Bir insanın hayatının yalan olduğunu düşünmesi için ne yaşamış olması gerekir?Bunun cevabını bilmiyordum çünkü hiçbir zaman boyle bir şey yaşamamıştim.Her zaman belirli bir düzenim vardı ve ona göre hareket etmiştim.Arkadaşlarım her zaman yanımdaydı.Anne baba dediğim kişiler vardı.Derslerim iyiydi.Peki niye içimden buraya ait değilmiş hissini atamıyordum?Yeşil gözlü adam..Içinde kimseye söyleyemediği bilgiler vardı. En yakınlarına bile söyleyemediği.Artık bu kadar şeyi içinde tutmaktan sıkılmıştı.Söylemek istiyordu her şeyi..
Bir bulanık olmadığını..
Normalde Gryffindor'lu olmadığını..
Ailesinin gerçek ailesi olmadığını.
Gerçek anne babasını tanımadığını
Ama eğer bunları birine söylerse ne olacağını bilmiyordu.
Bunları kimseye söylemeyeceksin, anladın mı? Demişti yeşil gözlü adam.Henüz 11 yaşındaydım ve yönlendirilmeye ihtiyacım vardı.Kabul etmiştim sorgulamadan.Ama şimdi?
Neden böyle yapıyordum?Harry ve Ron'a neden söyleniyordum. Onlar benimle her şeylerini paylaşırken neden ben onlardan sır saklıyordum?
Bütun bunlar bir yana, o en yakın arkadaşim dediğim kişilerden biri beni öpmeye çalışmıştı. Ona kızmak istiyordum ama yapamıyordum.Aklımda sürekli dönüp duruyordu o an.
Onca yıldır birlikte olduğum ,birlikte büyüdüm çocuk bana bir şeyler mi hissediyordu ?
Kalkmak artık daha da zor bir hale gelirken ayaklarımın yere değmesiyle sendeledim ve ellerimi saçlarıma geçirdim.Aynaya bakmaktan korksamda gerekli olduğunu biliyordum.Haftasonu olduğu için 2 gündür böyleydim ama artık dersler vardı ve böyle konular derse girmeme engel olamazdı.
Aynanın karşısına geçtiğimde karşımda gördüğüm görüntü Hermione Granger'a çok uzaktı.Daha birkaç ay once kendime verdiğim sözü unutmuş gibiydim.
Ben güçsüz değilim.
Banyoya girip işlerimi hallettikten sonra formamı giyindim ve saçlarımı tarayıp asamla daha az kabarık bir hale getirdim.Düzleştirme gereği duymamıştım.Aynanın karşısına tekrar geçtiğimde gözlerimin altının şiştiğini gördüm ve oflayarak makyaj masasına oturdum.
Göz altlarımı kapatıcı yardımıyla kaparken dudaklarıma bir nemlendirici sürdüm.Iyi göründüğüme kanaat getirdiğimde büyük salona ilerledim.
Gözlerim sakince yemek yiyen Ron'a, ardından beni ilk once gören Harry'e kaydı.Koluyla Ron'u dürttüğünde Ron da bana baktı.Gözlerinde o kadar fazla duygu vardı ki. Acı, sevgi, pişmanlık..
Yavaşça gidip Harry'nin yanına, Ron'un karşısına oturdum.Bana bakan gözlerin sayısı artmışken gözlerim Ron'un yanında oturan Ginny'i buldu.Kaşlarımı çatarken elimdeki bıçağı ona doğru salladım.
"Seni şimdilik affettim.Ama eğer bir daha üzerimde bir dilim pasta bulursam." Bıçağı boynuma götürüp kesiyormuşum gibi yaptım." O zaman için söz veremiyorum."
Ginny bir süre bana baktıktan sonra güldü ve benimde gülmeme sebep oldu.Ron benimle göz göze gelmemeye çalışıyordu ama çok belliydi.Harry ise benimle konuşuyor ve arada sırada Ron'a sorular soruyordu.
Acilen konuşmamız gerektigini biliyordum ama korkmama engek olamıyordum.Cesaretimi toplayıp boğazımı temizledim.
"Ron," Bakışları bana döndü ve gergince gülümsedi. "Sen, daha iyi misin ?" Diye mırıldandım.Düştügü günden beri konuşamamıştık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lost Memories
FanfictionKızın gözlerinde hiçbir duygu kırıntısı yoktu.Karşısında korkudan titreyen kahverengi kıvırcık saçlı kıza bakarken yüzünde ufak bir gülümseme oluştu. "Lütfen yapmayın." Kızın titrek sesi onu dahada keyiflendirirken kıza bir adım yaklaştı ve başını...