22.Bölüm

1.1K 168 60
                                    

22.Bölüm

Jack, Seattle

Gözlerime bakıyordum.

Hiçbir şey olmuyordu.

Hala aynı bedenin içinde, kendi gözlerime bakıyordum ve hiçbir şey olmuyordu. Buz kesmiştim, hareket edemiyordum. Bu olağan dışıydı. Varlığıma ve kim olduğuma aykırıydı. Yeteneğimin sınırlarını biliyordum ve onları aşmayı çoğu zaman istemiştim ama bu benim için beklenmedik bir gelişmeydi. Sorun neydi? Neden bedenime geçemiyordum? Geçirdiğim kısa süreli felci atlatmayı başardığımda nefes alabilerek gözlerimi kırpıştırdım. Kaldırıp ellerime baktım. Hala buradaydım. Bedenim karşımdaydı ama ben geçemiyordum. Başımı kaldırıp tekrar kendi gözlerime baktığımda tüm gücümle geri dönmeyi istedim. İçimde sıkı sıkıya beni kavramış bir şeyler vardı. Beni engelleyen bir şey vardı ve her ne oluyorsa bedenime geçemiyordum.

Bu olağandışıydı. Varlığıma aykırıydı ve ne yapacağımı bilmiyordum.

Zihnim attığı çığlığı susturduğunda kendime daha da dikkatli baktım. Daima kendimi dışarıdan gözlemlerken dikkatli olur, göz göze gelmemeye çalışırdım. Şimdi ise tüm dikkatimle mavinin zevksiz bir tonundaki gözlerime bakıyor ve sadece baktığımla kalıyordum. Karşımdaki Adrian benim saniyeler boyunca yaşadığım şokun ve dehşetin farkında olmadan, ruhsuzca dikiliyordu. Gözleri belli bir noktada sabit kalamıyor, tam olarak gözlerimin içine bakmıyordu. Odaklanamıyor gibiydi. Sanki bana bakmak istiyordu ama dikkati sürekli dağılıyordu. Kendimi oldukça sakinleştirmeye çalıştım çünkü yaşadığım panikle işleri yolundan daha da çıkarabilirdim. Bir sorun olsa dahi bedenim karşımdaydı ve o sorun her neyse çözüldüğünde geçişi yapabilirdim. Bedenimin haftalar sonra karşımda olması bir anda beni mutluluktan havaya uçururken odaksız bedene elimi uzattım. Elimi bir robotunki kadar ezberi bir tavırla sıktı. Her insan kendisiyle el sıkışmazdı, bunu eğlenceli buldum.

"Ben seni arıyordum," dedim. "Beni hatırladın mı?"

"Hayır."

"Unutmuş olmalısın, lise zamanında tanışıyorduk. Matematik dersinde."

Bedenim Jack'in çenesinde sabitlenmiş gözleriyle konuşmaya başladı. Bu hali bir gerizekalıya benziyordu ama kendime bu yakıştırmayı yapmak hoşuma gitmiyordu. Demek ki tüm o olmadığım zamanlarda dışarıdan mal gibi görünüyordum. Bomboş, odaksız gözler; ezberi cümleler, ezberi hareketler... Tıpkı komut yüklenmiş bir bilgisayar gibi. "Adam, Angus, Ben, Kate, Liam, Chad, Deon, Edgar..." Bedenim ezberi isimleri ürkütücü bir tavırla sayarken onu durdurdum.

"Hey, kimleri sayıyorsun sen?"

"Matematik sınıfı arkadaşlarımı. Adın ne?"

"Tüm sınıf aklında mı?" Hafifçe sırıttım.

"Evet. Adın ne?"

Kollarımı göğsümde birleştirdim. "Jack," dedim. Nedense eğleniyordum. Matematik sınıfındaki kimseyi hatırlamıyordum ama bedenim onları bana saydığını iddia ediyordu.

"Jack isminde biri yoktu. Onuncu sınıfta gittiğim dişçinin adı Jack'ti. Kızıl bir kızı vardı. Önlüğünün üzerine pembe yapıştırmalar yapıştırıp gülüyordu. Dişim ağrıyordu, o sırada pencereden geçen uçağı izlemiştim. Kız sustu. Kapıyı açıp gitti, dişçi koltuğuna oturdum, adamın taktığı bone mordu..." Yeniden trans konuşmasına girdiğinde kaşlarımı çatarak dediklerini dinledim. Bunları hatırlamıyordum ama o anlattıkça zihnimde canlandırabilir olmuştum. Ne yaptığını anladığımda irkildim. Bedenim benim bilinçaltımı konuşturuyordu. Unuttuğumu sandığım her detay orada kayıtlıydı ve ben şu an bilinçaltımla konuşuyordum.

Beden Hırsızı (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin