Bölüm 5

56 17 3
                                    

Multimedya : göktuğ

Bugün erken uyanmamı gerektirecek hiç bir durum söz konusu değildi. Bu yüzden uykunun tadını almak istiyordum. Ama buna çalan telefonum müsaade etmedi. Ekranda yazan GÖKTUĞ yazısını görünce heyecanlandım. Acaba niye arıyordu. Hemde sabahın bu saatinde. Endişeyle karışık açtım telefonu

" efendim göktuğ ?"

" toprak... "

" efendim. Bir sorun mu var göktuğ? "

" ayrıldık... Dilarayla ayrıldık toprak ve ben çok üzgünüm. "

Ne ? Ayrıldılar mı? Sevinmeli miydim üzülmeli miydim karar veremedim. Göktuğun sesi o kadar çaresizdi ki. Her ne kadar ona aşık olmuş olsam da şu an moral istediği kişi bendim.

" neden ayrıldınız peki ? "

dedim düz bir tonda.

" başka birine aşık olduğunu söyledi ve gitti toprak. "

Ben anlamıştım zaten o kızda bir bozukluk olduğunu. Göktuğun yanında başka erkeklerle sarmaş dolaş oturuyordu. Aslında suç buna müsaade eden Göktuğun du. Ama nerden bilecekti ki kızın onu böyle bırakacağını.üzüldüm doğrusu. Ama en azından yol yakınken böyle bir insandan kurtulmuştu. Aslında ona ne diyeceğimi bilemiyordum. Doğru kelimeleri arıyordum.

" hmm. Demek başkasına aşıkmış. "

" evet toprak. Kim bilmiyorum. Bir önemi de yok. Sonuçta kalbi benimle değil. "

" göktuğ. Atlatılamayacak bir dert değil bu. Seni sevmeyen bir insanı sevecek kadar aptal biri olmadığını biliyorum. Biraz kafanı dinle. Önüne daha güzel daha aşk dolu bir kız çıkacaktır. "

Elbette ki kendimi kastetmiyordum. Öyle bir imada bulunup kendimi rezil edemezdim. Moral vermeye çalışıyordum. Bu gerçekten büyütülecek bir husus değildi.

" öyle mi dersin toprak?"

" tabi ki öyle. Sen bence bir iki haftalığına annenlerin yanına git. Hava değişimi iyi gelecektir. "

" iyi fikir. Beraber gidelim mi? "

Olmaz desem neyi bahane edecektim. Bana izin vermeyecek olan bir ailem bile yoktu. Îzin isteyecek kimsem yoktu. Gerçekten tek başımaydım. Yapayalnız bir kız olarakta ölecektim galiba. Aklıma Bütünleme sınavı geldi. Ve bunu bahane olarak sundum.
O da pek üstelemedi bu akşam ilk uçakla gideceğini söyledi ve kapattı.
Insanlar dedim içimden... Ne çok üzülüyorlar. Herkesin bir kalp ağrısı var. Farklı farklı... Ben ailemin yokluğuna üzülürken başkası aşktan dolayı üzülüyor. Garip.. Dertler eşit değil sanki. Daha fazla düşünüp kendimi yorma taraftarı değildim. Bugün yoğun bir şekilde ders çalışacaktım bir hafta sonra ki Bütünleme sınavından geçmem gerekiyordu.

Tüm gün kâh televizyon karşısında karnımı doyurdum kâh ders çalıştım kâh uzanıp hayatım hakkında derin düşüncelere daldım. Koskoca günü tek başıma geçirdim. Aksi hiç bir şey olmamıştı. Ertesi gün de simayı yanıma çağırmış akşama kadar film izlemiştik. Bir haftayı da bu şekilde eriterek sınav gününe gelmiştim.

60 kişilik sınıftan sadece ben Bütünlemedeydim ve bu doğal olarak kendimi aptal hissetmeme neden oluyordu. Ama bu sınavı alnımın akıyla verip bu dersi geçecektim. Sınıfa girdim ve bir sıraya oturdum. Zaten kimse yoktu. Toygar denen adam içeriye girdi. Elinde ki tek kağıdı önüme koydu. Süren 10 dakika dedi ve yerine geçti. Bir saniye? O ne dedi. 10 dakika mı. Tek bir soru olsa bile bu süre çok azdı. Sanırım bana acımış ve basit bir soru sormuştu. Kağıdın önünü çevirip baktığımda sorulan o tek soruyla bakışmaya başladım. Soru beni şok etmişti.

İlk HayalimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin