25. Bölüm

5.7K 146 13
                                    

Huzur.
Huzurun tam anlamı neydi? Sadece ufak bir duygu muydu? Yoksa, kelimeler ile anlatılmayacak kadar büyük birşey miydi? İnsanlara göre, huzur veren şeyler değişiyordu.

Kimi yorgun bir iş günün sonrasında, eve gitmeyı huzur olarak algılıyordu. Kimi sessiz bir ortamda, kahve içip kitab okumayı huzur biliyordu. Kimi için huzur, uzaklara bakıp, hayal kurmaktı. Kimi ise Deniz'i seyredip, çay içmeyi huzur olarak biliyordu. Çoçuklara göre ise, annelerinin koynunda yatmak, huzurdu.  Bana göre huzur, Berkayın kollarında olmaktı.

Yıllardır hasretmiş gibi, kollarının arasında öylece duruyordum. Kaç saat geçmişti? Kaç saattir burada oturuyorduk? Umrumda değildi. Şuan hiç birşey umurumda değildi, ister dünya batsın, ister heryeri sel götürsün. Biliyorum, bencilce düşünüyorum. Ama aylardır görememiştm sevdiğim adamı, ona aşık olduğumu anladığım zaman, çok geçti.

Başımı berkayın göğsünde hareket ettirdim ve onu seyretmeye başladım. Her mimiğine, hareketine aşıktım. Hepsini ezbere alıyordum. O kadar güzeldi ki, çoğu tanrıyı kıskandıracaktı. Bana herşeyi mükemmel gibi geliyordu, eğer kusuruda olsa bile, göremiyordum.

"Hira?"

Bakışlarımı yüzünden çektim ve karşımda dalgalanan denize çevirdim. Gecenin karanlığını, içine çeker gibi bir halı vardı. Ayın ışığı denizde paralarken, gözlerimi güzelliğinden alamadım.

"Efenndim?"

Saçlarımı okşamaya başladığında, sanki mümkünmüş gibi suratıma dahada büyük bir gülümseme yayıldı. Gülümsemekten, yanak kaslarım ağlıyordu ama, bu durumdan hiçte şikayetçi değildim. Aksine, mutluydum hemde hiç olmadığım kadar.

"Sen, ne arıyordun orada?"

Bu sorudan kaçınıyordum. Şuan berkaya herşeyi anlatamzdım, güvenmediğim değil, işlerin olduğundan çok daha fazla karışacağından. Doğruyu söylemek gerekirse, onu bu işlerin içine sokmak istemiyordum. Biliyordum, zaten bu işlerin içindeydi ama, benim ile beraber olduğundan çok daha fazla batacaktı ve ben bunun olmasına izin veremezdim.

"Lütfen, bu konulara girmeyelim."

Anlayış ile kafasını sallasada, gözünde ki merakı görebiliyordum. Ama elimden birşey gelmiyordu, ona anlatamazdım.

"Peki, nasıl istersen. Eve gidelim mi?"

"Olur."

Berkayın evine gitmek ile bir hata mı yapıyordum? Şuan bana, yapmakta olduğum şey, bildiğim herşeyden çok daha doğru geliyor. Belki yanlış yapıyordum ama, umrumda değildi.

****

Baktığım her insan, kokladığım her koku, duyduğum her ses, bana berkayı hatırlatıyordu. Yanımda oturduğu halde, onu özlüyordum. Bir insanı, nasıl olurda bu denli sevebilirdi diğer insan? Kalbini, ömürünü hatta aldığı her nefesi ona verecek kadar. Sevmek güzel cidden güzel birşey miydi? Evet öyleydi, sevgi muazzam birşeydi. Kelimelere dökülmeyecek kadar güzel, kimseyi anlatılmayacak özel.

Koltukta biraz daha berkaya doğru kaydım, evet onu özlüyordum. Benim yakınlaşmamı gören berkay, sinsice sırıttı. Tanrım, ne güzel gülüyordu bu adam.

Değişim Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin