15.Bölüm

1.9K 169 40
                                    

15.Bölüm

Jake, Martha Lake

Yeni bir günün, avuçlarında kapıma bırakacağı belalar ile gelmesini beklemek ömrümdeki en uzun geceyi yaşıyormuşum gibi hissettirmişti. Belaların bitmeyeceğinden ve kavuşmak için can attığım günün başıma yeni çoraplar öreceğinden adım gibi emindim. Yine de bir an önce sabaha kavuşmak istiyordum çünkü o zaman doktorun buyurduğu uyumama tedbiri son bulacaktı ve güzel bir uyku çekecektim. İş konusunda ne yapacağımı bilmiyordum, belki Martin yine arkamı toplar ve dinlenmem gerektiğini Diaz'a bildirirdi. Ya da belki de çoktan adamın kulağına dün beni gören kuşlar fısıldamıştı bile.

Uyumak yasak olduğu için daha tatlı geliyordu ama riske atmak istemiyordum. Çalıntı bir bedeni öldürmenin yanı sıra öldürdükten sonra bana ne olacağını bilmediğim içindi. Alicia uyumadığımdan emin olmak için uyumak istememişti ama ağrıları artınca uyumaya ikna etmiştim. İkimiz de ağrı kesici içmemesi gerektiğini bilmediğimiz için ona içirdiğim hap doktor için sorundu ama boş versenize, mızmızlanmasından iyiydi.

Alicia ona odamı vermeme rağmen kanepeyi tercih etmişti ve ben de sürekli mutfakla odam arasında mekik dokuyordum. Uyanmasın diye ses çıkarmamaya gayret ederek kahve yaparak ve bilgisayar oyunu oynayarak gecenin çoğunu harcadım ama sabahın ilk ışıkları vurduğunda olduğum yerde sızmak üzereydim. Daha önce hiç uykunun böylesine tatlı geldiği olmamıştı ama kendimi bir bıraksam iki gün uyurmuşum gibi hissediyordum.

Bacaklarımın üzerindeki bilgisayarın ağırlığını yavaş yavaş duymaz olurken oyunu kapattım ve siktir et diye düşünüp yatakta kaydım. Bilgisayarı yanıma koyarken gözlerim kapanmıştı bile. Başım yastıkla bir olurken ölmek uyumamaktan daha kolay geliyordu. Hayatımın en güzel uykusu rüyasız bir şekilde devam ederken berbat, tiz bir ses beni ondan kopardı. Zihnimde beliren ilk düşünce bir küfürdü.

"Jack, sakın bana gece boyu uyuduğunu söyleme! Uyumayacağını söylemiştin! Lanet olsun, ya ölürsen?"

Nefes aldığımı görmüyor mu diye düşünerek kıpırtısız yatmaya devam ettim. "Jack?" Tedirgin bir sesle adımı söylediğinde gülmek üzereydim. "Jack! Hadi, uyan! Uyumaman gerekiyordu aptal herif."

"Alicia," diye mırıldandım. "Odamdan def ol." Uykulu sesim kabalığıma şirin bir hava katıyordu, belki de Jack'in yüzüydü bunun nedeni ama sonuçta Alicia bana alınmadı.

"Ah, Tanrım yaşıyorsun..." Şaka yapıyor olmalıydı. "Ne zaman uyudun?"

"Sabaha karşı ve evet, yaşıyorum. Şimdi gidersen?" Gözlerimi aralayıp ona baktıktan sonra arkamı döndüm ve yatak örtüsünü üzerime çektim.

"Pekala..." Yatağın başında durmaya devam ettiğini hissedebiliyordum. Biraz zaman geçti, gitmeye hazırlanan uykumu geri getirmeye çalışıyordum ama onu özellikle ileriye iten bir güç vardı: Alicia. Beni rahat bırakmayacağı hissettiren bir aurası vardı ve onu ortaya çıkarmadan yeniden uykuya dalamayacaktım.

"Ne?" dedim ona dönerken. Dirseklerim üzerinde doğrulduğumda o da yatağın kenarına oturdu.

"Ben artık gitmeliyim," dediğinde kaşlarımı kaldırdım. Gitmek mi istiyordu? O halde kapının yerini bulabilecek yaştaydı. Neden gitmediğini soran gözlerime bakarak iç geçirdi. "Of, Jack. Param yok!" diye sitem etti. Kaşlarımı çatıp elimin içiyle gözümü ovuşturdum. Hala uykuya ihtiyacım vardı ve kafam yerinde sayılmazdı. "Çantam, hatırladın mı? O lanet depoda kaldı."

Ağzımın içinde anladığımı belirten bir ses çıkarıp doğruldum ve sırtımı başlığa yasladım. "Elin ne durumda?" diye sorarken gözümü ovmaya devam ediyordum. İçleri kızarmış olabilirdi çünkü feci kaşınıyorlardı.

Beden Hırsızı (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin