Bölüm 3

100 30 0
                                    

Multimedya : Toygar

Sabah çalan alarmın sesiyle uyandım. Hava bugün daha bir güzel duruyordu. Pencereyi açıp temiz havanın odama dolmasına izin verdim. Tamamen kırmızı rengin hakim olduğunu ve devasa büyüklükte ki odama... Kapım çalındı.

"Girebilirsin büyükbaba "

İçeriye bembeyaz ama gür saçlarıyla dünya yakışıklısı büyükbabam girmişti ve elinde koca bir kahvaltı tepsisiyle. Tepsiyi görünce mutlu oldum. Ve gidip elinden aldım.

"Benim tımarhane kaçkınım,bugün emekli arkadaşlarımla görüşmem var.Tüm gün evde olmayacağım yemeklerini aksatmadan ye olur mu?"

"Demek emekli arkadaşların ha.?Aralarında yakışıklı torunu olan varsa beni de çağır olur mu?"

dedim kıkırdayarak.Bu sözüm onun beni pataklamasına neden olmuştu.

"Demek yakışıklı torun ha al bakim al sana al."

Kahkahadan boğulacaktım.

"Yaaa büyükbaba bırak Allah aşkına koca kız oldum hala dövüyorsun beni. "

"Tabi döveceğim hatta ağzına acı biber sürmek lazım senin. "

"Aaaaaa "

yaptım. Ve daha çok güldük. Daha sonra doğrulup:

"Tamam büyükbabacığım sen tımarhane kaçkını biricik torununu hiç merak etme."

Gülümseyerek odamın kapısını kapattı. Bende odamda ki büyük LCD televizyonu açtım. Kahvaltı tepsimi de kucağıma alarak doya doya kahvaltı yaptım. Daha sonra sıcak bir duş alıp elbise dolabımın önüne dikildim.
Nisan ayıydı ama bugün oldukça sıcak bir hava vardı. Bu yüzden kot bi şortun üzerine beyaz salaş bir blüz çıkardım. Ayaklarıma da taşlı sandaletlerimi geçirdim. Siyah ağırlıklı bir göz makyajı yapıp kırmızı bir ruj sürdüm. Saçlarımı da tepeden at kuyruğu yaptım. Kitaplarımı elime alıp okulun yolunu tuttum.

Dersliklerin önünde bir el bileğimden sıkıca tutup kendine çevirdi. Ve kollarının arasına alıp sıkıca sardı.
Bir dakika bir dakika kimdi buna cüret eden. Sınıfın önünde ki herkesin gözü üzerimdeydi. Bu hareketi her kim yaptıysa onu bir kaşık suda boğacağımı biliyorlardı.
Sinirle geri çekildim ve Göktuğ'la göz göze geldim. Hayır yani sevgilin var senin, ne diye bana sarılıyorsun hemde bu kadar kişinin içinde. Sinirden gözüm dönmüştü. Bu kişinin Göktuğ olması hiç bir şeyi değiştirmiyordu. Ateş saçan gözlerimle:

"Ne yaptığını sanıyorsun sen!"

diyerek bağırdım. Tüm koridor sessizleşmiş,gözler üzerimize çevrilmişti. Göktuğ ise şaşkındı. Tabi ki böyle bir tepki beklemiyordu. Ama madem o beni tek taraflı aşka sürüklenmişti ona asla samimi davranmayacaktım.
Evet bana aşık olmak zorunda falan değildi ama ona yakın durmak istemiyordum. Çünkü bu daha çok kırılmama sebep oluyordu.
Bu zamana kadar nasıl onsuz yaşadıysam bu saatten sonra da onsuz yaşardım. Ne diyorum ben ya altı üstü sevgilisini gördüm.

"Toprak tanımadın herhalde benim ben Göktuğ. "

"Kim olursan ol bu bana sarılma hakkının olduğunu göstermez. Hemde bu kadar kişi içinde! "

"Toprak ben özür dilerim sadece seni özlemiştim. "

"Özleme Göktuğ! Özlemini bu şekilde yansıtacaksan özleme. Şimdi izninle dersim var."

Diyerek sınıfa attım kendimi. Etrafımda toplanan herkes:

"Kim di o ya? Nasıl öldürmediğine şaşırdık doğrusu."

İlk HayalimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin