Korkudan ve sinirden aklım durmuştu resmen. Bir nevi narkoz yemiş gibiydim. Her şey neden böyle film setindeymişim gibi hissettiriyordu ki? Yanaklarımı üşüten gözyaşlarımı bir kez daha sildim ve olayları anlamak adına dedem olan kişinin yüzüne soru işaretleriyle dolu baktım.
"Korkma Toprak. Bana her halükarda güvenebilirsin. Sana en başından başlayarak eksiksiz şekilde anlatacağım. Dinleyebilecek misin?"
Dinlemesem kaç yazardı sanki. Elbette ki dinlemek istiyordum. Serdar denen lanet herif bana saçma sapan şeyler söyleyip gitmişti. Güçlü ol Toprak... Evet kızım aynen böyle. Kararlı bir sesle
"Sizi dinliyorum" dedim.
" Pekâlâ... Sen henüz küçük bir çocuktun, annenin ilk göz ağrısı güzeller güzeli bir melektin. O zamanlar babanla annenin evliliğine karşı olduğumuz için pek görüşmüyorduk. Fakat bir gün hasrete yenik düşüp evinizin yolunu tuttum."
" Kapıyı evde ki görevli açtı. Beni gördüğüne çok sevinmişti hemen içeriye aldı. Annen mobilya tasarımcısı idi bildiğin üzere."
" seni sürekli görebilmek adına çalıştığı bodrumun tavanını camdan yaptırmıştı. Sen camın üzerinde oynarken o hem rahatca çalışıyor hem de seni görebiliyordu. Yine o camın üzeri sen ve oyuncaklarınla kaplıydı. Fakat annene bir türlü sesini ulaştıramıyodun. Elinde ki sert bir sopayla sürekli cama vuruyor annenin seni görmesi için çırpınıyordun. Yanina yaklaşıp seni kucaklamak ve " annen seni duymaz hadi yanına gidelim" demek için yaklaştım. Fakat... "
" Evet, fakat...? Fakat ne! "
Sustu... oldukça gerilmistim. Beynimde bir kare yoktu bu anlatılanlara dair. Evet yoktu. Bu adamı ilk kez görüyordum hatta. Hayır bunlar kamera şakası falan mıydı? Nedendi niçindi? Yeteri kadar hayatım bozulmuştu. Demek ki tam bozulmamış ki hala devam ediyor.
Konuşmuyordu... bildiğin susmuştu. Donuk gözlerle ona bakıyordum. Aslında söylemesini gerçekten istiyor muydum? O adamın söylediği şeyler gerçekten doğruysa? Evet doğruysa ben bunu duymak istiyor muydum?
Ellerimi tuttu. Ve titrek sesiyle:
" Toprak, o kadar çok vurdun ki cam birden kırıldı ve üzerinde ki her şeyle beraber aşağı düştün. Donup kalmıştım. Hemen merdivenlerden indim. Sen şiddetli bir ağlama başlatmıştın. Ve annen kestiği sivri bir tahtanın üstüne yığılmıştı. Elim ayağıma dolaşmıştı bir yandan sen ağlıyordun bir yandan annenden kanlar şu misali akıyordu. Işte o gün anneni kaybettik."
Hayır... Hayır... Hayır... bunlar doğru olamaz. Katil ben miydim?!
Kısa bir ara bölümle tekrar merhaba 🙃
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İlk Hayalim
RomanceAnnesinin katili küçük bir kız çocuğu... Tek sığınağı olan insanın izini yıllar önce kaybedince kendisine aşılmaz kaleler ördü. Yılların eskitemediği bir aşk hikayesi... Hatırlanmayan cinayetin perde arkası... Ve Toprağ'ı bekleyen yeni bir dünya...