30.Bölüm

1.2K 138 56
                                    

30.Bölüm

Jack,Wenatchee

Saçlarını kulaklarının arkasına sıkıştırdı. "Pekâlâ, planın ne?"

Dudaklarımı yalayıp odaya bakındım. "Bizi sürüklediği yol ikimiz içinde felaket," diye başladım. "İstemesem de senin bu kadar şeyi bilmenden hoşlanmayacaklarından eminim. Jack suçlu ve cezayı hak ediyor ama Martin'in planı öylesine uyuyor ki tüm suçun bana kalmasını kimse yadırgamaz. Şimdi, bir düşünelim. Bizim Toplum'a gitmemiz gerekiyor ve ihtiyacımız olan şeyler para, bedenim ve haritalar. Biz bunlara sahip miyiz?"

İri gözlerle bana bakan Alicia başını hızla salladı. Ona doğru eğilip devam ettim. "Peki, bizi uçuruma sürükleyen adam olmasa, yine de onları bulamaz mıyız?"

"Zaman alır ama bulabiliriz. Sen coğrafyacısın. Haritaları okuyabilirsin, değil mi? Ama Jack..." Başını hızla sallayıp "Adrian," diye düzeltti. "Martin'den nasıl kurtulacağız? Yani... Bunu yapamazsın. Yapamazsın, değil mi? Yapacağına inanmıyorum."

"Bak Alicia," diye mırıldandım. "Ben ailemi, ardından benden nefret ederek uzaklaşan abimi kaybettim. Sevdiğim kadınları, arkadaşlarımı kaybettim. Kendimi kaybetmemin kıyısındayken beni kıyıdan çeken bir hata oldu ama şimdi, bu hata bana kim olduğumu öğretti. Ve buna bu kadar yaklaşmışken hayatımın bir hata yüzünden bitmesine izin vermeyeceğim. Bunun için ne bedel ödemem gerekiyorsa yaparım. Anlıyor musun? Jack Cameron olmak bana hayatımı sorgulattı ve orada sadece kayıplar gördüm. Sence bu hikâyenin hayatımı kaybederek bitmesine izin verir miyim?"

Birkaç saniye gözlerimin içine çelişkiler içinde kıvranarak baktı ve ardından başını yan çevirip "Üzgünüm," diye fısıldadı. "Her şey için üzgünüm ama birini öldürmekten bahsediyorsun. Bunun bedelinin kaldırabileceğinden öte olduğunu göremiyor musun?"

"Ah," diye hafifçe güldüm. "Artık bu dünyada bir sınırın olmadığını gördüm. Eğer bunun bedelini kaldıramazsam kaldırmayı öğrenirim." En az bir dakikalık rahatsız edici bir sessizlik oldu. Ellerimi iki yana açıp ayağa kalktım. "Başka bir yol göremiyorum. Onunla oraya gitmemiz demek ölümümüzün altına imza atmak demek. Diğer yandan... Tanrım." Yatağıma oturup saçlarımdan ellerimi geçirdim. "Haklısın... Birini öldürmekten bu kadar rahat nasıl bahsedebildiğimi bilmiyorum. Kendime sürekli değiştiğimi, o korkak adam olmadığımı söylüyorum ama boş versene, ben hala o kaybedenim."

"Ben senin korkak olduğunu düşünmüyorum," dedi başını iki yana sallayarak. "Aksine, tüm o mücadelenin içinde kendin olarak kalmayı başarıyorsun. Seni terk ettiği halde abini affediyorsun, başka bir hayatta olsan bile başına gelen zorlukları halledebiliyorsun. Hem hayatını kazanmak için bir adamı öldürmeyi bile göze alabiliyorsun. Aksine sen çok cesursun, Adrian. Kendine haksızlık etmeyi kes." Kalkıp yanıma oturdu. "Anlattıklarına baksana Martin'in," dedi gözlerime bakarak. "Jack cinayetleri başka bedenlere girerek işleyen bir katildi. Zekiydi ama korkaklık bu. Ya Martin? Arkadaşını ve kendini korumak için seni yem etmek istiyor, kendisi göğüslenmiyor olacakları. Sense tüm bunların yanında her suçu üzerine alınıp savaşmaya devam ediyorsun. Kimsenin arkasına sığınmadan, kimseyi yem etmeden... Ne? Bunları ilk kez mi fark ediyorsun? İlla birinin sana söylemesi mi gerekiyordu?"

Kaşlarımı çattım. "Sanırım... Gerçekten böyle mi düşünüyorsun?"

"Evet. Sana bunları pohpohlamak için söylemiyorum. Ama lütfen başka bir yol bulalım..." Gözlerime rica eder gibi bakarken başımı yana eğdim. İçime derin bir nefes çekerken dudaklarımı ıslattım ve uzanıp alnımı alnına yasladım. Gözlerimi kapatıp düşünürken teninin sıcaklığını tenimde hissedebiliyordum.

Beden Hırsızı (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin