Özel bölüm

4K 143 30
                                    


Konuşmak istiyordum ama dinleyenim yoktu. Ben ölüyorum diye bağırmak istiyordum ama sesim çıkmıyordu. Çığlık çığlığa ağlamak istiyordum ama, duyanım yoktu.

Acı içinde kıvranıyordum ve bu yaranın kabuk bağlamayacağını biliyordum.

Merhem yoktu.

Gözümden düşen yaşlar, bir bir yüreğime ateş olarak geri düşüyordu.

Yaşıyordum ama, ölüyordum.
Hayataydım ama, ölmüştüm.

Kelimeler acımı anlatmakta yetersiz kalıyor, ne zaman anlatmaya çalışsam, bir çıkmazın içine sürükleniyor ve karanlığın içinde kendimi kaybediyorum.

İnsan bir parçası eksik yaşayabilir miydi?

Canım yanıyordu. Öyle hafif bir acı da değildi aksine beni tüketip zamanla öldüren bir acıydı bu.

Kelimeler yok oluyordu, belirsizliğin içine giriyor, kayboluyor ve çıkamıyordum.

Ne zaman sakinleşmeye çalışsam, kendimi kaybediyorum.

Bu nasıl bir acıydı böyle?

Beni yakıp kavuran, kalbimi küle çeviren, bu nasıl bir acıydı böyle?

Beynim mantıklı düşünmeyi redd ediyor ve duygusal hareket edip, kalbimin acı kıvranışlarına katılıyordu.

Özlemek.

Özlemek, bana o kadar normal geliyordu ki artık. İçime çektiğim her nefeste, iliklerime kadar özlüyordum, hayatımın en güzel anılarına sahip olan adamı.

Bir insan, her yaptığı, her gördüğü şeyde aklına gelebilir miydi?

Kahretsin ki, geliyordu. İçimde sönmek bilmeyen ateşe, küçük bir dal attıp daha fazla alev almasını sağlıyordu.

Ondan bana kalan iki üç şey ile hayata tutunmaya çalışıyor ve her aklıma gelişinde onun bir parçası olan yiğitime sarılıyordum

Mektubunu ezbere biliyordum, kaç kez okuduğumu ve kalbime giren sancıları hatırlamıyordum.

İlk satırları, göz yaşlarımın sel misali akmasını neden oluyor ve hıçkırarak ağlıyordum.

"Hiram,
Sol yanım, ilk arkadaşım, ilk ve son aşkım."

Dayanamıyordum. Güçüm yetmiyordu. Acılarım günden güne çoğalıyordu. Onun kokusunu, sesini, gülüşünü, bakışını ve sarılışını günden güne unutuyordum.

Asıl acı veren noktada buydu sanırım; onu unutmak.

Bazen rüyalarıma giriyordu, rüya olduğunu bildiğim halde, mutlu oluyordum. Onu görme şansı elde ediyordum.

Ona doğru koşuyordum, son hızmla, çiğerlerimin neredeyse patlama noktasına gelene kadar.

Sonra ona yetişiyordum, tam kollarımı açıp, sıcaklığını hissedip, kokusunu duymaya hazırlıyordum ki kendimi, birden ortadan kayboluyordu.

Sonra ona yetişiyordum, tam kollarımı açıp, sıcaklığını hissedip, kokusunu duymaya hazırlıyordum ki kendimi, birden ortadan kayboluyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Değişim Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin