2.Bölüm
"Beyefendi, kapatıyoruz."
Demek beklenen an gelmişti.
Kot çantayı elime alıp beni kovmak için tepemde dikilen garson kıza baktım ve ayağa kalktım. Tamı tamına 5 saat 42 dakikadır bu dükkandaydım. Sekiz tane hamburger sipariş ettim, dört kutu kola içtim ve zamanımın çoğunu gözümü dahi kırpmadan kapıya bakarak geçirdim. Bekleyişim beni büyüyen bir tegirginliğe itiyordu ve artık kabullenme zamanının geldiğini biliyordum.
Masaya bir yüzlük attıktan sonra, sandalyelerin ters çevrilmeye başladığı dükkandan çıktım. Sanlera'ya karanlık çökmüştü ama hava soğumuş sayılmazdı. Jack'in giydikleri oldukça uygun kıyafetlerdi. Bir keresinde yaz ayında bir bedene geçmiştim ve herifin anlam veremediğim bir şekilde üst üste giydiği kıyafetler yüzünden ölecekmiş gibi hissetmiştim. Herkesin sıcaklık anlayışı farklı olabilirdi ama görünüşe göre Jack benim gibi giyiniyordu. Kot bir şort, bir tişört ve spor ayakkabılar. Şapka takmaması fenaydı ama bunu umursayacağım kadar içinde kalacağımı düşünmemiştim. Şimdi ise onu çorap giymediği için dövebilirdim çünkü saatlerdir ayaklarım bu lanet spor ayakkabılarının içinde tıkılı kalmışlardı. Daha önce hiç bu kadar sıkışmış hissetmemiştim. Bir oyun gibi bedenler arasında gezinen bir ruh için, bir yerde hapis kalmak komikti.
Sanlera sokakları fazla kalabalık değildi. Zihnimi zorluyor, bedenim bu kasabada nereye gidebilir bulmaya çalışıyordum. Anılarıma erişimim fazla başarılı değildi çünkü bedenen zinde hissetsem de zihnen oldukça yorgundum. Bedenimi kaybetmiştim ve bu beni korkudan öldürmek üzereydi. Şimdi ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Kendimi kaybetmeme ramak kalmıştı.
Jack'in yatırması gereken bir para vardı. Bir yüzlüğünü harcamış olsam da, herifin hayatını batırmamak için bir durak sonraki kasabaya gitmem gerekiyordu. Bu işi hallettikten sonra kendi şehrime döner, bedenimin evime gidip gitmediğine bakardım. Elbette. Sonuçta işimin adresini, ev adresimi ve telefon numaramı biliyordum. Kendimi arayıp nerede olduğunu sormam oldukça iyi bir fikirdi.
Jack'in telefonunu aramak üzere çantayı açtım, bir yandan da istasyona gidecek bir otobüs arıyordum. Kasaba fazla büyük olmadığı için çok fazla taksi bulmak mümkün değildi ama otobüsler belli saatlerde duraklardan geçmek zorunda olduğundan benim için iyi bir araçtı.
Telefonu elime aldığımda kapalı olduğunu görerek bir anlık bozguna uğradım. Şarjının bitmiş olmasından endişe ederek açma düğmesine basılı tuttuğumda ekran aydınlandı ve bu içimi rahatlattı. Şarj neredeyse tamdı. Bu herif ne diye telefonunu kapalı tutmuştu? Üstelik bu zamanda kim hala tuşlu, eski bir telefon kullanırdı?
Jack'in zihnine erişmeye çalışıyordum ama elime geçen sadece güvensizlik hissi oluyordu. Herifin bedeni açık bir kapıdan farksızdı ama zihni kat kat kilit vurulmuşçasına gizliydi. Kendisinden dahi sırlar saklayan tiplerden olmalıydı. Onun hakkında ulaşmak istediğim herhangi bir bilgi için kilometrelerce derine kazmam gerekiyormuş gibi hissediyordum ama bu beni aşan bir şeydi. Bir gezgin olabilirdim ama akıl okuyucusu değildim. Beden bana izin vermediği sürece zihnin tamamına erişemezdim. Jack Cameron zor bir beyne sahipti ve anılarına ulaşma çabam başıma feci bir ağrı sokmuştu.
Onun hakkındaki bilgilere, en azından geri dönene kadar beni idare edecek bilgilere, etrafındaki insanlar sayesinde ulaşmam gerekecek demek oluyordu bu. Bunu fazla sorun etmedim. İçimde canlı kalmayı başarmış bir umut ışığı vardı ve bana kendi bedenimi çok yakında bulabileceğimi söylüyordu. Bunun için kendi telefonumun numarasını girdim.
Telefon ikinci çalışta açıldığında hayatımda aldığım en rahat soluğu aldım.
"Merhaba?"
![](https://img.wattpad.com/cover/66323687-288-k851452.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beden Hırsızı (Tamamlandı)
FantasíaGöz göze geldiği tüm savunmasız bedenleri ele geçirebilir. Metroda, gemide, kalabalık bir caddede... Ona her yerde rastlayabilirsiniz. Gözlerine baktığınız anda onun alanına girmiş olursunuz ve bedeninizi ele geçirmesi sadece birkaç saniyesini...