"Hoseok ve seni öğrenmişler"
Elimin ayağımın boşaldığını hissettiğim an ona tutunmak istemediğimden elimi uzatıp metal askılığın soğukluğuna tutundum.Şimdi ne yapacaktım?Aklıma gelen binlerce sorudan en önemlisini sordum.
"Hoseok nerede?İyi mi?"
Sesimin aciz ve çatallanmış çıkmasına engel olamamıştım.Gözlerimden yaş akamayacak kadar donuktum ama içimdeki o kötü his her zerreme yayılmış mutluluğumla içinde olduğu savaşı kazanmıştı.Cevap vermek yerine kapıyı kolaçan eden Suga beni kolumdan tutup çekerek ilerletti.
"Kendine gelmelisin Arien.Burdan hemen çıkmamız gerekiyor ve bana ayık lazımsın."
Kıpırdamayı reddettim ve durabildiğim kadar sabit durdum.Üzerine bastırarak sorumu tekrarladım.
"Hoseok nerede dedim."
Suga sıkıntıyla gözlerini devirdiğinde halka küpeleri kulağında sallandı.
"Hoseok iyi.Burdan çoktan gitti.Aklın başında mı? Kendini düşünmelisin Arien,söz konusu kişiler onun hayranları ona bir zarar vermezler"
Zarar vermek kelimesi kulaklarımda çınladığında ortada zarar görecek bir kişi varsa o kişinin ben olacağımı yeni yeni kavrayabilmiştim.Şu an bana Suga yardım ettiğine göre oldukça acınası bir haldeydim anlaşılan.Odanın köşe tarafında yangın çıkışına benzeyen bir yer vardı.Kafama kendi kapüşonlusunu geçirdiğini fark ettiğimde elbisemi tamamen gizlemek için fermuarın ucunu kapatmış ama yukarısını çekmeye üşenmişti.Vücudumun etrafına onun kokusu dağıldığında kendimi kötü hissettim.Alçak bir duvardan atlayıp tekrar etrafına baktı.Ayaklarımı yere doğru sallandırp tereddüt ederek bir ona bir beton zemine baktım.Çıkmaz sokağın kapalı ucundaydık.Suga'nın sabırsız bakışlarına yenilik aşağı bıraktığımda çarpma etkisiyle sağ bileğim karıncalanarak hafifçe ağrıdı.Önümde kendinden emin koca adımlar atan Suga benim aksime oldukça sakin gözüküyordu.
İnsanların neredeyse aktığı bir caddeye çıktığımızda etrafta her an birisi beni tanıyacakmış gibi hissediyordum.Suga olabildiğince gizlenerek seri hareketlerle karşı şeritteki bir taksiyi durdurdu ve ona doğru etrafa bakmadan ilerlemeye başladı.Bense onun aksine bakabildiğim kadar çok yüze bakmaya çalışıyordum.Ağlayan insanları görüyordum,bağıranlar,öfke,hayal kırıklığı,saf sevginin yanında bencillik görüyordum.Sahiplenme ve kıskançlık.Bütün bu duyguları tanıyordum.Bir de durumdan haberi olmayan normal halk vardı.Meraklı bakışların arasında boğulacağımı sandığımda Suga geriye doğru seslendi.
"Önüne bak Ariel,ne halt ediyorsun.Kimseyle göz göze gelme,benim dışımda."
Son iki kelimeyi söylerken minnacık gözleriyle bana baktığında Suga'dan bana doğru yayılan güven duygusunu iliklerime kadar hissettim.Bu hayatımda bir ilkti.Hadi ama kaç kişi kendisine tecavüz eden birisine güvenebilirdi ki?Bu birisi Min Yoongi olduğunda dünya tepetakla bile olabiliyordu.Tabii benim de normal bir kız olduğum söylenemezdi.
Kurtarıcım olarak gördüğüm taksiye birkaç adımımız kalmıştı ama öfkeli küçük bir grubun önünden geçmemiz gerekiyordu taksiye binmemiz için.Ve ben korkuyordum.Tam o kalabalığın önünden geçiyorduk ki Suga önden hızlıca ilerlerken elini arkaya uzatıp bana gelmemi işaret ettiğinde bana uzanan o ele tutunmayı emreden beynim miydi yoksa reflekslerimi kontrol eden omurilik soğanım mı? Biyolojim hiç iyi olmamıştı ve ben tam bir aptalın tekiydim.Bir erkeğe göre minik olan parmakları zayıf ve damarlı elleri,Suga'nın dokunuşunun neden bu kadar özel olduğunu hiç anlayamamıştım.Bu yüzden onunla yakın temas kurmaktansa aramızda bir kumaş parçası olmasını yeğleyip anlık bir kararla kolunu kavramıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beyaz Gece ✨ bts
Hayran KurguYıldızların aydınlattığı bir beyaz geceyle,şimşekli bir beyaz gece arasında sıkışıp kaldım.Beni sabaha hangisi ulaştıracak? "Kovsan da gitmeyeceğim." "Yanımda kal" Bana karşı böyle pervasız böyle korkusuz olması beni ürkütüyordu.İçimde,çok derinimde...