17. Bölüm

5.7K 229 16
                                    

Vote ve yorum yapın lütfen.

Multide Hira'nın kendi evi.

Korku bedenimi sararken, gözlerim ile etrafı tarıyordum. Bir şekilde bu lanet yerden çıkmam gerekiyordu. Sağımda, 20 metre uzaklıkta merdivenler vardı, hemen arkamda ise asansör. Asansör ile sadece vakit kaybı yaşayacağım için, hiç ihtimal bile vermedim.

Kaçmam gerekiyordu, ama bunu nasıl başaracaktım bilemiyorum. Derin bir nefes aldım, yapabilirdim bunu.

Gözlerim iki tane korumayı bulduğunda, tedirgin oldum. Eğer merdivenden bile insem, peşimde olacaklarını biliyordum ve bu otelden çıkana kadar beni yakalayacaklarını da.

Sinirle gözlerimi kapatıp açtım. Bu sefer bakışlarımı Fırat'a yöneltim, bana iğrenç bir gülümseme ile bakıyordu. Bir adım attım arkama doğru, bunu gören Fırat sinirle bana bakmaya başladı.

"Ne o küçük hanım? Benden kaçabileceğini mi sanıyorsun?" Güldüm, bu adam sinirlerimi fena bir şekilde bozuyordu.

Sinirlerimin gerildiğini fark ettiğimde, ellerimi yumruk yaptım. Bana bakan gözleri kararmaya başlıyordu, eğer gerekirse dövüşevcektim bile. Bu adamın yatağına girmektense, ölürdüm daha iyidi. Biraz sonra söyleyeceğim söz, korumlarını anında harekete geçirecekti. Kafamda nasıl dövüşeceğimi hesaplarken, sırıtıyordum. Ben istediğim herşeyi yapabilirdim, korku ve endişe içinde olsam bile.

"Ciddimisin? Senden kaçabileceğimi sanmıyorum, biliyorum." Öfke ile bana bakan gözleri ile korumaları anında hareket geçti.

Tamda düşündüğüm gibi. İlk, sağdakinden başlayacaktim. Gülümsedim, duvardan destek alıp adamın erkekliğine şimdiye kadar attığım en sert tekmeyi attım. Adam saniyesinde malum bölgesini tutarken, gözüne bir yumruk attım, dizlerinin üstüne düşen adamın kafasına dizimi geçirdim. Adam yere yığılırlken, gözüm diğer korumayı aradı.

Adami görmedigimde içimi bir korku kapladı. Ardından sırtımda hissetiğim tekme ile, kendimi yerde buldum. Ayağa kalkamaya çalışarak, ellerimden güç aldım. Daha ayağa kalkamadan, adam saçımdan tuttu ve bileğimi büktü, bileğimi kırmıştı şerefsiz. Acı içinde çiğlik atarken, tekmemi karnına geçirdim. Önümde durup, hala sırıtıyordu. Sinirlendim, aslında yasak olan ama şuan ihtiyaçim olan şeyi yapacaktım. Sonunda ölebilirdi ama bu şuan hiç umrumda değildi. Göğsüne sert bir tekme attıp, benden biraz uzaklaşmasını sağladım. Ardindan yumruğumu burnuna geçirdim ve sert bir şekilde ensesine geçirdim. Saniyeler içinde bayılan adama baktım ve arkamı iki saniye için döndüm.

Fırat bana şaşırmış bir şekilde bakıyordu, bakışlarını umursamadım ve merdivenlere yöneldim. Bileğim bana zorluk çıkarıyordu, acısını unutmaya çalışıp merdivenlerden inmeye başladım. Hizli bir şekilde aşağa doğru inerken, ayaklarımın dolandığını hissetim. Kahretsin! Elimi saniyeler içinde merdivenlerin trabzonlarına koydum, Zaman kaybetiğimin farkindaydım. Sinirle son 5 merdivenlerden atlayarak, otelin çıkısına doğru yöneldim.

Koşarak otelin önündeki, Giray'ın bana yolladığı arabayı aradım. İki tane araba vardi, teki Range Rover, diğeri ise Audi. Eğer Giray gerçekten beni tanıyorsa, ozaman Range Roveri alacağımı biliyordu. Tedirgin bir şekilde arabaya yaklaştım, içimden ne olur yanlış arabayı seçmeyim diye dua ediyordum. Kaybedecek zamanım yoktu. Arabanın önünde durduğumda gözlerimi kapattım ve kapısını açtım. Açılmıştı! Gülümseyip arabanın içine atladım, beni Cidde'n iyi tanıyordu. Kimdi bu Giray?

Çantamı yan koltuğa attım, ve arabayı çalıştırdım. Anahtarların arabanın üstünde olması, biraz tuhafıma gitsede aldırmadım. Araba ile saniyeler içinde bu lanet otelden ayrıldım. Bileğim hala ben burdayım dercesine bana sırıttıyordu, dişlerimi sıktım. Dayanmak zorundaydım, çok daha ağır acılar çekmiştim ben. İstanbul'a gidecektim, çünkü eğer burada kalırsam başıma daha çok bela alacağımın farkındaydım.

Değişim Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin