Playlist:Alex Turner-Glass İn The Park
Duru ile ayaklarımızı sarkıttığımız iskelede ikimizde sessizdik. Benim aksime sudan hiç korkmuyordu. Ayakkabılarını çıkarmış çıplak ayaklarını suya doğru sarkıtmıştı. Buradayım demek ister gibi derin bir nefes alınca gülümsedi,
''Rüzgar çok özeldir...'' dedi gökyüzüne bakarken, ''Bana kızgınmış gibi davransa da... biliyorum ki çoktan afetti.'' gözlerini yüzüme dikti, ''Uğur da... duygularını belli etmemeye çalışıp aslında en çok ele veren kişiye denir.'' derken ilk kez içten gülümsedi, ''Ve sen çok şanslısın Yağmur...İkisi de sana deli gibi değer veriyor.'' gözlerini benden geri çekti ve sudaki ayaklarına baktı, ''Özellikle Rüzgar.'' Kaşlarımı çattım,
''Nereden biliyorsun?''
''Yemekte...Dans ettiğimiz zaman senden konuştuk.'' Şaşırmıştım,
''Ne gibi bir konuşma peki bu?''
''Bana sanki kötü olan hiç bir yanın yokmuş gibi konuştu. Benim aksime asla onu üzemezmişsin gibi. Seninle beni kıyasladı. Düşünebiliyor musun?'' Hayır,düşünemiyordum tabii ki. Rüzgar'ın karşımdaki kıza ne kadar değer verdiğini gayet iyi biliyordum. Sessiz kalmayı tercih edince devam etti, ''Sana hiç şiir,yada şarkı falan yazdı mı?'' diye sordu.
''Hayır.'' diye cevapladım onu. Kaşlarını kaldırıp indirdi ve gülümsedi. Yerimde rahatsızca kıpırdandım,
''Peki...Hiç öptü mü seni? Ya da daha fazlasını sundu mu?''
''Hayır...'' diye cevapladım yine.
''Sana çok güzel bakıyor, bunun farkına vardın mı peki?''
''O hep güzel bakıyor. Her şeye karşı. Gözleri güzel.'' deyince Duru sesli güldü. Gözlerimi kaçırdım.
''Evet...sanırım haklısın. Ve...sanırım ona aşıksın da.'' dedi dudakları tek çizgi halini alırken. Şaşkınlıkla açıldı gözlerim. Göğüs kafesim hızla solumaya başladı dışarıdaki havayı. Gerçekten aşık mı olmuştum Rüzgar'a yani?
''Nereden biliyorsun?!'' diye sordum heyecanla ona dönerken,
''Bu aptal ifadenden mesela.'' dedi gülümsemeye devam ederken, ''Sudayken hatırlıyomuşsun öyle dedi. Ve genel de ağlıyormuşsun?''
''Bilmem... Sanırım.'' hatırlamıyordum ki...
Kafasını beni anlarcasına salladı ve tek hamlede elinden destek alarak ayağa kalktı.Ayakkabılarını giyerken,
''Onu üzme Yağmur. '' dedi, ''Şuan onu sana emanet etmek ne kadar zor biliyor musun? Rüzgar'ı gerçekten böylesine değer verdiği birinin ellerine bırakmak...Şeytana öz çocuğunu emanet eden bir melek gibi...'' dediğinde söylediği şeyleri anlayamadan gözlerimi kıstım, ''Biraz olsun...birazcık...benim çektiğim acıyı çekmeni istiyorum... Bunun için bana kızar mısın?'' diye sordu. Ayaktayken gözlerini oturan bana dikmişti. Bir şey diyemedim, ''Bunu hayır olarak kabul ediyorum.'' derken tek kaşı havalandı. Elini ayağa kalkmam için bana uzatınca düşünmeden eline uzandım. Ayağa kalktığım anda elimi bırakıp göğsümden geriye doğru ittirdi. Çok kısa sürede derin bir ıslaklık sardı bedenimi. Ani bir titreme...Yine o duygu...
Babam...Gözlerimin önünde...
Gözlerimi sıkı sıkı yumup suda çırpınmaya başladım. İşe yaramıyordu. Gözlerimden akan yaşlar tuzlu suya karışıyordu.
Korktum.
Balıklarıma emir verdim hemen...Yüzmeleri için. Beni bu boktan histen kurtarmaları için...