10.Bölüm

17 4 2
                                    

Ertesi sabah beni uyandıran yine annemdi ama farklı bir uyandırış olmuştu bu. Her zaman terlikle ve benim adım ya da pişmanlıklar, tehditler bağırılarak uyandırıldığım için bu uyandırış garip geldi. Kasti olduğunu düşünmüyorum. Ama cidden çok sersemleştim. Birkaç dakika kalkamadım.

Aslında kalkamama sebebim üzerime 10 tonluk bir valiz konulması olmuş da olabilir. Annem üzerime pembe, süslü valizini koymuş. İnanamıyorum ya! Bu kadın kendini aştı.

"Anne ne yapıyon? Allah için açıkla bana şu üzerimde bulunan valizi! Ya da önce kaldır!"

"Babanın yanına gidiyorum ya bu valiz onun için."

"O kadarını biliyorum."

"Eee neyi soruyorsun o zaman? "

"Bu valizin üzerimde ne aradığını soruyorum? Sorumu cevaplamadan önce şu 10 ton ağırlındaki süslü, pembe valize benzeyen şeyi kaldırsan."

Annem söylene söylene valizi indirdi ama bu çok uzun sürdü. İndirirken bayağı zorlandı ve o da bunu fark etti.

"Senle vedalaşmaya geliyordum. Valiz de elimdeydi. Fermuarı açıldı, kapanmadı. Ben de kapatmak için koydum üzerine."

"Açıklaması kabahatinden büyük!"

Aramızda atışmaya devam ederken abim geldi. 'Geç kalıyoruz.' dedi. Vedalaştık ikisiyle de. Sonra gittiler. Ben de okula gitmek için hazırlandım. Ne güzel tatil yine uzamıştı. . Bu sefer de tadilat sebebiyle. Ama bugün başlıyor. Off!!!

Hazırlandım, çıktım. Ben kot, tişört kombinini çok sevdiğim için bir kot ve bir tişört - abimin tişörtü - giydim. Otobüs durağına yürümeye başladım. Kulaklığımın tek kulağını taktım. Müzik dinleyerek ilerledim. Durağa geldiğimde şansıma otobüste benle aynı anda geldi.

Hemen bindim. Kulaklığımı çıkarttım. Müziği durdurdum. Paramı ödedim ve arkaya geçip oturdum. Yol biraz uzun. Yarım saat/45 dakika sürüyor. Kulaklıklarımı taktım. Müzik - Cem Adrian / herkes gider mi? - dinlemeye devam ettim. Yol boyunca uyudum. Yanımdaki genç kızın dürtüklemesiyle uyandım. Kız bizim okuldandı. Nerede ineceğimi biliyordu.

Otobüsten indim. Ona teşekkür ettim ve okul bahçesine doğru ilerlemeye başladım. Bahçenin girişinde Anıl beni bekliyordu. Yanına gittim. Sarıldık falan filan. Sonra Anıl elimi tuttu. Sınıfa doğru kibar bir şekilde çekiştirdi. Ben çok şaşırdım. O şokla bir şey diyemedim.

Ay şoklardayım. Anıl elimi tuttu. Tamam daha önce de tuttu ama şimdi sevgili değiliz. Mecburiyet yok. Ben de bir şey demedim.

Sınıfa geldik ve sıraya oturduk. Ona sorarcasına baktım. Tam soracaktım ki Anıl konuşmaya başladı.

"Herkes bizi sevgili sanıyor ya. Laf olmasın, bir de onlarla uğraşmayalım diye tuttum elini. Sana laf falan söylerlerse ben rahat edemem. "

Ah yıkıldım. Pislik ya yine hevesimi kursağıma tıktı. "Kendini zorunlu hissetmeni istemiyorum. Onlar benden korkar zaten."

Bizimkiler sınıfa girdi. Nerden mi anladım? Barış malı üzerime atladı. Bu çocuktaki enerji ve mallık nereden geliyor anlamıyorum. Hayır yani işsiz misin sen de üzerime atlıyorsun? İyi ki pantolon giyiyorum.

"Naber kanki?"

"Üzerimden kalkarsan daha iyi olursun kanki."

"Ha tamam, pardon. Kalkıyorum ama önce ufak bir işim var."

Ben şaşkın şaşkın bakarken ondan tufalamaya çalıştığım bilekliği çıkardı cebinden. Benim bilekliğimi aldı ve cebine koydu. Sonra kendi bilekliğini bileğime taktı. Üzerimden kalktı. Yüzünde bir gülümseme oluştu. Ben de gülümsedim.

Sen Benim Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin