BÖLÜM 16 (Yemek)

659 84 30
                                    

Playlist:Angus And Julia Stone-Draw Your Swords

Redd-Aşktı Bu

Akşam üzeri Uğur'un eve elindeki dolu paketlerle gelmesi ile yemeğe gitmeye karar verdim. Bana çok güzel bir elbise almıştı. Birde topuklu ayakkabılar.Kendi tarzımın dışına çıkmıştı. Aldığı şeyler gerçekten kadınsıydı. Üzerimi değişmeme izin vermeden beni hemen yan komşularının yanına yolladılar. Kadın beni sevecenlikle karşıladı. Alınan paketlerden kırmızı dar kısa elbisemi çıkardı ve gözlerini hayranlıkla üzerinde gezdirdi,

''Çok iddialı.'' dedi bana bakıp göz kırparak. Bir eli ile göğsümü avuçlayınca korktum, ''Dekolte cuk oturacak!'' diye bağırdı heyecanla. Şaşkınca kadına bakıp gülümsedim. Ayakkabılarımı da çıkarıp baktı.Altın rengi ince kemerli ve ince topuklu zarif bir ayakkabıydı, ''Uğur ne zevkli çocuk!'' diye şakıdı ve şen şakrak bir kahkaha attı. Beni sırtımdan ittirdi ve üzerime elbisemi fırlattı. Elbiseyi havada kaptım, ''Git üzerini değiş. Hemen.'' dedi ve kocaman gülümsedi. Kafamla kadını onaylayıp bir çırpıda işaret ettiği odaya girdim ve hızla üzerimi giyindim. Fermuarı çekemediğim için seslendim,

''Şey,bakar mısınız!?'' Kolumu arkama yetişmesi için adeta yerinden çıkaracaktım ama halledemiyordum işte. Kadın pat diye odaya girince ürktüm,

''Ah,fermuar mı?'' diye sordu tek seferde çekerken. Elbisemi üzerimde çekiştirdim. Fazla...açıktı...Yine de bu gece için güzel olmam gerektiğini biliyordum. Acaba Rüzgar ne düşünecekti? Heyecanla kendime baktım. Göğüs dekoltesi fazla derindi. Önü kalp halindeydi.  Ve etek kalçalarımın altındaydı. İçerisinde rahatsızdım.Burnumu büzerek kendime baktığımda kadın kafama hafifçe vurdu, ''Beğendin,yalancı.'' dedi. Şaşkınca suratına bakarken kolumdan tutup beni diğer odaya sürükledi. Odada sadece aynalı bir masa ve bir ton makyaj malzemesi vardı. Hayranlıkla baktım,

''Bunların hepsi senin mi?'' diye sordum.

''Mesleğim gereği.'' derken omuz silkti.Mesleğinin ne olduğunu hatırlayamadım. Önemsememiştim.

''Vay be...'' ben hayranlıkla odayı süzerken omzumdan aniden bastırıp sandalyeye oturmamı sağladı,

''Sıra geldi saçlarına!'' Saçlarımı ilk olarak elindeki parfüm şişesine benzer şey ile ıslattı. Sanırım içindeki suydu. Çünkü kokusuzdu. Sonra taradı ve fön çekti. Ardından düzgün ve özenle maşaladı. En sonunda arkadan dağınık bir topuz yaptı. Önden dalgalı saçlarım düşüyordu. Bayılmıştım. Makyaj için sandalyemi ayarladı. Yüzüme ilk başta bir şey sıktı ve elindeki sünger gibi şeyle yüzüme yedirdi. Göz altlarıma bir kaç ton daha açığını uyguladı. Ve göz kapaklarıma da aynı şekilde. Göz kapaklarımı kapatmamı istedi ve bir kaç uygulama daha yaptı. Bu sefer aksini isteyip gözlerimi açmamı söyledi. Rimel sürdü,hem de bol,bol...Yukarı bakarken gözümün içine kalem sürdü. Korkmuştum. Gözümün içine girmesinden...

Sonraki rutin elmacık kemiklerimin altına ondan sonra da üzerine sürülen bir kaç şeydi. Bitmek bilmiyordu. Benim yaptığım makyajın neden komik olduğunu daha yeni yeni anlıyordum. Sanırım ben makyajdan başka her şey yapıyordum. Dudaklarıma gelince koyu kırmızı bir renk seçti. Elindeki kalemle dudaklarımın etrafını geçti,

''Dudakların çok güzel, şanslısın.'' dedi memnunca gülümserken. Gülümseyerek karşılık verdiğim sırada, ''Ağzını geri kapa!'' diye uyardı beni. Korku ile geri kapadım. Gülüşüm yarıda kesildi. Kenarlarını çizdiğim dudaklarımın içini kırmızı bir rujla doldurdu. Dudaklarımı birbirine bastırmamı istedi bende yaptım, ''Bitti!'' diye haykırınca heyecanlandığımı hissettim.Yaslandığım yerden ayrılır ayrılmaz üzerime bol kesede parfüm sıktı. Kokusu kesinlikle harikaydı. Asla ağır değildi ama kalıcıydı. Güzel...

MANASSEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin