----Okul----
Dün eve dönüp evi toplamakla ve Anıl'ın isyanlarını dinlemekle yeterince yorulmuşken şu an okulda olmam büyük bir eziyet. Ya zaten dün çok büyük korkular yaşadım. Bugün okul olmasa ne olurdu. Ha bir de ben mi şaka yaptım bana mı şaka yaptılar hala anlamış değilim. Kendi kazdığım kuyuya düştüm resmen.Beni daldığım düşüncelerden ayıran Berk oldu. "Tostlar geldi." "Sonunda gelebildin." bu çocuk çok kaba. Kendin gitseydin kardeş. Anıl=öküz, aşk... Bak yine ya. Ben bu çocuğa bir hakaret edemiyorum. Ben içimden Anıl'a sövmeye çalışırken bir kız yanımıza geldi. Bugün sınıfta da görmüştüm bu kızı. Yeni gelmişti herhalde. İlk defa görmüştüm.
"Merhaba! Şey ben yeni geldim de sizinle oturabilir miyim?" tabi ki de benim abaza arkadaşlarım kız görünce azdı. Hepsi birden yerinden kalktı ve kıza yer verdi. Kız da gitti otura otura Anılımın yanına oturdu. Pislik. Yelloz. Anıl da bana tripli dünden dolayı. Hemen sandalyesini kıza yaklaştırdı.
Ben tabi uyuz oldum. Kızın saçlarıyla oynamalar falan. Ne oluyoruz lan?! Hayır bunları baş başa bırakamam ama bu görüntüye de katlanamam. Biraz daha onları izlemek zorunda kaldım. Baktım Anıl mutlu. Ben zaten onun mutluluğu için yaşıyorum. Burada durmanın bir alemi yok. Bir hışımla kalktım yerimden. Eşyalarımı da alıp hızla ilerledim.
Bizimkileri çağırırdım aslında ama Emre yemekleri bırakıp gelmez, Can ve Ali kız kesiyor asla gelmez, Berk de Anıl'a mukayyet olmalı. Bahçeye çıkıp biraz temiz hava almaya ihtiyacım vardı. Çimenlere oturdum. Kulaklığımı da taktım. Huzurlu huzurlu müzik dinlemeye başladım.
Kafamdaki deli soruları bastırmaya çalıştım. 'Ne yapıyorlardır acaba? Neredelerdir? Nasıl bir pozisyondalardır? Ne konuşuyorlardır? Yanlızlar mıdır?'
Oğuzhan Koç - Bulutlara Esir Olduk çalmaya başladı kulaklarımda. Melodisi ile huzur buldum, sözleri ile kendimi buldum. Oğuzhan Koç ses tonu ile arındırdı beni düşüncelerimden. Bu adamı bu yüzden seviyorum. İşini her şeyi ile mükemmel yapıyor.Şarkıya eşlik etmeye başladım ufak mırıltılar çıkartarak. O sırada bizimkiler geldi yanlarında o kızla. Hiç bozuntuya vermeden müzik dinlemeye devam ettim. Berk yanıma oturdu. Diğerleri de hemen hemen 6 adım kadar karşımızdaki banka oturdu.
Berk'in bacağına koydum başımı ve uzandım. Kimseye hissettirmeden konuşulanları duymak için müziğin sesini biraz kıstım. Kız konuşuyordu. "Bu Aybüke mi ne, o kız ne ayak? Berk'in sevgilisi falan mı?" ben bu kızı yolarım. Net! İki günden fazla dayanamam. "Yok. Sevgilisi yok. Biz altımız beraber kalıyoruz. Çok yakın arkadaşız. Bayağı yakın. Aşırı yakın." Helalsin Berk ❤. Yanlız Berk 'sevgilisi yok' derken kızın 'tabi ki de biliyordum. Bu kıza kim bakar.' bakışı beni deli etsede ses etmedim. Diğer derse daha 1,5 saat vardı. Şimdi bununla uğraşıp boş vaktimi mahvedemezdim.
Berk saçımla oynamaya başladı. Yavaş yavaş mayıştım ve uykuya daldım. Berk'in yumuşak sesi ile uyandım. "Aybüke uyan hadi ders başlayacak." gözlerimi hafif araladım. Tam anlamıyla rahatlayınca da açtım. Anıl ve o kız yoktu. Adını öğrenme zahmetine girmedim, girmeyeceğim.
"Anıllar nerde?" "Bilmiyorum gittiler." ilk günden bu ne samimiyeti acaba?! Hep beraber derse girdik. Derslere gir çık, gir çık derken gün bitti. Eve gittik hep beraber. Anıllar bütün gün yoktu. Eve geldiğimizde ise yukarıdan kahkahalar geliyordu. Herkes umursamadan odasına çıktı. Üstümüzü falan değiştirip yemek yiyecektik.
Ben de odama çıktım. Kapıyı açmamla Anıl ve o kızı görmem bir oldu. Kız benim yatağa yayılmış. Anıl da benim kıyafetlerimi karıştırıyor. "Ne oluyor burda?" ses tonum biraz sertti. "Bu ne asabiyet ya? Dikkat çekmek istiyorsan atar yapman işe yaramaz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Benim
Roman pour AdolescentsDoğal kelimesinin anlamını tamamı ile karşılayan rahatlıkta ve üşengeçlikte sınır tanımayan her yanı ile sürpriz dolu Aybüke, Bir yanı bir yanını tutmayan aşırı yakışıklı meteor kelimesinin anlamı bazen de öküz kelimesinin eş anlamlısı zeka küpü A...