Draco
Büyük salonda yemeklerin masaya konulmasını bekliyorduk.Dumbledore birkaç uyarı yaptıktan sonra her zamanki gibi yemekler birden önümüzde belirmişti.Yemeğe hızla saldıranların aksine yavaşça tabağıma biraz yemek koyarak yemeye başladım.
"Draco." Diye seslenen Pansy'i duyduğumda kafamı çevirdim."Weasley yaklaşık 10 dakikadır durup durup bana bakıyor."
"Daha az umrumda olamazdı." Dedim kısık sesimle.Kaşlarını çatıp kafasını yana doğru eğdiğinde sorularına başlayacağını anlayarak iç çektim.
"Kaç gündür neyin var senin?Hiçbir şey anlatmıyorsun.Ben senin en yakın arkadaşınım Draco.Bana her şeyi anlatabileceğini biliyorsun değil mi?"
"Neyimin olduğu çok belli değil mi?" dedim istemeden sesimi yükselterek.Bağırdığımı fark ettiğimde ona doğru eğilerek bu sefer fısıldadım. "Onun ne olduğunun farkında mısın,Pansy.Onun tarafında geçti."
"Mutlu olman gerekmez mi?Ben de böyle olsun istemezdim.Ama şimdi en azından aynı safda savaşacaksınız.Birbirinizi öldürmeniz gerekmeyecek."
Sözleri karşısında ona bağırmamak için kendimi zor tuttum. "Benden ayrıldı Pansy.Onun artık umursadığı tek bir şey var o da Lord'u."
Cevap vermesine fırsat vermeden yemek salonundan çıktım ve Slytherin ortak salonuna gitmek için yürümeye başladım.Önüme aniden çıkan biri,korkuyla geri adımlamama sebep olmuştu.Elimi asama uzattığımda gelen kahkahalar,gözlerimi kısmama sebep olmuştu."Gerçekten korkacağını düşünmemiştim." Diyerek kahkahalar atan Zach'i gördüğümde sinirle iç çektim.
"Ben de karşıma aniden bir bücürün çıkacağını düşünmemiştim.Şansa bak!"
İlerlemeye devam ettiğim sırada arkamdan atılan adım seslerini duyduğumda yoluma devam ettim.Herkes yemek yemeye devam ettiğini için ortalıkta kimse yoktu.
"40 Galleon'umu istiyorum." Dediğinde durmadan kafamı sola döndürdüm ve yanımda adımlarıma yetişmeye çalışan çocuğa baktım."Sen onu unutmadın mı hala?"
"Paradan bahsediyoruz.Ailemin bana para göndermeye hevesli olmadığını düşünürsek durumu anlayabilirsin." Diyip gözlerini kocaman açtığında dudaklarımı büzerek omuz silktim."Biliyorsun ki baya zenginim.Yani hayır,durumunu anlayamam."
Zach'in arkamdan homurdanışını duyduğumda sırıttım."Bu demek oluyorki 40 Galleon senin için büyük bir miktar değil."
"Şuan seninle uğraşmak yapmak istediğim son şey.O yüzden git başımdan."
"Ama bir anlaşma yapmıştık.Sözünü tutman gerekiyor!" Diye cırladığında endişeyle elimi ağzıma koyarak susmasını sağladım."Sessiz olsana biraz!" Dediğimde elimi ısırarak cevabını vermiş oldu.
"Tamam,madem benim dilimden anlamıyorsun,senin dilinden konuşuruz." Dediğinde hala ısırdığı elimi ovalıyordum.Kaşlarımı kaldırarak merakla ona baktığımda sırıtarak konuşmaya başladı.
"Eğer bana paramı vermezsen,Harry'e pelerini senin aldığını söylerim." Dediğinde ağzım açık bir şekilde ona bakmaya başlamıştım.
"Pelerinin Harry'e ait olduğunu söylememiştim." Dedim şüpheyle ona bakarak.Çocuk,bana çocukluğumu hatırlatıyordu.Bu kadar itici olduğumu hiç fark etmemiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lost Memories
FanfictionKızın gözlerinde hiçbir duygu kırıntısı yoktu.Karşısında korkudan titreyen kahverengi kıvırcık saçlı kıza bakarken yüzünde ufak bir gülümseme oluştu. "Lütfen yapmayın." Kızın titrek sesi onu dahada keyiflendirirken kıza bir adım yaklaştı ve başını...