat yakasına yapışan babası ve annesi onu rahat bırakmaya niyetli değildi. Her hafta sürekli arayarak rahatsı ediyor ikisini ayırmak için boş durmayacaklarından bahsediyorlardı. Bakılınca basit görünen Jungkook'un tek bir lafıyla hallolacak bir konu gibiydi ancak durum şuydu ki küçüğün anlatmaya korktuğu ve Jimin'le paylaşmadığı bir durum vardı.
Günden güne artan korkusu yüzünden ikisi de fazlasıyla yıpranmıştı. Jungkook altı sağlam olmayan tehditler alıyordu ve doğruluklarından emin olamadığı için korkması gayette normaldi. Babası Jungkook'un onların soy ismini kullanarak ailelerini bir erkekle birlikte olarak küçük düşürdüğünü eğer buna devam ederse ikisini de öldüreceğini söylüyordu. Adamları olduğundan bahsetmişti. Evlerinin adresine kadar her yeri bulmuşlardı ki eve sürekli onlardan mektup geliyor olması da kanıttı. Ancak Jungkook bunu yapabilecek kadar güçlü olmalarından bir yandan da şüphe etmiyor değildi. Bildiği kadarıyla babasının bu duruma gelebilecek kadar sağlam bir işi yoktu. Annesinin de böyle bir işe kalkışması normal olmazdı. Ellerinde yeterince para olduğundan bile şüpheliydi.
Konu Jimin ve hayatı olduğundaysa her durumu göz ardı edip tehditlerin gerçek olma olasılığını da düşünüyordu. Bu yaklaşık olarak 3 haftadır böyleydi. Jungkook üç haftadır her gece uyanıktı. Uyku ilaçları kullanıp sürekli alıyordu. Jimin'i yalvar yakar ikna edip okulda ki kayıtlarını bile dondurmuşlardı. Durum böyle olunca diğer üçlü de kayıtlarını dondurup Jimin ve Jungkook'u beklemeye başlamıştı.
Okula gitmiyorlar, eve alınması gereken bir şey olursa internetten sipariş veriyorlar ve olabildiğince az dışarı çıkıyorlardı. Jungkook hapis hayatı yaşıyordu. Ve Jimin'i de beraberinde sürüklemişti. Gözle görülür bir şekilde zayıflamıştı. Eskisi gibi tırnaklarını yiyip astım ilacı kullanıyor ve her saati dakikalarıyla birlikte saniyelerine ayırıyordu.
Jimin'se bu değişimin sebebini derinlemesine merak ediyordu. Jungkook'un ailesiyle olan durumundan haberdardı fakat tehditleri bilmeyişi Jungkook'un neden böyle olduğunu öğrenmesini de engelliyordu.
Sürekli ağlayan ve eskisine kıyasla saat başı Tanrı'ya dua eden sevgilisi onun için çok yabancıydı. Her gece kollarının arasına aldığı çocuk titreyerek uyku tutturmaya çalışırken uyumuş gibi yapıp sabahlara kadar yaşadığı azabı izliyordu. Jimin içten içe yıkıma uğramıştı fakat Jungkook'un durumu yüzünden yorgun gözlerini saklayıp yine de kulağına her şeyin iyi olacağını fısıldıyordu. Çocuğun sürekli gergin olması ve ondaki bütün bu değişimler endişelenmesine neden olsa da Jungkook'a laf anlatmamıştı. Doktora gitme teklifleri bir yana dışarıdan gelen yemekleri bile zorla yediriyordu.
Onun geceleri kalkıp ağlarken Jimin'in saçlarını okşaması ve sanki ona son kez sarılıyormuş gibi sarılması Jimin'i işkillendiriyordu. Onun bilmediği bir hastalığının olduğunu dahi düşünmüştü.
Haftalardır olan bu olayların ardından Jungkook ilk defa sakin göründüğü bir günde Jimin'in kucağına yerleşip ona sıkıca sarılmıştı. Kokusunu ciğerlerinin en köşe bucak kısımlarına kadar çekerken boğazına düğümlenen hıçkırıklarını zorla da olsa bastırıyordu. Onu kaybetme korkusu ve bu kokuyu bir daha duyamayacağı, sadece Jungkook'un görebildiği duygu yüklü gözlerini göremeyeceği, Görüntüsüne zıtlıkla yumuşacık dudaklarını bir kez daha öpemeyecek olmasının düşüncesi onu bu hale getirirken birde gerçek olsa yaşamak onun için imkansız olurdu. Sanki senelerdir görmediği birini öpüyormuş gibi özlemle Jimin'i öptüğünde bu durum iyice garipleşmeye başlamıştı.
"Jungkook.."
Uzun süreli sessizliklerin ardından çıkan pürüzlü ses Jungkook'u titretirken küçük olan 'hm' ladı.
"Ne olduğunu bana ne zaman anlatacaksın? Ben seni böyle görmeye dayanamıyorum. Bana böyle sarılıp öptüğünde sanki gidecekmişsin gibi hissediyorum. Ne oluyor? Birden kaydımızı dondurmamız ve evden dışarı çıkmıyor olmamız... Geceleri sürekli ağlıyorsun Jungkook. Hiç uyumuyorsun. Korktuğun belli. Çok korkuyorsun, her neyse seni bu kadar korkutan bana söylemekten çekinme sebebin ne? Sana kötü bir şey yapmadılar değil mi? Bunca zamandır bana söylemen için bekliyorum. Arada sırada dudaklarını aralayıp yaşlı gözlerle bakıyorsun bana..ama sonra yeniden eski halini alıp ağlamaya devam ediyorsun. Zayıfladın.. Yemek yemiyorsun. Eskisi kadar çok konuşmuyorsun benimle. Canının yandığını görebiliyorum çünkü hissediyorum Jungkook benimde canım yanıyor. Neler oluyor da bizi bu durma soktu?"
Çocuğun kafasını kaldırmadan orada yatmaya devam edişi sadece ağladığını görmemesi içindi fakat Jimin köprücük kemiğine temas eden yaşlarla bunun farkına varmıştı.
"Günlerdir ağlıyorsun, ağlama lütfen.. Sadece bana her şeyi anlat.. Tek başına kaldıramayacağını görebiliyoruz.. Senin derdin olmaktan çıkacak Jungkook. Bizim derdimiz olacak."
"Jimin!"
Jungkook dayanamayıp ağlamasının arasında büyüğün ismini söylediğinde etrafındaki kollar güçlenmişti.
"Ölmek istemiyorum ben.*hıgk* Ölmeni istemiyorum Jimin! Beni tehdit ediyorlar. Onların soy ismini kirlettiğim için ikimizi de öldürecekler.*hıgk* Bensiz ölme sakın. Ölürsem de beni bırakma orada tek başıma. Bencilce ama arkamdan öl hemen. Sensiz yapamam tek başıma ben."
Jimin kucağında hıçkıra hıçkıra ağlayan çocuğun dediklere kaşlarını çattı.
"Kim tehdit etti seni?"
"Babam."
"Bize bir şey yapmazlar Jungkook.. günlerdir bu yüzden mi kendine bu işkenceyi yaptın? Ölümden bu kadar çok mu korktuğun küçüğüm? Ölmeyeceğiz.. babanın böyle bir gücü yok. Böyle bir şeyi yapması durumunda kaçma imkanı yok. Sen şu evin kaç bin kamerayla izlendiğini biliyor musun? Arabamda ve kullandığım bir çok eşyada kamer var. Annem bu yaşta beni başı boş sokağa salacak değildi ya... her bir bokumu izliyor. Ve biliyor musun? Böyle bir şeye kurban gitmiş dahi olsak bunun intikamı çok daha kötü bir şekilde alınır. Eğer bir tehlike içinde olsaydık bunu daha öncesinde fark etmiş olurduk. Annemin telefonlarımızı dinlettiğinden adım kadar eminim. Çoktan bu işin peşine düşmüşlerdir. Hem bu kadar çabuk vaz geçmiş olamazsın.. Senin bir umudun var Jungkook. Umudu olan sebebine tutunur. Bana tutunmaktan vaz geçme."
Jungkook haftalardır taşıdığı yükün omuzlarındaki ağırlığı kalktığı için ve neredeyse her gece ağlamasına rağmen fazla dolu olduğundan cevap veremeden ağlamaya devam ediyordu. Jimin iç çekip çocuğa sıkıca sarıldıktan sonra saçlarını okşadı ve o sakinleşinceye kadar sabırla bekledi. Sakinleşip yavaş nefesler almaya başladığında çocukla birlikte oturduğu yerden kalktı ve odalarına doğru ilerledi, onun iyice dinlenmeye ihtiyacı vardı. Çocuğu yatağa bıraktı ve yanına uzandıktan sonra sıkıca sardığı bedenini güvende hissettirmek için kendine yaklaştırdı.
"Yarın Park oluyorsun Jeon. Sırf bir soy ismi yüzünden bizi öldüreceklerse sende Park olursun."
***
Hey...Merhaba.. Yazar biraz öldü farkındasınızdır sizde. Üzgünüm buradaki kitapları böyle bırakmak istemiyorum ve tabi sizi de bekletmek istemem ama beni anlayın lütfen burası bana acı veriyor. Sadece birilerini bekliyorum. Aslında onun için birileri demek bile bana dokunuyor çünkü gönül rahatlığıyla bile kim olduğunu söyleyemiyorum.. Ama o geldiği zaman.. burada olmak bana acı vermeyecek. Tabi şimdi başkasıyla olan ilişkisini bize neden yansıtıyor diyebilirsiniz. Anlarım.. ancak zorla da olamıyor bir şeyler. Bölümün de kısa olduğunun farkındayım. Daha uzun yazmaya çalışacağım. Teşekkürler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
◀Only We // JiKook▶
FanfictionÇok masum, içinde bir burukluk ve kimsesi olmayan Jungkook tamamen yokluğun içinden gelip kendinden kat ve kat iyi yerlerde olan insanların arasında yaşamaya çalışırken tüm düzenini yıkan iğrenç hayatından çekilip dahada iğrencine atılacağını bilmiy...