Bölüm 7

59 14 2
                                    

Multimedya : toprak

Arkamda yükselen Göktuğun sesiyle gerçekten çivi gibi çakılmıştım allahım ne olur duymamış olsun ne olur ne olur diye dua ederken o yanıma gelmişti şaşkın şaşkın bakmaya devam ediyordu

" sen... "

" ne ben ? "

Durdu bir süre daha baktı. Ama benim zeytinyağı gibi üste çıkmam gerekiyordu başka yolu yoktu bu işin.

" ne ben göktuğ ne ben ? "

" toprak sen bana karşı gerçekten ne hissediyorsun bilmek istiyorum. "

İşte kilit soruyu sordu. Sakin ol kızım toprak. Sakin... Sakin... Şimdi yapman gereken şey yüksek sesle konuşarak üste çıkmak. Evet yapabilirsin. Diye kendimi teskin ettikten sonra derin bir nefes alıp başladım konuşmaya

" ne hissediyorum biliyor musun göktuğ. Nefret! Evet koskoca bir nefret hissediyorum sana. Yapayalnız geçirdiğim yılların, arkadaşlık kuramamamın, insanlara güvenememin, herkesten kendimi soyutlamamın şu lanet olası koca dünyada tek başıma oluşumun sebebi sensin. Ama hayatı bu halde olan sadece benim nedense. Bakıyorum senin annen de var baban da hayatta yalnız değilsin. Beni yıkıp döktün ama sen dimdik ayaktasın. Bunu hazmedemiyorum anlıyor musun göktuğ. Bu yüzden senden nefret ediyorum! "

Diye bağırdım. Evet sesim oldukça titremişti. Ama bıkmıştım usanmıştım artık. Göktuğun pervasızca yaşamasından ciddi anlamda bıkmıştım. Çünkü ben burda yapayalnızım. Sanırım bu yalnızlık bende ciddi anlamda sorunlar yaratmaya başladı. Donup kalmış vaziyette bana bakıyordu. Ah göktuğ dikme o yeşil gözlerini bana öyle. Eriyip gidiyorum be adam. Yeter çektirme bana bu acıyı artık. Sevmiyorsan beni çık git hayatımdan. Böyle işkence etmekten yorulmadın mı. Ben bunları düşünürken elini yanağıma koydu. Gözlerim ellerine kaydı. Hayır hayır olamaz. Bu sıcak avuçları hissettikçe kalbime batan iğnelerin hadi hesabı yoktu. Midem de uçuşan acı yüklü kelebeklerden bahsetmiyorum bile. Yaklaştı yaklaştı. Göz teması kurmak istemiyordum. Şu an şu havuza atlayıp orda boğulmak istiyorum. Çünkü Göktuğla bu kadar yakın durmak adrenalin patlaması yaşamama sebep oluyordu. Ama o durmadı tek eliyle yanağımı okşamaya başladı. Bu sıcak havada tüylerim ürperiyor, ve bedenim buz kesiyordu.

" toprak... "

" ne var "

diyebildim boğuk bir sesle

" ben üzgünüm. "

Dedi ve gitti. Neydi bu? Neye Üzgündü? Söylesin biri bana neye Üzgündü? Allahım aklımı kaçıracağım. Rezil oldum ciddi anlamda rezil oldum. Yine kırıldım. Yine ve yine. Elde ettiğim hiç bir şey de yok. Hah. Iyi oldu şimdi değil mi toprak. Göktuğ senin hislerini de öğrendi şimdi. Oh. Yemede yanında yat. Heykel gibi dikili kaldım orda. Dakikalarca hatta saatlerce.
Odama çıktım. hava kararmıştı. Bu gece kafamı dağıtmak istiyordum. Evet bunu gerçekten istiyordum.
Ve çok güzel olmak istiyordum. Çünkü iyi hissetmeye ihtiyacım vardı. Elbiselerimi araladım. Siyah bir atlet üzerine bel üstü kırmızı eteğimi giyindim. Ayaklarıma da siyah bağacıklı topuklu ayakkabılarımı giyindim. Aynanın karşısına geçtim ve hiç bir zaman yapmadığım kadar koyu ve şık bir makyaj yaptım. Aynada ki aksime son kez baktım, evet. Muhteşemdim. İşte şimdi evden çıkıp hiç yapmadığım bir şey yapmak istiyordum. Bir gece kulübü. Evet bir gece kulübüne gidip içersem kafamda ki düşüncelerden kurtulabilirdim. Çünkü aklıma başka bir şey gelmiyordu. Bu kafayla kitap okuyamazdım. Ayrıca hayatımda ilk defa bu kadar incitici bir durumla karşılaşmamıştım. Ah neyse. Aklıma koydum sonuçta. Evden çıktım ve adını çok duyduğum ama hiç gitmediğim bir gece kulübünün yolunu tuttum. İçerisi oldukça iğrenç kokuyordu. Sanırım içkinin kokusuna alışmam uzun sürecekti. Masaya oturdum ve gelen garsona en hafif içkilerinden getirmesini söyledim başıyla onaylayıp uzaklaştı. Etrafıma bakmak istemiyordum. Çünkü iğrenç manzaralar vardı. Gelen ufak bardağa baktım. Dudaklarıma götürüyordum ki ilerden

" toprak!"

Diye yükselen sese doğru yöneldim. Sesin sahibi simaydı. Telaşla yanıma geldi ve kolumdan tuttuğu gibi dışarı sürüklemeye başladı.

" simay dur! Dursana ya !"

Laflarıma hiç aldırmadan sürükledi beni. Yürüdük. Baya bir yürüdük. Tabi buna yürümek denmezdi. Kolumdan tutmuş sürüklüyordu beni. Sakin bir parka geldik. Ve sonunda durdu.

" şükürler olsun ki durdun!"

Kolumu ellerinin arasından hışımla çektim ve bir elimi belime koydum sinirli sinirli simaya baktım. Bu hareketinin bir açıklaması olmalıydı. Çünkü yaka paça çıkarmıştı beni ordan. Rezalet! Evet bir açıklama bekliyordum hemde hemen.

Simay önce sinirden gözlerini devirdi. Ve avazı çıktığı kadar bağırarak konuşmaya başladı.

" sen ne yaptığını sanıyorsun ha!? Söyle bana. Ne yaptığını sanıyorsun! O kulübe gitmek nerden çıktı? Ya içip içip sarhoş olsaydın elin adamı askıntılık yapsaydı ya da tecavüze uğrasaydın!? Söyle. Şu kıyafete bak. Davetiye çıkarmışsın resmen! Toprak. Aklını başına al. Bu hayatta tek acısı olan sen değilsin.!"

" bilmiyorsun simay. Göktuğ ona karşı ne hissettiğimi öğrendi. Ve ne yaptı biliyor musun?

" üzgünüm "

Dedi ve gitti.söylesene daha kaç insandan daha darbe yemem lazım benim? Söyle? Annemi ben öldürdüm. babam terketti. Büyükbabam da öldü. Bir göktuğa aşıktım. Hayatımda başka bir erkeğe o gözle bakmadım. Ama o da benim Platonik aşkımı duyunca gitti. Kimse durmuyor yanımda anlıyor musun durmuyor nefret ediyorum bu hayattan da kendimden de! Nasıl bir günah işledim ki böyle bedeller ödüyorum ben. Hemde 5 yaşımdan beri! Söyle simay. Bunları düşünüp kafayı yemektense içip unutmak daha mantıklı değil mi! Söyle! Söyle! Söyle! Söyle... Söy... Le... Ne olur... Söyle."

Bağırarak söylediğim son cümlelerimi ağlayarak bitirmiştim ve simayın önüne diz çökmüştüm. O kadar çaresizdim ki. Yalnızlık beni mahvetmişti. Böyle değildim ben. Her şeye rağmen ayakta durmayı bilen bir kızdım. Güçlüydüm. Ama bitti işte. Güç falan kalmadı artık. Simay da yanıma çöktü. Yüzümü avuçlarının arasına aldı. Ağlayarak konuşmaya başladı.

" toprak... Bırakma kendini. Benim de kimsem yok. Bende yalnızım. Ne olur bırakma. Ben senin yanında olacağım. Her şey güzel olacak. Göktuğ seni kaybettiğiyle kalsın. Dünyanın sonu değil. Ayrıca anneni sen öldürmedin. O bir kazaydı. Bilemezdin böyle olacağını. Lütfen toprak. Güçlü kal. "

Sarıldım. Ona sarıldım. Dışardan bakılınca nasıl görünüyorduk bilmiyorum. Ama o an hiç bir şey umurumda değildi. Yanlızlığımı bastıran tek kişi simaydı. Onu da kaybetmek istemiyordum. Bir an aklıma takılan bir soruyla geri çekildim.

" peki sen beni nasıl buldun? "

İlk HayalimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin