11.Bölüm

2.5K 207 24
                                    

11.Bölüm

Küçükken William ile yarışırdık. Akülü arabalarımızda, bisiklette, kaykayda... Ama favorimiz tartışmamız koşmaktı. Diğer yarışlarımızda kaybeden her zaman bir şeyi bahane edebildiği için koşu en adil yarış görünüyordu. Böylece arabanın aküsünün azlığını, yola çıkan bir taşı bahane etmiyorduk. Ben bazen kaybettiğim de bağcıklarımın çözüldüğünü ondan yavaşladığımı söylüyordum ve Will de küçüklüğüme vererek yeniden yarışmayı öneriyordu. Ve sanırım üzüldüğümü gördüğü için kazanmama bilerek izin veriyordu.

Ailemizle gittiğimiz bir göl kenarı vardı. Sahiplendiğimiz kocaman bir ağacın altına, her zamanki yere oturur ve annemin hazırladığı yemekleri atıştırırdık. Annem kitap okur, babam balık tutar ve biz de yeni bir yarış bulurduk. Taş sektirme, kurbağa yakalama, balık tutma, karınca yeme gibi şeyler. Güzel bir çocukluğum vardı, belki de daha sonra batacak her şey için iyi hatıralar kalmıştı bize.

Sabah koşuya çıktığımda kendimi çocukluğumu düşünürken bulmamın nedeni belki de geçmişi özlememdi. Ailemi ve birlikle biriktirdiğimiz tüm anıları özlüyordum. Will'i, beni çabucak silebilmiş ve bunun için ona kızamadığım abimi bile özlemiştim. Özlemimi hızla bastırmak istercesine daha da hızlı koşuyordum ama anılar üst üste birikiyor, Jack'ten çaldığım anılara yapışıyordu. Allison'un solgun yüzü, yerdeki kanlar ve Jack'in o an hissettiği acı birebir benimleydi. Ne kadar depar atarsam atayım gitmiyordu.

Yeni doğmuş güneş buranın simgesi olan Kızıl Göl'e vuruyor, buranın adını veren kırmızı algleri aydınlatıyordu. Kıyıya yakın koştuğum için dipteki yaşam alanlarını görebiliyordum. Üniversitedeyken buraya incelemeye gelmiştik, bir miktar kendi laboratuvarımızda incelemek üzere bitkilerden örnekler almıştık. Coğrafyanın her alanı güzeldi ama denizler daima ilgimi daha fazla çekiyordu. Belki de Meteorolojide çalışmak yerine denizci olmalıydım. Haritalarla yeni adalar keşfedip orayı ele geçirecek bir korsan olmayı hayal ederek girmiştim bölümüme ama kısa zamanda hayallerimin gerçeküstü bir diyara ait olduğunu keşfettim. Ben de bu dünyaya ait sayılmazdım ama rol çalmaktan başka bir özelliğim de yoktu. Utanç duygusunu başka bedenler üzerinden yenmeye çalıştığım ve kendimi başka bedenlerle sınadığım bir duruma sokmuştum ve bu tecrübeler bana bir şeyi öğretmişti: Hiçbir şeyin önemi yoktu.

Kendimi hiçbir zaman bir Hollywood yıldızının yerine koymadım ama isteseydim yapabilirdim. Astronot olmayı istememiştim ama isteseydim yapabilirdim. En tehlikeli, en gurur verici, en mutlu ana dalıp sahneye kendi repliklerimi yazabilirdim. İnsanların tatmak için ömrüü vereceği, belki hiç tadamadan öleceği hisleri defalarca tadabilirdim. Tek yapmam gereken doğru zamanda doğru yerde olmaktı ve kurbanımın gözlerine bakmamdı. Bunu okuldayken yapardım. Güzel bir kızı öpen ben olmak için, futbolda kazanılan madalyanın benim göğsüme takılması için bedenleri çalar, anı; arının çiçekten emdiği öz gibi içime çeker ve kendimi tatmin ettikten sonra emaneti geri verirdim. Başta mükemmeldi, kusursuzdu. Her zaman en güzel şeyleri yaşayıp dünyada tatmadığım hisin kalmayacağını sanıyordum. Sanki gerçekten de o kızı öpen benmişim gibi ya da o madalyayı gerçekten ben hak etmişim gibi. Ama kendi bedenime geçmek için gözlerime baktığım anda, geçiş başlamadan zihnime saplanan o okta bir şey vardı: Sonsuz bir tatminsizlik.

Ben kimdim? İnsanlar için ne anlam ifade ediyordum, bilmiyordum. Belki bir beden hırsızı için çok komik kalacak bir bunalıma düşmüştüm: Kimlik arayışına girmiştim. Ailesinin ölmesiyle abisiyle arası açılan, teyzesiyle yaşamaya başlayan, okulda kimseyle konuşmayan ve derslerden kaçıp duran biriydim. O birkaç yıl benim yok olduğum yıllardı. Ailemle beraber kim olduğum bilgisi de yok olmuştu ve tamamen kayıptım. Kendimi avutma yöntemim de her zaman ben de olan bir yeteneği kullanmaktı. Beş yaşında ilk kez gerçekleşen bu olay üzerinde çalışmaya başladım. O gece kimseyle göz göze gelmediğim için sadece uyurken yapabileceğimi sanıyordum. Geceleri uzanıyor, odaklanmaya çalışıyordum. Teyzemin sürekli radyo dinleyen sinir bozucu bir oğlu vardı, hedefim de oydu. Onu ele geçirebilirsem benimle arkadaş olmasını sağlayabilirdim. Benim istediğim onun benden özür dilemesi ve ailemin ölümüyle ilgili beni suçlayan cümleleri için pişman olmasıydı ama aynı zamanda bunu ben söylemek istemiyordum. Onun yerine geçersem kendimle konuşmuş olacaktım ve istediğim bu değildi. İnsanların bana karşı nazik olmasını ve beni anlamalarını istiyordum sadece. Teyzem ve kocası bu konuda ağızlarını açmıyor olsalar da, iki çocuğu da canavardan farksızdı. O yıllar benim en zor yıllarımdı ve William diğer teyzemde sefa sürüyordu. Yanlış kadını seçmiştim. Kuzenlerimin benimle arkadaş olmalarını ve böylece çocuksuz teyzeyi seçen Will yalnız kalırken, benim ne kadar eğlendiğimi görüp pişman olmasını, benimle yeniden konuşmayı istemesini istiyordum ama olmadı. Will orada mutlu oldu, kendi çocuklarıymış gibi bakıldı ve başarılı bir genç adam oldu.

Beden Hırsızı (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin