6/İlk öpücük

2.4K 236 77
                                    


Gözlerimi kör etmek ister gibi şiddetle gelen bir gün ışığına rağmen sırtımda serinliğini hissettiğim nemli çimenlerde yatıyordum,kim olduğumu hatırlayıp benliğimi bulmam bir kaç saniyemi aldı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Gözlerimi kör etmek ister gibi şiddetle gelen bir gün ışığına rağmen sırtımda serinliğini hissettiğim nemli çimenlerde yatıyordum,kim olduğumu hatırlayıp benliğimi bulmam bir kaç saniyemi aldı.Güneşten o kadar rahatsız olmuştum ki elimi siper etmek için kaldırdığımda bir kaç denemeye rağmen tamamıyla engelleyememiştim.Bir anda hareketlenen birisi güneşin önüne geçip üzerimi gölgesiyle ferahlatmıştı.Hoseok'un verdiği o tanıdık rahatlama hissiyle dudaklarım kıvrıldı ve elimi uzatıp onu kendime çağırdım.Elimi tutup anında gölgesiyle ve ferahlığıyla üzerime eğildi.Bana yaklaştığında vanilya kokusu burnuma dolsun diye onu daha da yanıma çekmek için ensesinden tuttum ve kendime yaklaştırdım.Bana karşı itirazsız olması beni en çok mutlu eden şeydi,benden hiç şikayet etmemişti ve yaptığım hiçbir şeyi sorgulamamıştı.Onu öylesine seviyordum ki onun da yaptığı hiçbir şey asla bana batmıyordu.

O da kendini serbest bırakarak başını omzumun girintisine soktu ve küçük ıslak bir öpücük hissettim tam köprücük kemiklerimde.Beni sevişindeki narinlik her zaman hoşuma gidiyor ve kendimi değerli hissettiriyordu.Ben de saçlarını okşayıp kulağının hemen arkasına bir öpücük kondurdum.

Bir gök gürültüsü duyunca huzurla kapanmış gözlerimi açtım ve omzumda sesli soluyan o tanıdık kişinin de saçlarının rengi ve hatta tüm bedeni biraz önce güneşle yanan havanın değişmesi gibi değişti.Karanlık bulutların kapladığı ve fırtınanın geldiğini haber veren gökyüzü gibi üzerime uzanmış olan vanilya kokulu erkek güzelim de silinerek kaybolmuştu.Paniklemiştim ve gitmesini engellemek için son çabammışçasına saçlarından tutup başını kaldırdım ve yüzüne baktım.Gördüğüm şeyi idrak ettiğim an düşmeye başladım,sonsuz bir karanlıkta yuvarlanmaya başladım.Hoseok diye sarıldığım kişi şuan Suga'dan başkası değildi.

Ve çok iyi tanıdığım o hissi tekrar hissetmenin mideme soktuğu krampla vanilya kokusunun içki kokusuna dönmesi de başıma bir balta saplanmış etkisi yarattı.Saniyeler içinde cennetten kovulmuş ve cehennemime düşüp kendi ateşimi yakmıştım.Ölüm gibiydi.Ama ölmedim.

Bu tip durumlara alışkındım.Kabuslar benim bir parçamdı.Kabussuz bir gece bile geçirmemiştim.

Ve ikinci kez tekrar aynı yerde aynı ışığa ve Hoseok'a gözlerimi açtım.Bilincim geldiğinde az önceki rüyayla şimdiki gerçeği ayırt etmemi sağlayan tek şey Hoseok'un sürekli konuşuyor olmasıydı.Aceleyle ya da panikle değil de sakince uyanmamı bekliyordu ve beni ayıktırmak için konuşuyordu.Uyuyor muydum?Sokak ortasında ve yanımda Hoseok varken nasıl uyumuş olabilirim diye düşündüğümde aklımda çakan şimşek kahve dükkanında Suga ile olan konuşmamı hatırlamamı sağladı ve yavaşça doğruldum.Bu aptalca ruh halini daha fazla sürdürmeyecektim,zaten onun sesi bütün kötülükleri dağıtmaya yeterdi.

"İyi misin? Beni duyuyor musun Arien?"

Hoseokun paniklemiş yüz ifadesine ve adımı telaşla söylediğinde bastırdığı r harfine istemsizce güldüm ve başımla onaylayıp ayağa kalkmak için yerdeki çimlerden güç almaya çalıştım, ki Hoseok elini elimin üstüne koyup beni engelledi.

Beyaz Gece ✨ btsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin