Bölüm 14

43 11 7
                                    

Nefesimi bıraktığım an artık ne kadar uzun süre tutmuşsam soluklanmak adına bir iki dakika durdum. Göktuğ mu evleniyordu? Bu yalanı söyleyecek kadar düşmüş müydü bu adam? Acaba akli dengesi olmayan biri miydi hani tımarhaneden kaçıp tek hayali öğretmenlik olduğunu için bizim fakülteye gelmiştir. Herkes kendi hayatıyla çok meşgul olduğu için bunu farketmemiştir. Bu da ben hocanızım diye dersimize girmeye başlamıştır. Immm sonra aslında bu bir sapıktır. Ve gözüne beni kestirmiştir falan filan. Bence şu an söylediği şeyden daha mantıklı bir olay örgüsü oldu!

O kadar sinirlendim ki avazım çıktığı kadar haykırdım.

" sen ne dediğini sanıyorsun! Aklını mı kaçırdın! Kimsin ki sen benim hayatım hakkında yorumlar yapıp sevdiğim insanlar adına yalanlar söylüyorsun. Haddini bil! "

O ise sakin bir ton da

" her zaman takip ettiğin o yabancıların magazin dergisinin bu haftaki sayısını mutlaka al "

Dedi. Yeni sayı üç gün sonra çıkacaktı. Elbette ki alıp haklı olduğumu gördüğümde dergiyi parçalayıp ağzına verecektim. Evet evet bu hadsize haddini bildirecektim.

3 gün sonra...

Güneşin gözlerimin üzerine doğmasıyla yastığıma daha çok sarılıp uyuma isteğimi kaybetmemeye çabaladım. Yatakta mayışmaya bayılıyordum. Gece boyunca ağladığım için uyku iyi gelmişti ve ben gerçek hayata dönmek istemiyordum. Neden mi ağladım? Cevabı oldukça esrarengiz...

" Göktuğ'a ulaşamıyorum! "

Ve bu ulaşamamazlık o hadsizin laflarına aklımın kaymasına sebep oluyor. Hayır yani bu tamamen saçmalık. Muhtemelen Göktuğ'un işleri oldukça yoğun. Çünkü hiç bir uygulamaya giriş yapmıyor. Aradığım zman meşgule almıyor uzun uzun çalıyor ve kendiliğinden kapanıyor. Aklıma bi an kötü bir şey olmuş olma olasılığı gelmişti ama eğer olsa haberler havada uçuşurdu şimdiye kadar.

Bilinmezlikler içinde kalınca çareyi zırıl zırıl ağlamakta bulmuştum. Öyle de sızıp kalmışım. Banyoya gidip ılık bir duş aldım. Şampuanımın ve duş jelimin kokusuyla mest olurken ne giysem acaba diyerek iç çamaşırları çekmecemin önünde dikilmeye başladım.

En sonunda karar verip tercihimi siyahtan yana kullandım. Ardından vücut kremimi güzelce sürdüm. İşte bebek gibi olmuştum. Banyo yapmayı bu yüzden seviyordum. Güzel kokular,temiz kıyafetler, pürüzsüz tene sahip olmamı sağlayan kremler ve o yatağa yatıp uyuma isteği uyandıran tatlı mayhoşluk! Ah ufak ama bana oldukça haz veriyor işte napayım. Şimdi de oldukça büyük olan dolabımın günlük kıyafetlerimi koyduğum kapağını araladım ve ne giysem diye bakınmaya başladım.

Sarı şortumu ve beyaz atletimi üzerime geçirdim. Nemli saçlarımı kurutma gereği görmeden güzelce taradım ve gevşek bir şekilde örüp sağ tarafımdan sarkıttım.

Bugün dergimi alıp keyifle parçaladıktan sonra Toygar'a kahvaltı olarak yedirecektim. Telefonumu ve cüzdanımı alıp ilerde ki kitap evine doğru yürümeye başladım. Dergimi kolumun altına aldım ve eve geldim. Şimdi parçalarken ağzımız boş mu dursun? Güzel bir kahvaltı tabağı hazırladım kendime ve televizyonu sırf alışkanlıktan olsa gerek açtım. Derginin sayfalarını dikkatlice çevirmeye başladım. Ama hayır hayır! Bunu görmemeliydim. Bir saniye. Gözlerim yanlış görüyor olmalı diye düşünerek ellerimle bir güzel ovuşturdum ve hızlı hızlı açıp kapattım. Ama hayır yanlış görmüyordum.

SÜPRIZ EVLILIK

Ingilterenin ünlü tekstil firmalarını birbirine bağlayan şok akrabalık! Beklenmeyen aşk!

Detaylarını kararmaya başlayan gözlerimden dolayı okuyamadım.

GÖKTUĞ

babamın o isteği üzerine düşündüm. Bir yandan da Toprakla konuşuyordum. Acaba ona söylesem ne yapar ne tepki verir anlayış gösterir mi diye düşünmekten kendimi yiyip bitirmiştim. Evet ben evliliği kabul ettim! Çünkü şirket için gerçekten önem arz ediyor bu ortaklık ve babam hayatında ilk defa benden bir şey istedi. Hasta olduğum dönemler ona hep yük olduğumu düşünüyordum ve hakkını nasıl öderim bu adamın diye kendimi paralıyordum.

Şimdi ise hakkını bir nebze de olsa ödeme fırsatım olmuştu. Babam benim için değerliydi evet. Benim için yaptığı şeyler adına bir gün bile sitem etmedi,ne istersem o oldu,hiç bir zaman kendi isteklerini bana dayatmadı. Ama gel gelelim ki bana muhtaç olduğunu gösteren ve yapmamı istediği bir evlilik söz konusu. Nasıl yok diyeyim ki. Nankör değildim hiç bir zaman.

Zaten kalbimden eminim ben. Toprak için atan bir kalbe sahipken hayatımda ki diğer kızların bir hükmü yok. Etkilenmiyorum işte bu kadar basit. Ama işte o benim duygularıma ne kadar güveniyor? Bu evliliğin formalite olduğunu ona söylesem bile bırakıp gider beni. En iyisi Söylememek diye düşünüyorum. Ama bu büyük bir evlilik olacak. Herkese şok etkisi yaratacak. Gazetelerden öğrenmesindense benden duysun ve ona açıklamamı yapabileyim. Yani öyle umut ediyorum.

Nil ile hiç görüşmedim. Evet üç gün sonra evleniyordum. Ama bir gram heyecanım yoktu. İş görüşmesi gibi düşünüyordum. Nil yanıma defalarca gelmişti fakat tek bir kere bile konuşmamıştım. Bu duruma bozulsa da nasıl olsa evleniyoruz diyerek üstelemedi. Ve ben Toprakla konuşmayı bıraktım. Çünkü tedirginlik aldı başını gitti. Ona bunu söyleyemedim. Tabiki mantıklı bir açıklaması vardı fakat yapamadım. Ne zaman konuşsak tatlı tatlı gülücükleriyke beni mest ediyordu ve ona böylesine bir yıkım yaşatıp gülümsemesini soldurmak istemiyordum.

İşte bu saçma düşüncelerden dolayı üç gündür konuşmuyorum onunla. Bu formalite evliliğim sadece iki hafta sürecekti. Bu iki hafta içerisinde onlarla iyi geçinip ortaklığa bağladıktan sonra kızlarından boşanacaktım. Bu ne derece kolay olurdu veya onlar dost şirket olmuşken birden düşmana döner miydi bilmiyorum. Bu ayrıntıların üzerine düşmemiştim. Babam en iyisini bilirdi. Sonuçta Toprağın varlığından haberdar. Ve bana her şeyin kısa sürede hallolacağını söyledi. Bu yüzden tek dileğim bu işlerin bir an önce hallolması.

Düğün günü sakindim. İş adamlarının yoğunluğunun olduğu bir düğün organizasyonu olmuştu. Basına elbette ki poz vermedim. Hatta gelinle dans bile etmedim. Bu durumu hoş karşılamasalarda babam bir şekilde halletmişti. Benim ilk dansım Toprakla olmalı. O yüzden bu düğüne sadece ama sadece iş için gerekli olan bir etkinlik gözüyle baktım.

Iki hafta sonunda Toprakla uzun uzun konuşacaktım. Bu haberi duyduğunda onunla olan ilişkim hasar görecekti evet bunu biliyordum ama aramızda ki aşkın gücüne inanarak toparlayacağımızı düşünüyordum.

Düğünün haberleri yayılmıştı. Fakat Topraktan ses Seda çıkmamıştı.bende sabrediyordum şu iki haftalık sürecin bitmesi için. Ona ihanet etmemiştim. Sadece iş içindi. Ve itiraf etmek gerekirse onu çok çok özlemiştim. Bir haftayı aşkın bir süredir konuşmamıştık. Bu benim için zordu. Düğünden  üç gün sonra telefonuma gelen mesajla irkildim.

Kaybettin!

İlk HayalimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin