Bölüm 2

141 32 6
                                    

Kan beynime sıçramamış adeta tamamen dolmuştu. Ciddi anlamda beynimden vurulmuşa döndüm. Ağzımı açıp bir kelime söylemek istedim. Ama nafile. Kilitlendim. Aklım hemen eskiye gitti. Bu insanla olan eskiye... Evet,benim o sancılı sürecimde ve o küçük yaşımda bana destek olan kişi bu adamdı.

Annem mobilya tasarımcısıydı. Ve tüm mobilyaları kendisi tasarlar kendisi ürün haline getirirdi. Yani iyi bir marangozdu da. Bu yüzden evin alt katında bir atölyesi vardı.
Ben daha 5 yaşındaydım. Annem benim için bir oyun alanı yapmıştı. Kendi atölyesinin tavanını büyük bir cam bölmeyle kaplamıştı. Ben bir üst kattan bu cam bölmenin üzerinde oyun oynarken hem aşağıda çalışan annemi görüyordum hem de oyun oynuyordum. Böylelikle annemin de çalışırken aklı bende kalmıyor, hem kafasını ara sıra kaldırıp beni izliyor hem de işlerine devam ediyordu.
Babam da ünlü bir inşaat mühendisiydi. Büyük bir şirket sahibiydi ama bu şirket ona büyükbabamdan falan kalmamıştı. Kendi çabalarıyla ortak olarak girmiş ve tek sahibi olmuştu. Oldukça ünlüydü.  Akşamları babam eve gelince ikisi de benimle ilgilendirdi. Evet sadece 5 yaşındaydım. Ama hepsini hatırlıyordum.
O kabus dolu günün ardından çocuk aklımla ne yapacağımı bilememiştim ve Göktuğ bana destek olmuştu.
Daha küçüktük ama bana sımsıkı sarılıp kötü biri olmadığımı söylemişti.

Ona inanmıştım.

Ama üç yıl sonra beni o evde tek bırakmıştı. Hayatıma kara bulut misali çöken o günden sonra büyükbabamla yaşamaya başlamıştım ve bu yaşıma beni o getirmişti.
Ama destek aldığım en büyük kaynak bu adamdı.Bir gün onların evine gittiğimde yeni öğrendiğim harfleri yan yana koyup heceleyerek SATILIK yazısını görünce bunun anlamını büyükbabama sormuştum. O ise artık burada oturmayacaklarını söylemişti. Ne yani. Göktuğ beni bırakıp gitmiş miydi.? Hem de ona ihtiyacım olan zamanlarda en büyük destekçim olduğunu bildiği halde... o çocuk aklımla ona defalarca

"sende annemle babam gibi beni yalnız bırakma ne olur "

diye yalvarmama rağmen o gitmiş miydi? Tek kelime dahi etmemişti.
Onu asla affetmeyecektim. Ve hayatıma bir daha hiç erkek almayacaktım. Öyle de yaptım. Şu an 21 yaşındayım ve 8 yaşımdan beri hayatıma hiç erkek almadım çünkü hep Göktuğ'u hatırladım.

Onun beni nasıl terkettiğini...

Hele de ben kendimi katil hissederken.
Daha hiç bir şeye alışamamışken. Beni sebepsizce terkedişini asla ama asla unutmadım ve hep ona kalbimde bir öfke besledim. İşte şimdi beni acılarımla baş başa bırakan Göktuğ karşımda oturmuştu. Yalan söylüyor derdim ama bana o bakışı hala değişmemiş sanki kalbimi okuyor gibi bakması değişmemişti.
Toparlandım. Kendime gelmem gerektiğini farkettim. Zor da olsa bir kaç cümle kurmayı başardım.

" Sen... Ne hakla karşıma çıkarsın!"

Bana bakışını hiç değiştirmeden geçip karşıma oturdu derin bir nefes aldı.
gökyüzüne kaydı gözleri ve söyleceklerini toparlamış olacak ki tekrar donuk yüzüme sımsıcak bakışlar bırakarak konuştu:

" Bana ne kadar kızgın olduğunu biliyorum ama her şeyin bir açıklaması var duyduktan sonra sende bana hak vereceksin o yüzden sinirlenmeden dinlemeni istiyorum "

Hayır onu dinlemeyecektim. Ne bahanesi olabilirdi ki? Ben orda kafayı yemek üzereyken kendimi katil sanarken, yapayalnızken...onun ne bahanesi olabilir di? Peki,kabul edelim bir bahanesi olmuş olsun. Bunu neden bana söylemedi. Neden? Bir haber verebilirdi. Ama o sessizce kaçmak istedi. Belki de sıkılmıştı benden. Ama daha 8 yaşındayık. Onu ne kadar bunaltmış olabilirdim ki? Öfkem yavaş yavaş normale bindiğinde kafamı önce çimenlere çevirdim sonra tekrar yüzüne baktım gözlerinin ta içine bakarak:

İlk HayalimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin