15.Bölüm

22 3 1
                                    

Bizden yana mevsim güneş ve ay hep dolunay
Bizden yana rüzgar okun içime işliyor
Kalp ağrıma bir tek senin güzel yüzün iyi geliyor

Senden yana hayallerim bildiğim sevdiklerim
Senden yana kuşlar resmim güzelleşiyor
Kalp ağrıma bir tek senin güzel yüzün iyi geliyor
Nasıl da aklım gidiyor

Seni yazdım her yere aşk diye
Kimse bilmez kimse duyamaz
Bir kuş uçar kalbimden kalbine
Kimse görmez kimse durduramaz

Senden yana şiirlerim sevdiğim şairlerim
Senden yana dostlar adın dilimden düşmüyor
Kalp ağrıma bir tek senin güzel yüzün iyi geliyor
Nasıl da aklım gidiyor

Seni yazdım her yere aşk diye
Kimse bilmez kimse duyamaz
Bir kuş uçar kalbimden kalbine
Kimse görmez kimse durduramaz

Senle bağlanır eli kolu yalnızlığın
Bir ömür yeter bana doya doya sarıldığım

Seni yazdım her yere aşk diye
Kimse bilmez kimse duyamaz
Bir kuş uçar kalbimden kalbine
Kimse görmez kimse durduramaz

Seni yazdım her yere aşk diye
Kimse bilmez kimse duyamaz
Bir kuş uçar kalbimden kalbine
Kimse görmez kimse durduramaz

----

Bu şarkı harika ya. Aşkı çok güzel anlatıyor. Şiir yazarken de yardımcı oluyor. Edebiyat ödevimi yapıyorum.
Neymişte biz geleceğin şairleriymişiz. Yeteneğimizi keşfetmeliymişiz. Benim üç yeteneğim var; çok güzel uyurum, tıkınırım, tv izlerim. Daha ne isteyeyim. Bunlar fazla bile bana.

Hoca şiir yazacaksınız deyince ben bir şok oldum. Sonra parmak kaldırdım. Hoca ofladı. Beni çok severde. Neyse "hocam şiir yemeklere olan aşk üzerine yazabilir miyiz? Mesela tantuni. O olmazsa uyku üzerine de olur. Galatasaray aşkını sormuyorum bile o zaten olur. " biz böyle hoca ile bayağı bir atıştık. Hoca en son herkesin konusunu serbest bıraktı. Bana Aşk verdi ya.

Tamam bugüne bugün bizde aşık olduk ama ben şiirden anlamam ki. Acaba yalın ın benim ki şarkısını mı kakalasam hocaya. Ama o şeytan internetten arar bulur. Yemez. Ki yese de beğenmez. Aaaa ben çok zekiyim. Ne kendim yazıyorsam gidip abime yazdırayım. Güzel güzel anlatıyordu aşkı.

Hemen yanına koştum. "Ay ay ay benim yakışıklı abim yine her zaman ki gibi çok taş, çok romeo, çok aşık gözüküyor." ohh araya kakaladım.

"Ya ya ne istiyorsun dökül bakalım. " ya bir gün de ye be. Ya da hatırım için yemiş gibi yap. 'bir de bana salak diyor.' diyen iç sesime tepik attım. Bir kere yalan söyleyememek salaklık değildir. En fazla meleklik olur.

"Edebiyatçı şiir yazın dedi. Bana da sırf gıcıklığına 'herkes istediği konuda yazacak. Sen aşk konusunda yazacaksın!' dedi. Sen yazar mısın? "
Dürüstlük önemlidir. 'Yalan söyleyemiyorum diye içim acıyor demiyor da!' diyen iç sesime gözlerimi kısarak cevap verdim. Hayır bu tepik yemeye doymuyor mu?

"Olmaz. Ödevlerini kendin yapacaksın. Bitince de bana gösteriyorsun." üff ama ya şu an abimin kabul etmesi lazımdı. Hayaller, hayatlar.

"Lütfen, please. Bak İngilizceyi söktüm. İki dakika da." yere oturup ellerimi birleştirdim. Yani yalvarma pozisyonu aldım. Abim ayağa kalktı. Yanağımı sıktı. Aha kabul edecek.

"Benden sana bir tüyo aşkını takip et, gerekirse yanına git. Yazman kolay olur." ıslık çalarak gitti. Ama bir insanın hayalleri iki kez yıkılmaz ki. Ben ben şimdi o uyuz Anıl'ın yanına mı gideceğim? Pışşık kırmızı ışık. 'ıyy bir de çocuklaştı.' diyen iç sesime sanane ben şu an çok önemli bi konu üzerinde çalışıyorum, hem o laf kutsal çarpılırsın dedim

Sen Benim Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin