3 ay sonra...
Kadın başını Geriye yaslarken derin bir nefes aldı.Duyguları karma karışıktı.Ne hissetmesi gerektiğini bilmiyordu.
"3 ay ." Diye fısıldadı yanında oturan adama.Dizlerinde yatan kızının saçlarını okşamaya devam ederken"3 ay içerisinde o kadar değişti ki.O ilk gördüğümüz o masum kız değil,Jason." Diye mırıldandı.Kafasını yavaşça kocasına çevirdi Ellie.
"Ve bu canımı yakıyor.Onu en son mutlu gördüğüm zaman 11 yaşındaydı.Aradan neredeyse 7 yıl geçti.Her şeyi hatırlıyor belki şimdi ama yine de içimdeki bir his onun eskisi gibi olmadığını söylüyor."
Jason hüzünle baktı karısına.Haklıydı.Karşılarında o saf kız çocuğu yoktu.Büyümüştü.Ailesiyle kavuşmuş,anılarını yeniden kazanmıştı.Ama bir eksiklik vardı.Kızın her şeyi hatırlayınca onlara kızacağını biliyorlardı tabiki.Ama araları düzelmişti ve kızın hala canını sıkan bir şeyler olduğu belliydi.
"Onun için her şey çok çabuk değişti.Başından beri arkadaşım dediği kişilerle düşman olmak zorunda olduğunu öğrendi.Onu görmeye gittiğinde kendin de söylemiştin.Her ne kadar inkar etsekte,o Potter'a gerçekten değer veriyordu.Onunla karşı saflarda savaşacak olduğu gerçeğiyle yüzleşmek zorunda.Şuan ne hissettiğini,neler düşündüğünü kimse anlayamaz."
Ellie gözlerini havaya dikip tavanı izlemeye başladığında,ikiside kapıda onları dinleyen kızdan habersizlerdi.Hermione,konuşmanın bittiğini anladığında acalesiz adımlarla yürümeye başladı.Üstündeki siyah uzun elbisenin eteklerinden tutarak hafifçe yukarı kaldırdı Ve yürümeye devam etti.
3 ay önce bu zamanlarda,yepyeni bir hayata başlamıştı.Her şey yerli yerine oturmuştu.Ait olduğu yeri bulmuştu.Mutluydu.Ama yinede içinde bir yerlerde bir his vardı.Bu his onun en mutlu zamanlarına gölge düşürmeyi başarabiliyordu.Kabul etmek istemese de,bu his özlemdi.
Kafasını sallayıp bu düşüncelerden kurtuldu.Zihnini temizledi.Zihin okuma konusunda usta olan kişilerin yaşadığı bir yerde bunları düşünmesi kötü sonuçlar oluşturabilirdi.
Hogwarts'a devam etmiyordu.Ama eğitimden geri kalmamıştı.Düzenli olarak derslerini alıyordu.Zaten çoğu derslere önceden hakim olduğu için pek zorlanmıyordu.Ama eskisi gibi o ortamın içinde olmayı özlemişti.
Hayatını yönlendiren bir çift yeşil gözün Aslında Lord Voldemort olduğunu öğrendiğinde,hayalkırıklığı bütün aklını Ve bedenini kaplamıştı.Arkadaşlarına düşmanları yüzünden yalan söylemiş olduğu gerçeği yüzüne tokat gibi çarpmıştı.Belkide başında onlara ne olduğunu söyleseydi bu duruma hiç düşmeyecek olduğunu düşünmüştü.Kaçmak istemişti ve bunun için çabalamıştı.
O yeşil gözleri gördüğünde onunla konuşmaya çalışan anne babasını umursamadan kaçmaya çalışmıştı.Etraftaki ölümyiyenler ve Lord Voldemort bunu mümkün kılmamıştı tabiki.Sakinleşmeyeceğini anladıklarında ise onu tekrar zindana kapatmışlardı.
Ancak o zindana kapatılışının üstünden 5 gün geçtikten sonra,o girmişti demir parmaklıkların içine.Elinde bir iksir tutuyordu.Hermione o gün anlamamıştı olanları.Ancak o iksiri içtiğinde,ki bu zorla olmuştu,hatırlamıştı her şeyi.Tam olarak her şeyi.Olanları kabullenmek 3 ayını almıştı.
Ve şimdi ise gitmek istemiyordu.Burası onun için en uygun yerdi,bunu biliyordu.Tek umrunda olan Draco Malfoy'du.Ve onunla da kısa süre içinde karşılaşacağını biliyordu.Karanlık Lord'un ise bunu kesinleştirecek planları vardı.1 gün sonra Hermione Granger'ı,daha doğrusu Hermione Lodge-Granger'ı ölümyiyenlere tanıtacaktı.O gün,Hermione tam olarak Karanlık Lord'un emrine girecek,bir ölümyiyen olacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lost Memories
FanfictionKızın gözlerinde hiçbir duygu kırıntısı yoktu.Karşısında korkudan titreyen kahverengi kıvırcık saçlı kıza bakarken yüzünde ufak bir gülümseme oluştu. "Lütfen yapmayın." Kızın titrek sesi onu dahada keyiflendirirken kıza bir adım yaklaştı ve başını...