16.Bölüm

22 3 9
                                    

Aybüke'den;
Sabah her zamankinden farklı bir koku ile uyandım. Bu koku huzur verici ve oldukça tanıdıktı. Gözlerimi uyku ile yaptığım ufak savaş sonucu açabildim. Kendim uyandığım nadir anlardandı. Bunun tadını çıkarmak istedim.

Anıl'ın odasındaydım. Geceyi hatırlamaya çalıştım. O sırada yanımda yatan Anıl'ı gördüm. Onu izlemeye başladım. Yüzünü ezberlemeye çalıştım. Her yeri sanki özenle tek tek yaratılmış gibiydi. Elim istemsiz olarak yüzüne gitti. Tam yanağına değecektim ki uyandığını fark edip hemen çektim elimi. Gözlerimi kapatıp uyuyor gibi yaptım.

Sıcak nefesi yüzüme çarpıyordu. Bir ara nefesin uzaklaştığını hissettim. 5 dakika ya oldu ya olmadı geri geldi. Daha sonra bir hareketlenme oldu. Kafamda hissettiğim acı ve o iğrenç hisle çığlık attım.

Gözlerimi korkuyla açtım. Kafamdan yumurta akıyordu. Pislik kafamda yumurta kırmış ya.

"Anıııııılll gel buraya. Bittin sen oğlum. Ölümün benim elimden olacak o yumurta kabuklarını sana tek tek monte edeceğim. Benden kaçışın yok." sağır sultan duymuştur bağırışımı.

Odanın kapısı hızlı bir şekilde açıldı. Bende içeri giren kişinin üzerine atladım. Tam yumruğu yüzüne geçiriyordum ki Anıl olmadığını fark ettim.

"Anıl'ın yerini söylemek için 5 saniyen var. Hatta o da yok." kim olduğu faslına sonra geçecektim. Şu an daha önemli meselelerim var.

"Merhaba ben Berk. Anıl'ın üvey kardeşiyim. Aynı yaştayız. Öz kardeş gibiyizdir. Tatil için geldim. Sen de Aybüke olmalısın. Üzerimden inersen daha rahat konuşabiliriz." hemen üzerinden indim.

"Tanışma faslını geçelim. Şu an çok mühim işlerim var. Anıl'ı öldürmem lazım. Hadi bana Anıl'ın yerini söyle."
Bu mesele çok uzadı.

"Öldürmek istediğin kişi benim kardeşim ve sen yerini söylememi bekliyorsun." üff ne uğraşıyorum bunla. Kalkıp evde deli danalar gibi dolaşmaya başladım. O da peşimdeydi. Berk midir nedir?!

Sürekli "Dur sana bir şey dicem." desede durmadım. Bütün evi gezdim ama Anıl yoktu. Berk'e döndüm. "Nerde lan bu Anıl? Evde yok mu?"

"Dur dediğimde dursaydın bende onu sölicektim. Anıl evde yok. Erken işi varmış. Seni de okula ben götüreceğim. Önce bir duş al istersen." çocuk haklı.

Elimi saçıma götürdüm. Midem bulandı. Gidip banyoya girdim. Çıktığımda Berk kahvaltıyı hazırlamıştı. Beraber kahvaltı ettik. Birazda sohbet ettik. Normalde Amerika da yaşıyormuş. Tatil için gelmiş. Anıl ile babaları aynıymış ama anneleri farklı. Falan fistan.

Beni okula bırakıp gitti. Sınıfa çıktım. Anıl öküzü yoktu. Eşyalarımı sıraya koyup Anıl'ı beklemeye başladım. 5 dakika geçmeden Anıl içeri girdi. Bizim önümüzdeki iki sırayı işaret etti. Dört kişi de ona döndü ve "ne oluyor?!" gibi şeyler söylediler. Bütün sınıf onları izliyordu.

"Orayı boşaltıyorsunuz gençler. Artık orada başkası oturuyor." onlarda kalkmadı. Kollarından tutup zorla kaldırdı. Bende hemen atladım.

"Ne yapıyorsun ya oturuyor orada çocuklar. Sana ne zararı var?" hala anlayamamıştım ne olduğunu?

"Sen karışma. Yaptığıma çok mutlu olacaksın." Allah Allah! Anıl bir şey yapacak ve ben mutlu olacağım. Herhalde istiklal marşı okunurken mikrofonu alıp "Ben gayim." falan dicek ama çocukları niye kaldırdı? Bayram değil seyran değil eniştem beni niye öptü? Bunu demicektim. Neyse herkes neler olduğunu anlamaya çalışırken önde Emre ve Berk arkalarında da iki çocuk sınıfa havalı bir giriş yaptılar.

Sen Benim Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin