8/Geçmişe takılan kim?

2.1K 221 97
                                    

Jungkook'un oyun teklifini baştan kabul etmemem gerekirdi diye düşündüm.Sugayla yarışacaktım.Şuan hepsi yorgun olmasına rağmen çok eğlendikleri belliydi.Suga da dahil hepsi kahkaha atıyor ve tüm vücutlarıyla oyuna katılıyorlardı.Ben de böyle ortamlarda biraz açılır kendimi aşardım ve benim bazı hareketlerime de ayrıca gülüyorlardı.Hoseokun ailesi saydığı bu çocuklarla oldukça iyi anlaşmıştım ve bu içimi rahatlatmıştı.

Jimin Tae'yi kolaylıkla yenmişti ve Taehyung şuan gerçekten kendisine uzaylı dendiği için alındığını belli etmemek için gülmeye çalışıyordu.

"Ah inan bana sen uzaylıysan ben de dünyalı olmak istemiyorum Tae.Gerçekten ne kadar yakışıklı olduğunun farkında mısın?"

Ani gelen iltifatıma gülen Tae biraz utanarak bana teşekkür etti.Jimin oyunun kazananı olduğu için zatenhevesli ve mutlu gözüküyordu.Hoseok'a döndüğümde bu kez beni kıskanmak yerine gururla gülümsediğini gördüm.Parmaklarını çaprazlayıp kalp yaptı ve ardından iki eliyle kanat yapıp bana dudaklarını oynatarak fısıldadı.Kimse duymamıştı ama ben dudaklarını okuyarak anlamıştım.

"Sen bir meleksin."

Ona gülümsemiştim ve başımı hayır anlamında sallamıştım.Melek olan oydu ben değildim.Ve ardından Hoseok ile Jungkook'un çekişmesi başlamıştı.Eğer Jungkook kaybederse bizim yarışmamıza gerek kalmazdı.Tek avuntum buydu ama Jungkook gerçekten hırslıydı ve çabalıyordu.Hoseok ise kıvranıyordu ve gülerek o güzelim kıvrımlı dudaklarıyla 'tanyonaciiii' diyip duruyordu ve onu bebek öper gibi öpmek istiyordum.Hayata dair bütün endişelerim silinip gitmiş gibiydi ve sadece mutlu olduğumu hissedebiliyordum.Her ne kadar etrafımda Suga olsa da,bu hisse belki bir gün alışabilmeyi umdum.

Jungkook şu cümleyi kurduğu zaman o eğlence dolu ortam nedense biz buz parçası düşüp kırılmışçasına paramparça oldu.

"Hayatının aşkı mı müzik kariyerin mi denirse,kariyerini seçecek kadar işine aşıksın değil mi?"

Aslında bu odadaki herkes bu sorunun cevabını biliyordu,ama kaçamak bakışlar önce beni süzmüş ardından Hoseok'un cevabını görmek için ona dönmüştü.Herkes Hoseok'a,o ise bana bakıyordu.Gülümseyerek onu cesaretlendirmeye çalıştım.Ama panik içindeydim ve kaybetmesini istemiyordum.Bir an sorulan sorunun ciddiyetini algıladığımda mantığım kabul etmesini ve beni Suga'dan kurtarmasını dilese de kalbim bütün gücüyle damarlarıma reddetmesini istediğimi haykırıyordu.

Hayatının aşkı olup olmadığımdan bile emin değilken,hayatında bana karşı,benden daha önemli bir şey olsun istemedim.Ondan böyle bir tercihi asla istemeyeceğimi biliyordu ama yine de hızlıca evet diyememiş üzerinde düşünmüştü.Bu yüzden reddetmeliydi.Çünkü eğer işinin her şeyin üstünde olduğunu itiraf ederse hayatım boyunca bunun kırgınlığını taşırdım,ve yanında olduğum her anı onun işini benden bir adım önde tuttuğunu hissederek yaşamak ağır gelirdi.Yalandan da olsa beni seçmesini istedim.

Bir anda gerilen ortamı dağıtmak istedim ve aklıma geldiği gibi şu cümleleri sıraladım.

"Hadi yeni bir kural koyalım.Hoseok ve Jungkook yeterli süre içinde yenişemediler.Yani berabere! Şimdiki oyunun kazananına göre sonuç belirlensin."

En mızıkçıları olan Jimin bile itiraz etmemişti.Ve böylelikle kahramanımı bu zor durumdan kurtarmıştım.Bir nevi borcumu ödüyormuş gibi hissederek yapmıştım bunu.Çünkü ben zor durumda olduğumda Hoseok gerçekten hep kurtarıcı meleğim olurdu.Ve ben de onu bu aptal seçime zorlamak istememiştim,çünkü bu cevap her şeyi berbat edebilirdi ve ben bunu istemiyordum.Aynı zamanda herhangi biriyle göz göze gelmeden söylediğim bu şeyi hepsi itirazsız kabul ederek bana yardımcı olmuşlardı.

Beyaz Gece ✨ btsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin