17/Bir idolün sevgilisi olmak/

2.1K 198 43
                                    

Bir sonraki bölüm, son iki bölüm 40 oy olduğunda gelecek,yorumlarınızı çok seviyor ve yine bekliyorum.Aşağıda bir kaç fotoğraf var bakmayı unutmayın.Medyadaki şarkıyla Bts-let me know- heycanlı okumalaar :*

"Arien için mi geldin?"

Park Jimin ruhumdaki daralmalara tercüman olan ikinci kişi olma ödülünü sorusuyla havada kaptı.Birisi için bir şeyler yapan Suga'ya oldukça yabancıydık,Arien için bir şeyler yapan Suga benim için uzaylıydı.

"Sana iki haberim var.Bir iyi bir de kötü,hangisini önce duymak istersin?"

"İyi olanı,kötü olan sonsuza kadar sende kalabilir."

Yeşil ceketinin cebinden çıkardığı bir kağıt parçasını bana uzattığında anlamsız gözlerle ona baktım.Suga,lanet olası,ne halt yediğini bilmiyorum ama senden nefret ediyorum, isimli bakışımı gözlerinini dibine diktiğimde "kırgındım ama herkese yorgunum dedim" bakışıyla bana cevap vermişti.Bir an önce bitsin istediğimden hızlıca elindeki kağıt parçasını alıp baktım.

"BTS'in konserine VIP bilet?"

Sesimi duyan Jimin olayı anlamış gibi somurtarak ağzına tıkıştırdığı bir parça lokmayla konuştu.Bu haliyle aşırı tatlı gözüküyordu ve artık bu alışkanlığı bilerek kazandığını düşünüyordum.

"Bu iyi haberdi,kötü haber ise sevgilini senden hemen şimdi çalmamız gerekiyor,prova için-"

Elimdeki bilet için içimde çiçek açan ağaçlar anında filizlerini döktü.Gerçekten bunu bilerek yapmış olabilir miydi?

Suga ise içimi okur gibi iki elini havaya kaldırıp omzunu silkti.

"Kusura bakma,bileti de sana bizim grupça özür hediyemiz olsun diyerek Namjoon vermemi istedi.Bir hafta sonra, yani arkadaşlarınla gelebilirsiniz."

Üzüntümü paylaşmak adına kızlara döndüğümde Rebekah vampir gibi soluklaşmış yüzüyle doğrudan bana bakıyordu.Onu kızdırmış olacağımdan şüphelenebilirdim eğer birkaç dakika önce bana melek gibi davranmasaydı.Bakışlarımı Hoseok'a çevirmekten ve onun "gitmek zorundayım" bakışını görmekten kaçabilmeyi diliyordum.Ama omzuma dokunan parmaklar buna müsaade etmedi.Umutsuzluğa kapılmış bakışlar beklerken onun yerine heyecanlı bir çocuk bakışı oturmuştu.

"Bizi daha önce hiç canlı izlemedin değil mi? Bunu düşünmemek benim hatam-ahh gelirsiniz değil mi?"

Irene gülümseyerek dudak büzdü,Rebekah ise gülmekten çok çok uzak bir ruh halindeydi.Ardından hayal kırıklığıyla Hoseok'a döndüm.Ama kollarımın iki yanından tutup sıkarak canlanmamı sağladı.Başını yana yatırdığında dağılmış saçları uçuştu.İşte o görmeyi sevmediğim "gitmek zorundayım" bakışı karşımdaydı.Buna rağmen bana güç vermek için kendisi üzülmemiş gibi davranıyordu.Ya da gerçekten üzülmemişti bilmiyordum.Çocukluk yapmamın anlamı yoktu.

"Ahh pekala,sevgilimin adının çığlık çığlığa söylendiği bir ortamda bulunmaktan keyif duyarım tabii ki."

Bana kocaman sırıtıp Jimin ve ismi lazım değille birlikte arabaya ilerlerken el sallamaya devam etti, kendimi bir dakika daha güçlü tutmak için çabaladım.Ve ikinci kez aynı jeep'in benden uzaklaşırken beni alt üst etmesini izledim.Gidenler ya da yanında kalanlar.Bunlar basit iki kelime olmaktan oldukça uzaklardı.Vedanın her türlüsü korkunç bir buhran demekken bazı vedalar benim için dipsiz bucaksız birer kuyuydu.Bu zor hayatı ben mi seçmiştim? Yanlış.Bu zor hayat mı beni seçmişti?

İç sıkıntımı bastırmaya çalıştığımda etrafımda yine kimseyi göremedim.Burdan anlamıştım ki vedalar yalnızca gidenle kalan arasındaydı.Geri kalan insanlar sadece yol kenarındaki ağaçlar gibi ayrılığın şahidiydi.

Beyaz Gece ✨ btsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin