21.Bölüm
Alicia, Portland
Alicia tanık olduklarını anlamakta güçlük çekiyordu. Hayatı başka bir yöne savrulurken o engel olamıyor, yalnızca izliyordu. Her şey hızlıca gelişiyordu ve olanlar onun yaşamına uzaktı. Bir umutla adım attığı yolda ilerledikçe yanılmadığını anlamış, yolun sonunu kestirebilir olmuştu ama belki de henüz bu yorum için de erkendi. Bir hayaline ulaşabileceğini hissettiği ilk anda beklediği şey rahatlamayken Alicia, duyduklarının etkisiyle şaşkınlığı tadıyordu. Bir de şu adam vardı. Onun yüzünden eziyet gördüğü, güvendiği Jack Cameron'un adının bile başka olduğunu öğrenmiş, televizyondan ölüm haberini almış ve daha sonra ondan nefret eden başka bir kadından aslında yaşadığını duymuştu.
Alicia Jack'in ölümüne öyle çok ağlamıştı ki henüz yeni tanıdığı birine böyle bağlanmış olması onu şaşırtıyordu. Ona yalan söylemiş olmasını dahi affetmişti. Bir katil oluşunu bile görmezden gelebilmişti. Sadece ağlıyordu ve düşünebildiği tek şey onu yeniden görmek istediğiydi. Bu istek Hera ona gerçekleri anlatana kadar devam etmişti ve sonra Alicia ürkütücü bir sinirle olanları düşünüp Jack'ten nefret etmişti. Hera'nın gidişinin ardından uzun bir sonra sadece yağmuru izleyerek durmuştu ama sonunda bilgisayar başına geçmiş ve ona olan nefretini kusmuştu. Olacaklardan onu haberdar etseydi, Alicia böylesine kendini perişan etmezdi ve hazırlıklı olurdu. Ancak onun bilmediği nokta Jack'in de olacaklardan haberinin olmamasıydı.
Jack'in yanıtını şehirdeki minik kütüphanede okuyordu. Jack her şeyin yolunda olduğunu, onu yakında göreceğini söylüyor ve işlerin sandığından başka olduğunu anlatmaya çalışıyordu. Alicia ise maile sadece kaşlarını kaldırarak tepki vermiş, artık onu bir gram bile umursamamaya karar vermişti. Ne de olsa Hera acıyıp da söylemeseydi Alicia Jack'i hala ölü bilip ağlıyor olacaktı. Jack Cameron merhametsiz bir adamdı ve görünüşe göre Alicia'yı hiç umursamıyordu.
Alicia cebinde yüzük, yüzüğün çizimi kağıt ve adres kağıdıyla araştırma yaparken önünde bir de not defteri açıktı. Sessiz ve boş kütüphanede, bu yağmurlu havada kitap okuyan bir iki kişiden başka kimse yoktu. Profesörün verdiği adres bir sonraki durağı olacaktı ancak Alicia sadece evden uzaklaşmak ve biraz araştırma yapmak adına bu küçük kütüphaneye gelmek istemişti. Kütüphaneler büyülü mekanlardı ve Alicia yaşadığı duygu karmaşalarından sonra biraz dingin hissetmeye ihtiyaç duyuyordu.
Yüzükteki P harfinin kimyadaki fosforun simgesi olduğuna inanacak değilse önce bu harfin neyi simgelediğini bulmalıydı. Defterine yüzükteki şekilleri bir liste halinde yazarak karşılarına olası ihtimalleri karalıyordu. P'nin en güçlü ihtimali ona göre Pandora'ydı. Ne anlam çıkarması gerektiğini bilmese bile Pandora, P harfinin aşağısındaki kelebek sembolüne hikaye açısından uyuyordu. Alicia bilmiyordu ancak o kütüphanede yaptığı tek şey zaman kaybetmekti. Gideceği ikinci adresteki tarihçi ona istediklerini zahmetsiz sunacak kadar bilgiliydi.
Alicia okuduğu forumlardan fazla veri elde edemiyor olsa da kelebeğin ruh anlamına geldiğine emindi. Defterine bunu yazıp ruh üzerine araştırmaya başladı. Ruh ölümsüz kabul ediliyordu ancak simge olarak seçilmiş kelebek kısa ömürlü bir canlıydı. Bu bağlantı Alicia'nın göremediği bir anlama varıyordu ama acelesi yoktu. Bir şeyler okumak ona iyi geliyordu.
Mezopotamyalılar ölüleri mezarlarına yiyecek ve eşyalarla gömüyorlar, ölünün bunları diğer dünyada kullanacaklarına inanıyorlardı. Ayrıca ölülerin yaşayanları görüp duyabileceğine ve kötü olanların insanlara musallat olabileceğine de inanıyorlardı. Hami Varlık denilen ruhlar ise yardımcı ve koruyucuydu ve Babil'de her insanın bir koruyucu ruhu olduğuna inanılıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beden Hırsızı (Tamamlandı)
FantasiaGöz göze geldiği tüm savunmasız bedenleri ele geçirebilir. Metroda, gemide, kalabalık bir caddede... Ona her yerde rastlayabilirsiniz. Gözlerine baktığınız anda onun alanına girmiş olursunuz ve bedeninizi ele geçirmesi sadece birkaç saniyesini...