35* polo

88 9 3
                                    

Sanırım polo yemeyi bırakmalıyım çünkü bağımlılık yaptı ve bu bölümün anlamsızlığı tamamen polo bağımlılığımdan ötürü. Neyse eğer yanınızda varsa bir tane de benim için yiyin çünkü benimkiler bitti ve üzgünüm :(

LUKE:

"Hadi hazırlan, seni kahvaltıya götürüyorum."

"Sana da günaydın Luke ve kesinlikle müsaitim. Sorduğun için teşekkürler bugün oldukça iyiyim."

"Her neyse sordum farzet onları. Geliyor musun?"

"Hazırlanmam için bana vakit ver."

"Tamam, beş dakikaya sizin evdeyim."

"Kıçıma motor takıp mı hazırlanmamı bekliyorsun Luke?"

"Başka bir şey takabiliriz istersen." dediğimde hattın ucundan bipleme sesi geldi ve bir kahkaha attım. Dişlerimi fırçaladıktan sonra saçlarımı düzelttim ve evden çıktım. Arabaya binip, çalıştırdıktan sonra Madelyn'in evine sürdüm. Yolda yürüyüşe çıkmış olan Chelsea'yi gördüm ve sola yanaşıp yavaşladım, camımı indirdim.

"Oo, günaydın Luke." dedi kulaklıklarını çıkarırken.

"Günaydın Chelsea." dedim gülümseyerek.

"Nereye böyle altın çocuk?"

"Sevgilimi kahvaltıya götüreceğim, onu almaya gidiyorum."

"Tabii, altın çocuk ve sevgilisi iki numaralı Clifford" dediğinde saatime baktım.

"Altın çocuk dakiktir, Madelyn beni bekler. İyi sporlar." dedim camımı kaldırırken.

"İki numaralı Clifford'a selamlar altın çocuk." dediğinde gülmekle yetindim ve Madelyn'in evine gittim. Tam ben durduğumda o da kapıdan çıktı ve kapıyı açtı.

"Günaydın bebeğim." dedim o koltuğuna yerleşirken.

"Günaydın hayatım." dedi ve eğilip beni öptü. Ben de karşılık verdim ve kısa bir öpücükten sonra önüme döndüm. "Nereye gidiyoruz sevgilim?"

"Seni daha önce götürdüğüm yere. Bugün boş olur orası, birlikte biraz vakit geçiririz." dedim ve yan bir gülümseme attım.

"Dünkü gibi bir vakit mi?" dediğinde birden bire kafamı ona çevirdim. Ağzına bir polo şeker attı ve dilini şekerin deliğinin arasına sokup bana döndü, gülümsedi.

"Tanrım! Sen çok edepsiz bir kızsın Madelyn Clifford ama ben senin edepsiz oyunlarına alet olmayacağım."

"Pekala, sen bilirsin." dedi ve şekeri emişinin sesini duydum. Elini bacağımın içine doğru götürdü ve yukarı hareket ettirdi.

"Araba kullanıyorum." dedim direksiyonu daha sıkı kavrarken. Sağa doğru ani ve keskin bir dönüş yapıp onun kapıya yapışmasını sağladım. Hemen sonra da arabayı park ettim ve arabadan indik. Onu kendime çektim ve dudaklarımızı kenetledim. Dilimi ağzının içine doğru gönderdim ve dillerimiz buluştu.

"Acıktım, hadi kahvaltı edelim." dedi ayrıldığımızda.

"Farklı bir kahvaltı düşünebilirim." diye mırıldandım onu arabanın arka kapısına yaslarken.

"Sonra."

"Az önce öyle demiyordun! Polo yerken bana ima ettiklerinin farkındayım!" dediğimde güldü ve küçük kafeye ilerledi. Peşinden gittim ve elini yakaladım, birlikte kafeye girdik. Güzel bir kahvaltıdan sonra Madelyn'le kafeden çıktık. Cebinden bir polo paketi çıkarıp içinden bir tane alırken eli kaydı ve tüm paket yere dağıldı. Dudaklarını büktü ve "Şekerlerim dağıldı, sende var mı?" dediğinde ona pis bir gülümseme attım.

dear madelyn//hemmingsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin