Betül odasındaki aynada kendine bakıyordu. Yepyeni kıyafetleriyle artık gitme vakti gelmişti. Saçlarını özenle düzleştirmiş, olduğundan biraz daha uzun görünmesini sağlamıştı.
"Hazır mısın Betül? Hadi ya" dedi Kader sabırsızca.
"Geliyorum!"
"Hadi ama bak Ayça sonra bana kızacak. Yarım saatten az kaldı"
Betül ufak çantasını da koluna takıp arkadaşının tam önüne geldi. "Tamamdır geldim." dedi ve gülümsedi.
Kader'in yaptığı sade makyaj ona çok yakışmıştı. Betül kendisi de makyaj yapardı ancak Kadere bu konuda kendinden daha çok güveniyordu. "O zaman gidiyoruz"
Betül aldıkları siyah topuklu botunu giyerek ilerlemeye başladı. "Fıstık gibi oldun kızım ya. Maşallah maşallah" dedi Kader gülerek. Arabaya binerek soğuktan kurtuldular. İki gün önce yağan kar yerden kalkmış, her yer çamur olmuştu. Sonunda yola çıkmışlardı.
"Of Kader ben çok heyecanlıyım" dedi Betül ellerini sürekli çıtlatıyordu. "Sakin ol Betül. Bak sanki Fırat ile yanlışlıkla buluşmuş gibi yapacaksın tamam mı? Ayça sana da bir görüşme ayarladı. Şansa bak görüşeceğin kişinin bir işi çıktı" dedi Kader göz kırparak.
"Tamam anladım."
Betül, Fırat'ın nasıl görüneceğini merak ediyordu. Görüşmelere nasıl gidiyordu? Onu her zaman kazakla görmüştü. Gömlek giyer miydi? Ona kesin yakışırdı.
Restaurantın önüne geldiklerinde Betül Ayça'ya mesaj attı. Ayça önce Fırat'ın restauranta girmesini ardından Betül'ün girmesini söylemişti. Şimdi Fırat'ı bekliyorlardı.
"Sadece kendin ol tamam mı? Okul arkadaşınla konuşuyor gibi düşün" dedi Kader ona moral vermeye çalıştı. Bunu başarmışta sayılırdı. Park halindeki arabanın içinde beklemeye devam ettiler. Az sonra Fırat park ettiği arabasından çıkarak restauranta yöneldi.
"Geldi Kader şimdi ne yapacağım?" dedi Betül heyecanla. Kalbinin hızını tarif edecek bir kelime bulamıyordu.
"Tamam şaşkın görünmeyi unutma"
Neredeyse iki dakika sonra Betül arabadan inip restauranta doğru yürümeye başladı. Heyecandan titriyor olabilirdi. Ya da belki de giydiği etekten dolayı titriyordu. Derin bir nefes alıp restaurantın kapısını açtı. Kader uzaktan arkadaşını izliyordu. Betül içeriye girince Ayça'ya mesaj atıp gülümseyerek arabayı çalıştırdı.
Artık gerisi Betüle kalmıştı. O sırada Betül çekinerek adım atmaya devam ediyordu. İçerisi biraz kalabalıktı. Beyaz ve sarı ışıklar restauranta farklı bir hava katmıştı. Burası çalıştığı yerden çok daha lükstü. Fırat'ın nerede olduğunu bulmak zor olacaktı. Birkaç adım daha attıktan sonra Fırat olduğunu düşündüğü adama bakışlarını sabitledi. Evet o Fırattı. Geniş omuzlarını ve koyu saçlarını ayırt edebilirdi. Yüzüne dikkatlice baktığında o olduğuna artık emin olmuştu. Giydiği siyah kazağın içine beyaz yakalı bir gömlek giymişti. Betül için bu manzara fazla güzel ve çekiciydi. Onu bulduğuna göre şimdi yanına nasıl gideceğine dair bir şeyler bulmalıydı.
Betül sırtını dikleştirerek yürümeye başladı. Fırat masadaki telefona bakan bakışlarını bir anlığına çekti. Başını kaldırıp tam karşısında ona doğru yaklaşan kadına bakışlarını sabitledi. Gelen Betüldü.
Fırat'ın yüzü yavaştan bir şok ifadesi yerleşirken, Betül onun yanına neredeyse gelmişti. Az sonra Fırat oturduğu sandalyeden kalkmış Betül'e elini uzatmıştı.
"Senin burada ne işin var?" diye sordu ilk önce Betül. Fırat bunun bir tesadüf olduğuna inanmalıydı. "Bunu ben de sormalıyım galiba. Çok şaşırdım" dedi Fırat. Şimdi ikisi ayakta konuşmaya başlamışlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Atıfet
General FictionBetül yetenekli bir aşçıdır. Çevresinin ısrarıyla evlenmek için evlilik görüşmeleri yapmaya başlar. Bu görüşmeleri yaparken ev sahibinin oğlu Yüzbaşı Fırat'a ilgi duymaya başlar. *atıfet:karşılık beklemeden duyulan sevgi (Tamamlandı) ©Tüm Hakları S...